Barcelona’da efendi bir festival deneyimi

Henüz bir bilge insan çıkıp “İyi bir rock festivali dökülen kan, ter ve gözyaşı ile ölçülür” demiş olmayabilir fakat dese de karşı çıkmam

Haberin Devamı

Glastonbury Festival’in son gününde “I survived Glasto/ Glasto’da hayatta/ayakta kaldım” tişörtünün satılmaya başladığını gördüğümde yıl 1999’du. O ilk büyük festival deneyimimi çadırsız, uyku tulumsuz, çayır çimende uyuyarak filan geçirdiğimden slogana da ziyadesiyle hak vermiştim. Sonraki yıllarda ‘nispeten’ daha konforlu festival deneyimlerim de oldu fakat geçen hafta Barcelona’da yaşadığım Primavera Sound hepsini geride bıraktı.
Primavera, Barcelona’nın en büyük müzik festivali. ‘İşlerin yoğunlaştığı’ 3 gün zarfında 10’dan fazla sahnede onlarca grup sahne alıyor. Ağırlık noktası rock türevleri fakat başka seslere de açık. Festivali dünyadaki benzerlerinden biraz farklı kılan başka özellikleri var. Mesela festival alanında konaklama yapılmıyor. Bu ilk etapta “Haydaaa!” dedirtebilir ancak, Balear Denizi kıyısında ve şehir merkezine çok yakın konumdaki Parc del Forum’da yapılması konaklama imkânları konusunda esneklik sağlıyor.
Bu da kısa süre için kiralayacağınız evde veya otelde takılıp akşam konserlere gidebilmek manasına geliyor. Rock festivallerinde iyi uykunun, temiz tuvaletin, sıcak duşun kıymetini eksikliğini yaşayarak idrak etmiş olanlara “Tutmayın beni; Jimi Hendrix sana yürüyorum” dedirtecek bir güzellik. Arcade Fire, Queens of the Charles Bradley gibi güzellikleri kaçırdığım festivale cuma ve cumartesi günleri takıldım.
Âdettendir, deli gibi bir yağmur yedim önce. Sonra hayatımda gördüğüm en inanılmaz gökkuşağı belirdi Balear üzerinde ve Dr John & The Nite Trippers ile paralel evrene geçiş yaptım. Sharon Van Ettten, Slowdive, The National ve bu yaz memleketimize de uğrayacak olan Pixies üzerinden son darbeyi Deafheaven ile vurup geceyi tamamladım.

Haberin Devamı

İstanbul konserleri öncesi

Pixies için birkaç laf etmek gerekiyor, İstanbul konserine hazırlık bakımından. Açıkçası Kim Deal’siz bir Pixies, kendisine gençlik hayallerinde geniş yer açmış benim gibi tipler için kalp kırıcı oluyor hafiften. Ancak adamımız Franc Black şahane ve Kim Deal’in yerine gelen Paz Lenchantin de taş bir insan. Bütün klasikleri çaldılar, yani Pixies’den yana bir kaygınız olmasın. İkinci gün mesai biraz daha ağır, ağır olduğu için de daha güzeldi.
Dinlediğim en acayip ve en sağlam gruplardan biri olan ‘Godspeed You! Black Emperor’dan sonra uzaylılar tarafından kaçırılmış gibi yarım saat kadar ufuk çizgisine baktım. Hayata kaldığım yerden devam etmek için yine bu yaz İstanbul’a gelecek olan güzeller güzeli Mogwai’den yardım aldım. Ardından Cut Copy, Nine Inch Nails, Foals (inanılmazdı), Black Lips, Blood Orange arasında mekik dokudum.
Primavera Sound, kalbimde ayrı bir yeri olan Barcelona’yı görmek, fazla sürünmeden efendi bir festival deneyimi yaşamak için gayet uygun. Erken rezervasyon sistemine kuvvet, cebe de uygun hale getirilebiliyor.

Yazarın Tüm Yazıları