Uzaktan eğitim yüz yüze eğitimin yerini alır mı

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un “Salgın bitse de uzaktan eğitim artık kalıcı olacak” sözleri tartışmaları da beraberinde getirdi. Zira uzaktan eğitim, ‘eğitim eşitsizliği’ bakımından hayli eleştirildi. Uzaktan eğitim, açık öğretim modelindeki gibi yüz yüze eğitimin yerini alabilir mi? Bakan Selçuk tam olarak neyi kastetti? Uzmanlara sordum.

Haberin Devamı

VAR OLAN SORUNLAR DAHA DA KATLANIR

TED Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, “Uzaktan eğitim diye bir şey yok, olsa olsa uzaktan öğretim olur. Eğitim farklı bir şey” diyor. Pehlivanoğlu, uzaktan öğretimin 15 yaş altı çocuklarda istenilen etkiyi yapmasının mümkün olmadığını belirterek, şöyle devam ediyor: “Hele de 10 yaş altı çocuklarda bu bahsettiğiniz olsa olsa ‘uzaktan eğlenme’ olur. Somuttan soyuta geçiş ile alakalı bir durum. Beyinsel gelişimini tamamlamayan bir çocuğun ekrandan beklediğiniz yetkinlikleri, becerileri kazanması mümkün değil. Biz pandeminin başından bu yana ‘Online eğitim yapacaksanız 8. sınıf üzerindekilerle yapın’ diyorduk. Gelişimini tamamlayan bu çocuklar, meraklılar ve aileleri de mentörlük yapabilecek durumda ise online eğitimden büyük kazanımlar elde edebilir. Aksi hele de diğer yaş grupları için pek mümkün değil.”

Haberin Devamı

Uzaktan eğitim yüz yüze eğitimin yerini alır mı

ERİŞİM PROBLEMİ

Teknolojinin araç olabileceğine ama amaç olamayacağına dikkat çeken Pehlivanoğlu, Böyle bir planlamanın çok dikkatli, en önemlisi de kademeli ve lise seviyesinde yapılması, sonuçlarının ölçümlenebilir olması lazım. Burada 2 önemli faktör var. Birincisi erişim. İkincisi ise çalışma disiplini. Bu ikisini göz ardı edemeyiz. Çocuklarımızın başarısını test ile ölçtüğümüz için birçoğunun sınav dışında bir çalışma prensibi yok. Hedef sınav geçebilmek, becerilerini geliştirmek değil. Online eğitimde kullandığımız inanılmaz başarılı programlar var. Bunları doğru kullanarak lise seviyesindeki çocuklara bazı yetkinlikler kazandırmak elbette mümkün. Ancak o zaman da soru şu: ‘Bugün erişimi olanın yarın da aynı erişimi mevcut olacak mı?’ Teknolojinin bir maliyeti var. ‘Devrim yaptık, her şeyi dijitalleştirdik’ dersek, sorunlar katlanır. Bir nesle iyilik yapayım derken felaketlerine de neden olabiliriz” diyor.

MAKAS AÇILDI

Uzun zamandır yüz yüze eğitim yapılamıyor olmasından kaynaklı hele de 10 yaş altı çocuklarda ciddi eğitim kayıpları olduğunu belirten Pehlivanoğlu şöyle devam ediyor: “Bir kısım çocuk var ki hiç internetleri yok. Bir kısım var ki erişimi var ama ortamı yok. Bir başka kısmın her şeyi var ama arzusu yok. Teknolojiye evet çok ihtiyacımız var ama bunu abartmamalı, kademeli, dikkatli kullanmalı ve eğitimsel süreçlerin gelişimleri ile paralel yürütmeliyiz. Bu süreçte avantajlı ve dezavantajlı grup arasındaki makas çok açıldı. Öğrenme krizi öğrenme yoksulluğuna dönüştü.

BU BİR HİBRİT EĞİTİM PROJESİ

Haberin Devamı

EĞİTİM Reformu Girişimi araştırmacısı Özgenur Korlu, Milli Eğitim Bakanı Selçuk’un açıklamasının bütünüyle değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, ortadaki yanlış anlamaya dikkat çekiyor: “Bakanın bu açıklaması aslında Dünya Bankası ile yapılan bir projenin duyurusu. İçinden bir bölüm çekilince konu bağlamından koparıldı. Dünya Bankasının finanse ettiği bu proje kapsamında isteyen herkes istediği dersin eğitimini bir dijital platform üzerinden alabilecek. Bu dijital platformdan, orta eğitim kademesindeki çocuklar da bazı dersleri ki bunlar seçmeli dersler olacak, alabilecek. Aslında burada bahsedilen hibrit eğitim modeli! Hibrit eğitim modeli şu an yaşadığımızın aksine yüz yüze eğitimin temel olduğu, sadece bazı derslerin, sertifikasyon gibi, bir platform üzerinden alındığı bir durum. Çalışmayı eğitim sanki böyle devam edecekmiş gibi yorumlamamak gerekir.” Şu an devam eden online eğitim meselesinin sorunlarına gelince, Korlu: “Her çocuğun farklı deneyimleri var. Ancak ortak payda şu; fiziksel olarak eğitimden uzaklaştılar. Evde eğitime adaptasyonda zorluklar yaşandı. Okul içi sosyal öğrenme, akranlar arası ilişkiler, sınıf içi etkileşim süreçleri aksadı. Kimi çocuklar eğitime hiç erişemezken bazıları eğitime eşit şartlarda erişemedi. Sadece tablet verilerek eğitimde eksiklikler giderilemez ki özel eğitim gereksinimi olanların eğitiminin aksamış olması buna örnek” diyor.

Haberin Devamı

EKSİK ENFORMASYON TEHLİKELİDİR

MEF Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Zümra Özyeşil, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un yaptığı açıklamanın paniğe yol açmasının sebebinin, hangi derslerin yüz yüze hangi derslerin uzaktan yapılabileceğine ilişkin çalışmanın tamamlanmadan açıklama yapılmasından kaynaklandığını söylüyor ve “Eksik enformasyon tehlikelidir. Bu gibi durumlarda insanlar boşlukları kafalarındaki ile, daha ziyade en kötü senaryo ile doldururlar. Evde veliler de çocuklar da çok sıkıldı. O nedenle ortada bir plan varsa tüm detayları bir an önce kamuoyu ile paylaşılmalı” diyor.

AVANTAJ SAĞLAYABİLİR

Haberin Devamı

Prof. Dr. Özyeşil okulun sadece eğitim öğretimin sürdüğü bir yer olmadığı hatırlatmasını da yaparak, şöyle devam ediyor: “Okul hayatın da bir örneğidir. Dayanışmanın, rekabetin, arkadaşlık ilişkilerinin, fiziki sosyalleşmenin olduğu yerdir. Öğrenim açığı bir yere kadar online kapatılabilir, saydıklarımı online kapatmak mümkün değildir. Dolayısıyla eğitim ve öğretimin bundan sonra tamamen online devam edebileceğini asla düşünmüyorum. Bazı derslerin online yapılması konusuna gelince... Bu olasıdır. Bilgiye erişim konusunda bir avantaj sağlayabilir. Mesela, amaç öğretmen açığını kapatmak ise, özellikle de dezavantajlı bölgelerde online eğitim büyük bir anlam ifade edebilir ama o zaman da teknolojik alt yapınızın sağlam olması lazım. Çocukların internet erişimi, bilgisayarı var mı? Ev ortamı buna uygun mu? Tüm bunlar gözden geçirilmeli ve eksiklikler giderilmelidir.”

 

Yazarın Tüm Yazıları