Kadir Şeker kararı hakkaniyetli mi

Sevgilisine şiddet uyguladığı iddia edilen Özgür Duran’ı engellemek isterken, çıkan arbedede kalbinden bıçaklayıp öldürdüğü gerekçesiyle 12.5 yıl hapse çarptırılan Kadir Şeker’in cezası Yargıtay tarafından bozulmuştu! Yeniden görülmeye başlanan davada Şeker’in 2.5 yıldır tutuklu olması sebebi ile tahliyesi bekleniyordu ama mahkeme tutukluğunun devamına, cezasının ise 12.5 yıldan 10 yıl 10 aya düşürülmesine karar verdi. Karar sonrası kadına şiddet ile mücadele eden dernekler, STK’lar ve sosyal medya ayağa kalktı. Karar, kadına şiddet ile mücadeleyi sekteye uğratır mı? Sordum.

Haberin Devamı

TAHLİYE EDİLMELİYDİ

Eski bir hâkim olan Avukat Mahir Işıkay mahkemenin ilk yargılama sonucunda Kadir Şeker’e ‘haksız tahrik’ indirimini en üst sınırdan uygulamayarak hakkaniyete aykırı karar verdiğini belirtiyor. Diyor ki: “Mahkeme ortadan gitti, Şeker’e 15 yıl ceza verdi. Oysa en alt sınırı uygulayabilir ve cezasını daha en başından 10 yıla indirebilirdi ama yapmadı. Yargıtay kararı bozdu ve yeniden görülen ilk davada da olması gereken oldu. Ceza 10 yıla düşürüldü.

Kadir Şeker kararı hakkaniyetli mi

MOTİVASYON AYNI MI

“Kadına şiddet davalarında erkeklerin sığındığı ilk durak hep ‘haksız tahrik’ oluyor. ‘Kısa etek giydi, gece dışarı çıktı’ gibi... Pınar Gültekin davasını da takip eden bir avukat olarak söylemek isterim ki bu davada haksız tahrik yoktu. Böyle bir indirim verilmesi hukuka, vicdana aykırıdır. Haksız tahrik, bir eylemin meydana getirdiği keder ve şiddet altında suç işlenmesidir ve Kadir Şeker davasında da bu vardır. Maktul hakaret etmiş, üzerine yürümüş, tehdit etmiş, boğazını sıkmış. Ayrıca ortada üçüncü kişiye uygulanan bir şiddet var. Burada Şeker’in amacı direkt birini öldürmek değil ki... Yaşanan şiddet ya da olası bir ölümü engellemek! Yurttaşlık görevi ifası var. Kadir Şeker’in motivasyonu ile, planlayarak kadın cinayeti işleyen bir erkeğin motivasyonu aynı mı şimdi?”

Haberin Devamı

Kadir Şeker kararı hakkaniyetli mi

HAKKANİYET YOK

Tutuklama yaparken, ‘Fail tehlikeli mi?’, ‘Kaçar mı?’ ‘Delilleri karartır mı?’ gibi kriterlere bakıldığına da değinen Işıkay, şöyle devam ediyor: “Şeker, Şubat 2020’den beri tutuklu. Tutuklanmamış olsa ve şu an 10 yıl 10 ay cezası alsa; bunun yatarı 6- 6.5 yıl. 1- 1.5 yıl kapalı cezaevinde kalır, sonra da açık cezaevine geçer, son 1 yılda da denetimli serbestlik ile dışarı çıkardı. Sanık, 2.5 yıldır zaten kapalı cezaevinde. O nedenle çoktan adli kontrol şartı ile tahliye edilmeliydi. Pınar Gültekin davasında uygulanan indirimler ile kıyaslanınca cezada orantı ve hakkaniyet yok.”

Haberin Devamı

ADALET TECELLİ ETMEDİ

Sosyal medyada Kadir Şeker davası özelinde devam eden tartışma daha çok Aleyna Çakır’ın ölümünün baş şüphelisi olmasına rağmen tutuklanmayan ve Esra Hankulu cinayeti sebebiyle de sadece 10 yıl hapis cezası alan Ümitcan Uygun ve Pınar Gültekin’in katili Metin Avcı’ya uygulanan ‘haksız tahrik’ indirimi üzerinden devam ediyor. Öne çıkan yorum şu: ‘Birileri kadınları canavarca hisle; canlı canlı varile koyup yakarak öldürdü, diğeri ise bir kadını korumaya çalışırken. Adalet bu mu?

Kadir Şeker kararı hakkaniyetli mi

TUTUKSUZ YARGILANMALI

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Başkanı Gülsüm Kav, adaletin tecelli etmediğini belirterek, “Gerçek adalet Kadir Şeker’in tahliye olmasını, tutuksuz yargılamayı gerektirirdi. Davanın da kasten adam öldürme değil ‘meşru müdafaadan’ açılması lazımdı. Pınar Gültekin davasında katil Metin Avcı’ya ‘haksız tahrik’ indirimi uygulandı, hepimiz ayağa kalktık! Gültekin davası sonrası gelen tepkiler nedeni ile mahkeme, tepki toplamamak için sanırım, Kadir Şeker davasında haksız tahrik indirimini alt sınırdan uyguladı. Ama burada ince bir çizgi var. Mahkeme, ‘Buyurun istediğiniz gibi, cezayı en alt sınırdan uyguladım’ demiş olsa da gerçek adalet sağlanmış değil. Haksız tahrik gibi indirimler kadınları öldürenlere değil sadece onların hayatını koruyanlar için uygulamalı” diyor.

Haberin Devamı

MAHKEME DOĞRU KARAR VERDİ

Gelelim madalyonun öteki yüzüne. Özgür Duran’ın avukatlarından Duygu Delibaş, kamuoyunun baskıyı Pınar Gültekin gibi, Aleyna Çakır gibi daha nice yanlış karar çıkan dava üzerine yapması gerektiği ve adaletin en azından bu davada olması gerektiği gibi işlediğine değinerek, “Bir mahkeme belki de çok uzun zamandan sonra, ilk kez olması gerektiği gibi, kitaba uygun bir karar verdi. Eğer bir tahliye kararı çıksaydı işte o zaman her zaman eleştirdiğimiz infaz yasasını ellerimizle alkışlamış olacaktık” diyor. Kadir Şeker’in avukatlarının meşru müdafaadan çok olayın kazara olduğu yönünde savunma yaptığını da belirten Delibaş şöyle devam ediyor: “Kadir Şeker yanında 23 santimetre uzunluğunda sustalı bir bıçak taşıyor. Yerden aldığı bir taş ile maktulün kafasına vursa ve öldürseydi serbestti. Ama üzerinde silah olmayan savunmasız birine bıçak çekti ve öldürdü. Bıçak taşımak suçtur. Bıçak silahtır. Bir hukukçu olarak ‘Kadir Şeker canidir’ demiyoruz, asla da demeyiz. Ama ortada orantısız bir güç var. Olayın detaylarını bilmeden takım tutar gibi taraf tutmak, hukukun üstünlüğünü yok saymaktır. Ayrıca kamuoyunun zannettiği gibi kadına şiddet olayı da yok!” diyor.

Haberin Devamı

Kadir Şeker kararı hakkaniyetli mi

ORTADA KADINA ŞİDDET YOK

Nasıl yani? Özgür Duran sevgilisini dövmüyor muydu? Maktul ile sevgilisi arasında bırakın darp olayını en ufak bir itiş-kakış dahi olmadığını, kadının kavga ettikleri için ağladığını ve Kadir Şeker’e ‘İyiyim ablacığım, sen karışma’ dediğini ve dahası bunun görgü tanıkları ve raporlar ile kayıt altında olduğunu söyleyen Avukat Delibaş şöyle devam ediyor: “Bu olayda kadına şiddet söz konusu değildir. Her olaya elimizde bıçakla mı müdahale edeceğiz? Kamu vicdanı yanlış oluştu. ‘Aleyna Çakır’ın ölümünün baş şüphelisi Ümitcan Uygun tutuklanmadı, Metin Avcı’ya indirim verildi ama...’ deniyor. Denklemi ters kuruyorsunuz. Ortada yanlış bir karar varsa onun üzerine gidilsin, ‘Onlara verildi, bize de verilsin’ denmesi saçmalık. Elbette Kadir Şeker iyi niyetle müdahale etmeye çalıştı ama müdahale şekli yanlış. Maktulün sabıkalı olması Şeker’in olaya müdahale şeklini doğru kılmaz ve maktulün bunu ‘hak ettiği’ anlamına gelmez.”

Yazarın Tüm Yazıları