Hâlâ mı ibret almayacağız?

ÖNCEKİ hafta kaybettiğimiz Ferruh Bozbeyli, siyasi hayatımızın önemli figürlerindendi.

Haberin Devamı

Aslen Kahramanmaraşlı olan Bozbeyli ilk ve orta öğrenimini Hatay ve Gaziantep’te yaptı. Anadolu’muzun bu yağız delikanlısı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olup avukatlık stajını bitirdi (1957) ve genç yaşında Yassıada’da yargılanmakta olan Adnan Menderes ve arkadaşlarını savunan avukat ekibinde yer aldı.

O savunmalarda yıldızı parladı. 1961 yılında AP’ye kaydoldu ve aynı yıl yapılan seçimlerin sonucunda milletvekili olarak parlamentoya girdi. O genç yaşında AP Meclis Grubu Başkanvekilliği ve bilahare TBMM Başkan Yardımcılığı ve TBMM Başkanlığı (1965-1970 arası 5 yıl) görevlerini üstlendi.

1965-1970 yılları arasında AP, yüzde 50 dolayı ve hatta 50’nin üzerinde oy alarak tek başına iktidara geldi.

Ülkemiz 1960 darbesinden sonra beş yıllık bir ‘fetret’ devri yaşadı. Başbakan Süleyman Demirel, DP’nin devamı olarak gelmişti. 1950-60 arasını baz alarak “Nerde kalmıştık?” deyip kalkınma hamlelerine girişti.

Haberin Devamı

Bu beş yıllık dönem esnasında yüzde 5 enflasyona karşılık, yüzde yedilik bir büyümeyi gerçekleştirdi. Hemen her başarı gibi bu da cezasız bırakılmadı ve hem içeriden ve hem de dışarıdan hançerlendi.

Ferruh Bozbeyli ve arkadaşları, genel başkanları Süleyman Demirel’e muhalefet edip ‘41’ler’ olarak kendi iktidarlarının bütçesine güvenoyu vermeyerek hükümeti düşürdüler. Demirel’in tabiriyle “Yürüyen tekere çomak soktular!” 1970 yılında da AP’den ayrılıp kendi partilerini kurdular: Demokratik Parti.

1973 seçimlerinde yüzde 11.89 oy alarak 45 milletvekili çıkardılar, iktidar olamadılar lakin ayrıldıkları AP’nin iktidarını önlediler. CHP-MSP koalisyonu kuruldu.

1975’de 1. Milliyetçi Cephe Hükümeti görüşmeleri sırasında parti parçalandı ve ağır topları dahil, birlikte hareket ettiği arkadaşları eski partilerine döndüler.

Takip eden 1977 seçimlerinde ise kendisi bile milletvekili seçilemeyince siyaseti bıraktı.

Süleyman Demirel altı kere gidip yedi kere geldi ve hatta ülkenin 9. Cumhurbaşkanı oldu lakin ona ihanet edenlerin siyasette bir daha esamisi okunmadı.

Aynı yıllarda MSP de içinden bölündü, Hüsamettin Akmumcu ve arkadaşları partiyi ortadan ikiye ayırdılar. MSP Lideri Necmettin Erbakan’ın kurduğu tüm partiler kapatıldı ve başka isimler altında yeniden açıldılar.

Haberin Devamı

Buna karşılık Necmettin Erbakan, Tansu Çiller’le koalisyon hükümeti kurarak başbakan oldu.

Erbakan Hoca’yı yalnız bırakan arkadaşları ise siyasetten silinip gittiler ve artık kimse onları hatırlamıyor.

Ana partilerden ayrılan yeni oluşumların tutması için geniş çaplı bir toplumsal beklentinin olması gerekir. Bunun da tarihimizdeki tipik örneği CHP’den, ‘4’lü takrir’le kopan Adnan Menderes ve arkadaşlarının başlattığı DP hareketidir. Aksi halde tüm bu oluşumlar ‘tabela partisi’ olarak kalır.

Bu tür hareketlerin en hareketli ve güçlü oldukları zamanda yapabilecekleri tek şey var, onu da Süleyman Demirel söylüyor:

“Tekere çomak sokmak!”

Yazarın Tüm Yazıları