Susturamazsınız

Bir süredir kime rastlasam soruyor:

Haberin Devamı

“Kıyıları işletmek için kurulan şirketin ortağı mısın?”

Bir başkası WhatsApp gruplarında görmüş, soruyor:

“Fatih, senin hakkında ileri geri yazmışlar.”

İleri geri de şu:

Sözde, Çevre Bakanlığı Ege ve Akdeniz kıyılarının işletilmesini ve sorumluluğunu Deniz Ticaret Odası’nın kurduğu bir şirkete devretmiş. Ve ben de bu şirketin ortağı olmuşum...

Yani özetle “kıyılara göz dikmişiz, parselleyecekmişiz...”

Önce ciddiye almadım. Ama bir gün masa tenisi derneğindeki arkadaşlarımdan...

Bir başka gün beni tanıyan denizcilerden sorular gelince...

Ve son olarak Deniz Ticaret Odası Başkanı Tamer Kıran’la yaptığımız sohbet nedeniyle...

Bu yazıyı yazmak şart oldu...

Başkan Tamer dedi ki...

“Fatih Bey, biz yalanlamayı yapacağız. Ama sosyal medyadaki yalan üzerine yorum yapan yapana... Siz de yazar mısınız lütfen?”

VE GERÇEK

Olayın başlığı şudur:

Haberin Devamı

“Yalancının biri denize bir taş attı...”

Arkadaşlar, biliyorsunuz uzun zamandır denizlerimiz, kıyılarımız ve çevre konularında ara sıra yazılar yazıyorum. 

Denizci büyüğümüz Sadun Boro’dan aldığımız terbiye ile her fırsatta denizlerimizin, ormanlarımızın kıymeti ve geleceği için mücadele ediyoruz. Bu mücadeleyi yaparken de yöre çocuklarını ve ailelerini hep kolladık. 

Göcek’te iskele ve yat konaklama noktaları için açılacak ihaleyi yöre çocuklarını korumak için durdurmaya çalıştık.

Göbün’de Muammer’i, Bedri Rahmi’de Bilal’i, Ekincik’te İrfan’ı ve daha onlarca yöre çocuğunun ailelerinin hakkını korumaya çalıştık. 

Sağ olsun Çevre Bakanlığı bu sesleri dinledi. Onlar da standartlara uygun ve temiz yat mola noktaları yaptılar. (Burada özellikle Veysel Eroğlu Bey’in katkılarını hatırlatmak isterim.) 

Ancak zaman geçti. Teknelerin bağlandığı tonozlar bakımsız kaldı. Aşırı marinalaşma, kirlilik, kuralsızlık; dünyada eşi az bulunan dantel gibi işlenmiş körfezleri, koyları kuşatmaya başladı.

İşte o günlerde Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan, Çevre Bakanlığı için bir proje hazırladı.

Deniz Ticaret Odası ciddi bir sermaye koyacaktı. Ve kıyıların belli bir düzene sokulması görevini üstlenecekti.

Haberin Devamı

Bu amaçla tamamen amatör kaygılarla bir şirket kuruldu. Denizlerimizin ve çevrenin önemli isimlerinden Faruk Okutucu bir çalışma yaptı. Türkiye denizciliğine katkısı olabilecek isimlerden amatörce yönetime girmesi istendi.

Her biri pırıl pırıl, denizci insanlar... 

Sağ olsunlar, bakanlık ve Deniz Ticaret Odası, denizlerimiz ve kıyılarımız üzerine olan hassasiyetimi ve yazılarımı dikkate alarak benim de yönetime girmemi düşünmüş.

İlk planda amatör bir çaba ve sivil toplum görevi olarak gördüm. 

Sonradan ileride bu amatör çabamı kötü niyetli birilerinin kullanabileceğini düşündüm. Ve başkan Metin Kalkavan’dan ricacı oldum:

“Sayın başkanım, sizin iyi niyetinizi biliyorum. Çevre Bakanlığımızın da desteğiyle çok iyi işler yapılabilir. Ancak ben gazeteci olduğum için yazılarımı beğenmeyen birileri üzerime gelmek için bunu kullanmak isteyebilir. O nedenle ilk yönetim kurulu toplantısında beni yönetimden azlederseniz memnun olurum.”

Haberin Devamı

Başkan iyi niyetle cevap verdi: “Haklısın, sen o zaman danışman olursun.”

Elbette 1 kuruş bile almadan...

Zaten sonradan bu projeden vazgeçildi. Çevre Bakanlığı ile TÜÇEV ve MUÇEV görevine devam etti. Sözleşme imzalanmadığı için de şirket faaliyete geçmedi.

ARADAN 3 YIL GEÇTİ

Evet arkadaşlar, geldik bugüne...

Dikkat ederseniz, son günlerde sahillerimizdeki kıyı yağmasını gündeme getirmeye başladım. Fırsatçıları yazdım.

Hisarönü, Kocabahçe ve daha birçok koyda yasağa rağmen evleri sahile konduranları deşifre ettim. Fotoğrafları yayınladım. 

Sağ olsunlar, Çevre Bakanı Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, Tabiat Varlıkları Genel Müdürü Mehmet Ali Kahraman ve elbette Muğla Büyükşehir Belediyesi bu kaçakların üzerine gittiler...

Haberin Devamı

Son yazım üzerine bazı tehditler de aldım...

“Bırak bu işleri, üzerimize gelme Çekirge” mesajları...

Ama yılmadım. 

Vatan savunması cephede düşmanla mücadele olduğu kadar, “mavi vatanı”, yunusları, pavuryaları, ardıçları, çamları, meşeleri korumaktır...

Çevreyi ve denizleri korumak bir vatan görevidir. Ben de bunu yapmaya devam ettim...

Ve işte bunun üzerine “kaçak yapılarını ortaya çıkarttığım birileri” 3 yıl sonra, başlamadan görevi biten bir şirketi bir yalanla ortaya attı. 

Amaç benim bu çevre yazılarımı itibarsızlaştırmak...

Ama olmadı işte... 

Gerçeği Deniz Ticaret Odası da açıkladı:

“Yalan!”

Son söz olarak: “Ey yağmacılar! Beni bu yalanlarla susturamazsınız...”

Yazarın Tüm Yazıları