Başkanlık ne getirecek? Muhalefet ne olacak

ARTIK görünen odur ki...

Haberin Devamı

Türkiye yeni bir yönetim tarzına doğru hızla gidiyor.

 

AK Parti’nin “başkanlık teklifi”ne MHP’nin “müzakere için olumlu” cevap vermesiyle başkanlık arayışı son aşamaya geliyor.

 

CHP içinden konuştuğum bazı isimler de “başkanlığı müzakere etmek istedikleri”ni söylüyor.

 

Peki ne değişecek?

 

- Elbette sistem değişecek... Siyasetin omurgası değişecek.

 

Başkanlığı kazanan iktidarın ne olacağı belli; Türkiye’yi yönetecek.

 

Peki ya muhalefet? Çok partili muhalefet dönemi ne olacak?

 

Haberin Devamı

- Türkiye’de artık ‘sürekli ve kalıcı muhalefet liderliği’ yolun sonuna geliyor. Muhalefet liderliği artık bürokratik bir kurum olamayacak. Yani her seçimde kaybeden lider dönemi kapanıyor.

 

Daha açık bir deyişle...

 

Halkoyunda kaybedip, delege oyuyla liderliğini sürdüren muhalefet liderliğinin sonudur bu.

 

Nasıl mı?

 

- Başkan adayı milletvekili seçilemeyecek.

 

Bu durumda kaybeden lider parlamento dışında kalacak. Bir anlamda ABD’deki gibi siyasetten lider olarak çekilecek. Bu da yenilenme demektir. Sürekli kaybeden muhalefet, iktidara da yaramıyor, demokrasiye de yaramıyor. Kaybeden liderin bırakması, siyasete dinamizm getirecek.

 

- Var olan Siyasi Partiler Yasası da mutlak değişmeli. Bakan olma sevdasıyla, liderin iki dudağı arasında karar veren milletvekili sistemi de eskisi gibi olmayacak.

 

Yani şimdiki sistemde...

 

Haberin Devamı

- Lider il başkanlarını seçiyor. İl başkanları delegeleri belirliyor. O delegeler de kongrede genel başkanı seçiyor. Siyasetteki bu ‘al gülüm ver gülüm’ kangreni Meclis’te milletin değil, liderin vekillerini yaratıyor.

 

Başkan, bakanları parlamento dışından atayacağı için, Meclis’te yasama ağırlığı netleşecek.

 

Başkanlık sistemi ana hatlarıyla Türkiye için daha etkin ve hızlı bir yönetim anlamına geliyor.

 

Karşı çıkanlar olabilir.

 

Ben, Özal’ın başkanlık sistemini ortaya attığı günden bu yana ‘başkanlık sistemi’ni savunan birisi olarak, bu Siyasi Partiler Yasası’nın da değişmesiyle, Türkiye siyasetinin önemli bir ivme kazanacağına inanıyorum.

 

MUHALEFETİN SIKINTISI

 

Haberin Devamı

Dikkat ediyorum... Başkanlık sistemine karşı çıkanlar ‘tek adam yönetimi’ eleştirisini yaptıktan sonra, “Erdoğan tek adam olacak” diyor..

 

Bu bile ciddi bir ‘özgüven eksikliği’ değil midir?

 

Muhalefetin daha baştan Tayyip Erdoğan’ın başkanlığını kabul etmesi anlamına gelmiyor mu?

 

“Ben seçimi kaybederim. Millet bana o kadar oy vermez” demek değil midir?

 

Bu  nedenle...

 

Ömür boyu ‘muhalefet garantisi’siyle milletvekili ayrıcalığını sürdüren muhalefet anlayışının da sonudur bu.

 

Peki başkanlık sisteminin eksileri yok mu?

 

Elbette var.

 

Ama referandumla millete gitmek... Millete anlatmak varken...

 

Baştan karşı çıkmak... Başkanlık sistemini bir kişiye indirgeyerek, ‘siyaseten kendisine güveni olmadığı’nı kabul etmek anlamına gelmiyor mu?

 

Haberin Devamı

Türkiye’de zaten fiili bir durum var.

 

Yüzde 52.5 oyla seçilmiş bir cumhurbaşkanı ‘noter’ görevi yapar mı?

 

Elbette icraatın içinde ve başında olacaktır.

 

Zaten Parlamento’da çoğunluğu olan iktidar partisi, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım her fırsatta söylüyor:

 

“Liderimiz Erdoğan’dır. Onun talimatları doğrultusunda yürüyoruz.”

 

Fiili durum işte budur.

 

Cumhurbaşkanı’nın ‘partisiyle ilişiğinin kesilmesi’ meselesine gelince...

 

Buna rahmetli Özal da karşı çıkmıştı.

 

Nitekim Özal’ın partisiyle ilişiği kesilince, parti içinde ayak oyunları, liderlik kulisleri, iş yapmak yerine dedikodu-kongre yapma dönemi başlamıştı...

 

Aynı şey, Demirel’in kurduğu DYP’de de olmuştur.

 

Haberin Devamı

Bu nedenle seçilen başkanın partisiyle ilişiğinin kesilmesi yanlıştır.

 

İcraat gücünü azaltır.

 

Evet, Türkiye artık bu yeni dönemin adını koymalıdır.

 

Cumhuriyet tarihinin en kritik günlerinden geçerken...

 

Etrafı ateş çemberiyken...

 

Kendi içinden, kendi polisi, yargısı, askerinin içinden gelen en büyük ihaneti yaşamışken...

 

Hızlı karar alacak bir sisteme ihtiyaç vardır.

 

Bahçeli bu tespiti yapıp, müzakere kapısını açarak doğru yapmıştır.

 

Sanıyorum şimdi CHP de o kapıdan giriyor.

 

Umarım, üç parti (HDP karşı) ortak akılla başkanlık için makul bir yol belirler.

 

(Elbette başkanlık modeli için gelen anayasal değişikliği tartışacağız. Herkes fikrini söyleyecek. Hakaret etmeden düzeyli bir üslupla tartışacağız. Ama kavga etmeyeceğiz. Demokrasinin nezaket temeli üzerinde tartışacağız.)

 

HDP BAŞKANLIĞA KARŞI AMA...

 

HDP için de bir söz söylemek isterim.

 

Başkanlığa karşı ama...

 

O dönemde ‘Erdoğan düşmanlığı’na oynayıp oy almak için “Başkanlığa karşıyız” demişti... “Seni başkan yaptırmayacağız” sözünün altında yatan gerçek böyle bir oy avcılığı meselesiydi.

 

Çünkü ‘başkanlığa karşı’ olduğunu söyleyen HDP yöneticilerinin tamamının...

 

Öcalan’a ‘Başkan’ diye hitap etmesini başka nasıl açıklarız?

Yazarın Tüm Yazıları