Telefonumdaki sizinkinden farklı sırrımı açıklıyorum

Feci bir kâbus görmüştüm...

Cep telefonum kaybolmuştu...

*

Bugüne kadar kendimi ölmüş gördüm...

İşimi kaybetmiş gördüm...

Yakınlarımı kaybetmiş gördüm...

Vallahi bu kadar büyük bir ürperti ve korkuyla uyanmamıştım...

*

Telefonumda beni mahvedecek çok özel şeyler mi var...

Evet var...

Nedir onlar...

Sıkı durun açıklıyorum...

*

Sizin, her birinizin, tek tek hepinizin cep telefonunda neler varsa onlar...

Ne bir eksik, ne bir fazla...

Bilemedin bir fazla...

Ama eminim, seninkinden bir eksiği de vardır...

*

İşte o gece gördüğüm kâbus önceki akşam gerçeğe dönüştü...

Üstelik telefonumu kaybetmeden...

Şimdi size önceki akşam 7 kişilik bir grupla yaşadığım ürpertici bir telefon değişimi deneyimini anlatacağım.

Sıkı durun...

TELEFONLARIMIZ MASANIN ÜZERİNDE VE SESLERİ AÇIK

ÖNCEKI akşam çok küçük bir grupla Soho House’un sinema salonunda, hayatımın en ilginç deneylerinden birini yaşadım.

Yaptığımız iş sadece bir filmin ön gösterimini izlemekti...

Ama onu çok aşan bir şey oldu...

Kolektif bir deneyim yaşadık...

Ruh çağırma seansı gibi bir şey...

*

Serra Yılmaz’ın yönettiği “Cebimdeki Yabancı” filmini seyrettik.

Filmin yapımcıları Ferzan Özpetek ve Necati Akpınar...

*

Konusu şu: Üç çift ve bir tek olmak üzere 7 arkadaş bir akşam yemeğinde buluşuyorlar.

Ve yemeğin başında bir oyun oynamaya karar veriyorlar...

Oyun şu: Herkes cep telefonunu masaya koyacak... Gelen her mesaj okunacak, gelen her arama açılarak herkes tarafından dinlenecek...

*

Hareket çok basit yani...

Ama sonuçları hiç de öyle basit değil...

*

Mükemmel bir film...

Mükemmel bir senaryo...

Mükemmel bir yönetim...

Mükemmel bir mekân düzenlemesi...

*

Ve hayatın tam, ama tam içinden bir film...

Bir saniye bile sıkılmadan, tam aksine heyecanla bekleyerek seyrediyorsunuz...

ARTIK TELEFONUMU DAHA ÇOK SEVİYORUM

FİLMİN bana göre en çarpıcı cümlesi bu...

İçlerinden biri filmin sonunda “Evet itiraf ediyorum. Masanın tek totoşu benim” diyor...

Ama sanmayın ki masadaki en büyük sır bu...

O an aklıma Pink Floyd’un “The Wall” şarkısı geldi...

Hani “Duvardaki herhangi bir tuğla” diyen şarkı...

Dışarıdan baktığımızda sanki hepimiz duvardaki alelade birer tuğlayız...

Ama telefonlar, herkese açık hale geldiğinde görüyoruz ki...

Hiç öyle değil... Hepimiz, kendi mahremleri, kendi dünyaları, kendi sırları, kendi korkuları, kendi büyüklüğü ve hezeyanları olan...

Ayrı ayrı birer bireyiz...

Size garip gelecek ama...

Ben filmden çıkarken telefonumu daha çok sevdim...

O benim karakutum...

Ve içinde koskocaman bir “BEN” varım...

YEDİ KİŞİLİK BİR MASADA KİM KİMDİR, KİM DEĞİLDİR

GÜLSE Birsel’in oyuncu kadrosunu çok başarılı bulmuştum...

Bu da mükemmel bir oyuncu kadrosu...

- EN GİZEMLİ: BELÇİM BİLGİN: Bence kadın olarak hayatının en güzel döneminde. Oturmuş bir yüz... Harika bir saç kesimi... Ölçülü bir gizem...

- EN SIRADAN GİBİSİ: ŞEBNEM BOZOKLU: Yüzüyle harika oynuyor... Oyunda hiçbir yapmacıklık yok... Sıradan bir kadın gibi ama hiç değil...

- EN GÜZELİ: LEYLA LYDİA TUĞUTLU: Masadaki en genç, en güzel kadın... Telefonu konusunda kendine en güvenli görüneni... Güveni çok iyi oynuyor.

- EN MASUMU GİBİ: SERKAN ALTINORAK: Masanın en masumu... Telefonlar masaya konuldu mu, masanın en masumu ne anlama gelir? İşte onu harika oynuyor.

- EN BIYIKLISI: BUĞRA GÜLSOY: Masanın en maço görünümlüsü. Bıyığı bile var. Ya telefonunda ne var? Tabii telefon onunkiyse... Mükemmel oyun.

- EN TEK KİŞİSİ: ÇAĞLAR ÇORUMLU: Masadaki tek tek kişi... Sevgilisi gelmemiş... En rahatının o olması gerekir değil mi... Gidin görün... Harika...

- EN YAKIŞIKLISI: ŞÜKRÜ ÖZYILDIZ: Genç, yakışıklı, fit... En yeni evlisi... Ama dikkat... Daha dün evlenmiş olmak telefonda ne anlama geliyor?

SADECE ALDATMA MI SANIYORSUNUZ

- YEDİ kişinin telefonlarının açılması ile böyle bir deprem meydana gelebiliyorsa...

Bütün bir çevrenizin telefonlarının herkese açık hale gelmesinin yaratacağı depremin şiddetini bir düşünün...

Sadece aldatmalar, küçük flörtler falan mı sanıyorsunuz...

Telefonunuzdaki tek gizlinin, çıplak fotoğraflar olduğunu mu düşünüyorsunuz...

Anneler, babalar, arkadaşlar, çocuklar, patronlar, iş arkadaşları...

İŞLETME FAKÜLTESİ 1’İNCİ SINIF GİRİŞ DERSİ

- Döner bir üründür. İskender bir markadır.

- Elbise, iç giysisi, tişört bir üründür...

Vakko, Beymen, Mudo, Kiğılı, Sarar, Damat, Coton, Silk and Cashmere, LC Waikiki birer markadır.

- Otomobil bir üründür... Mercedes, BMW, Renault, Fiat birer markadır.

- Yazarlık bir meslektir...

Ahmet Hakan bir markadır...

Nusret’le et arasındaki fark da budur işte...