Bu heykel kadar büyük kazığı Knut Hamsun’un memleketinde yedim

OYSA her şey çok güzel başlamıştı.

Haberin Devamı

Toscana’da harika 2 gün geçirmiştim.

Arezzo’da bu harika heykelin önünde fotoğraflar çektirmiştim.

Oradan Norveç’e geçip Dünya Editörler Forumu’nun yönetim kurulu toplantısına katılacaktım.

Orada başıma bu heykel kadar büyük bir şeyin geleceğini aklımdan bile geçirmemiştim.

HAVAALANINDAKİ NORDİK TASARIM BENİ ALIP GÖTÜRDÜ

Oslo Havaalanı’na indiğimde keyfim yerindeydi.

Havaalanını çok sevmiştim.

Her santimetrekaresi Nordik ülkelerin tasarım zevkinin bütün inceliklerini taşıyordu.

Bugüne kadar Avrupa’da gördüğüm en güzel terminal diyebilirdim.

İstanbul Atatürk Havalimanı freeshop’undan bile büyük ve çeşitli bir şarap mağazası vardı.

Yerlerdeki ahşap zemin insana devasa bir loftta yürüyor hissi veriyordu.

Havalimanından bu duygularla ayrıldım.

ŞOFÖR TAKSİMETREYE BİR ŞEYLER YAZIYOR

Haberin Devamı

Kapıdaki bankada taksiye vermek için 100 Euro karşılığı bozdurdum.

Bana 855 Norveç Kronu karşılığı para verdiler.

Kapıda sıralanmış taksilere yürüdüm.

Öndeki araba müşteri alıyordu, arkadakine gittim.

Ancak öndeki arabadaki müşteri vazgeçince şoförü sıra bende diye bana seslendi.

Arabaya bindim, gideceğim Thon Hotel’in adresini verdim.

Şoför ön paneldeki küçük bilgisayarın üzerindeki dokunmatik tuşlara basarak bir program girdi ve yola çıktık.

AMAN ALLAHIM SOLDAKİ RAKAM DELİ GİBİ BÜYÜYOR

İlk işaret biraz sonra geldi.

Gözüm şoförün biraz önce programladığı ekrana takıldı.

185 yazıyordu ama en sondaki dijital rakam o kadar hızla büyüyordu ki, “Herhalde bu ödeyeceğim parayı gösteren taksimetre olamaz” dedim.

AMAN ALLAHIM BU RAKAM OLAMAZ

Otele yaklaştıkça o rakam büyüdü ve sonunda 1700’e ulaştı.

Kendimden gayet emin şoföre “Ne kadar borcum var” dedim.

Parmağıyla ekrandaki rakamı gösterdi.

“Nee” dedim ve anında Google’a girip “1700 Norveç kronu kaç dolar eder” diye yazdım.

Karşıma çıkan rakam 200 Amerikan Doları’ydı...

Hayatımda çok yer gezdim. Paris’te Charles de Gaulle’den şehir merkezine, Londra’da Heathrow’dan Knightsbridge’e epey taksi yolculuğum oldu.

Hayatımda böyle bir rakam görmedim.

ADAM GAYET SAKİN GİT ŞİKÂYET ET DİYOR

İtiraz ettim.

Haberin Devamı

Adam gayet kendinden emin “Şikâyet edin” dedi.

Bozdurduğum para bunun yarısı kaldığı için kartla ödedim ve fiş aldım.

Otele girer girmez resepsiyondaki görevliye sordum:

“Bu rakam normal midir?”

“Hayır değil” dedi.

Tam bunu konuşurken otele genç bir kadın girdi.

Onun başına da aynı şey gelmiş. Resepsiyondaki görevliye “Neredeyse Amerika’dan buraya uçakla gelmek için ödediğim kadar para ödedim taksiye” dedi.

İstanbul’da olsa en fazla 180 lira ödeyeceğim mesafeye 1200 lira ödemiş gibi oldum...

Bu heykel kadar büyük kazığı Knut Hamsun’un memleketinde yedim

BÖYLE ŞEYLER SADECE BİZDE OLUR SANIYORDUM

BİZ böyle şeylerin ancak bizde ve Ortadoğu ülkelerinde olduğunu sanırdık değil mi?

Hayır ve hayır...

“Açlık” romanının Nobel ödüllü yazarı Knut Hamsun’un ülkesinde yedim bu kazığı...

Tabii içimden şu geçti.

Haberin Devamı

“Norveç artık çok zengin bir ülke. Açlık burayı terk etti ama ne yazık ki giderken açgözlülüğü burada bırakmış.”

Sol geleneğin kuvvetli olduğu, insan haklarının güçlü olduğu, tüketici haklarının korunduğu bir ülke... Ama 24 saat geçmeden bu medeni ülkedeki tek şaşkınlığımın bu olmadığını öğrendim.

Resepsiyon görevlisinin yardımıyla taksi şirketine bir şikâyet mesajı yolladım. Şoförün verdiği fişi de ekledim. 48 saat bekledim.

Şirket şikâyetimi alıp almadığına dair bir geri dönüş bile yapmadı.

Oysa merak ettiğim şuydu: Bana hayatımın kazığını atan şoför müydü...

Yoksa şirketin kendisi mi? Gelmeyen cevap bu kazığı bana ikisinin birlikte attığını söylüyor.

Haksız mıyım?

Haberin Devamı

Bu arada çok sevdiğim Norveç’in çok sevdiğim insanlarına da bir sözüm var. Belki bu rakamlar onlara normal gelebilir.

Ama biri dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Amerika’dan, öteki bugünün yükselen ülkelerinden biri olan Türkiye’den gelen iki insan aynı gece bu şoku yaşıyorsa...

Burada düşünülecek bir şey var demektir.

SONUÇ: BAKIN AKILLI TÜRKLER AYNI YERDE NE YAPMIŞ

DİYEBİLİRSİNİZ ki belki de bu ülkede fiyatlar böyle...

Hayır arkadaşlar.

Ertesi sabah kaldığım otelde sabah kahvaltısında 3 Türk’e rastladım.

Benimle aynı saatlerde Oslo Havaalanı’na inmişler.

Aynı saatlerde benim kaldığım otele gelmişler.

Onların taksiye ödediği para sadece 700 Norveç Kronu idi...

Haberin Devamı

Aldıkları fişi bana gösterdiler.

Ben de fotoğrafını çektim.

Şimdi elimde aynı saatlerde ödemiş iki fatura da var.

Merak eden Norveçli bir yetkili veya merci varsa iletebilirim.

Peki o Türkler ne yapmışlar?

Çok basit, benim gibi aptalca davranmamışlar.

Çıkışta bir taksi rezervasyon bürosu varmış.

Oradan fiyatı ve götürecek arabanın plakasını gösteren bir fiş almışlar.

Ücret 700 kron yazıyormuş, 700 kron ödemişler.

Yani benden 1000 kron az...

Nitekim dönüşte ben de aynı şeyi yaptım. Oslo Taksi şirketinden bir araba istedim ve fiyatını sordum.

789 kron dedi.

Böylece 1000 kron az ödedim. Yani 120 dolar daha az... Yani 700 Türk Lirası daha az...

Aranızda Oslo’ya giden olursa benim yaptığım aptallığı yapmayın diye yazıyorum.

Orası medeni ülkedir böyle şeyler olmaz demeyin.

MİCHELİN YILDIZSIZ HARİKA BİR RESTORAN

OSLO’da iki akşam da yemeğimi kaldığım Thon Hotel’in altındaki Paleo Brasserie’de yedim.

Açık bir mutfak...

Gencecik bir şef...

Çok sempatik ve arkadaşça bir sommelier...

Onun kadar sempatik bir kadın servis görevlisi...

Ve ilk akşam şahane bir steak tartar... Ama asıl ertesi gün ondan da şahane bir halibut...

Ve yanında son lokmasına kadar yediğim kök sebzeler...

Bir kere daha anladım ki... Bir restoranın harika olması için ille de Michelin yıldızı olması gerekmiyor.

Bence burası en az 2 Michelin yıldızı hak eden bir restoran. Oslo’ya giderseniz mutlaka deneyin.

Knut Hamsun’un ülkesini ve huzurunu çok seviyorum.

Genç şeflerini de çok sevdim.

Yazarın Tüm Yazıları