Selen Kocabaş ile Yeni Normal ve Yeni Normalde Kadın üzerine

Yeni normal ve Kovid-19 sonrası iş hayatının ve sektörlerin değişimine yönelik, farklı alanlarda çalışmalar gerçekleştiren öncü isimler ile gerçekleştirdiğim söyleşilere Sn. Selen Kocabaş ile devam ediyorum.

Haberin Devamı

Selen Hanım, geri bildirimlerine, yorumlarına oldukça önem verdiğim bir yöneticidir. Kendisi ile ilk defa Turkcell’de çalıştığım dönemde tanıştım. O dönem Selen Hanım Turkcell İnsan Kaynakları’ndan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı’ydı. Aradan geçen zaman içerisinde de özellikle teknoloji odaklı çalışmalarını yakından takip etmekteyim. Zaman zaman hem kendi girişimlerim, hem de mentörlük yaptığım start-up’lar özelinde de Selen Hanım’ın görüşlerini almayı sürdürüyorum.

 

Benim çalıştığım dönemde, Turkcell önemli bir okuldu. Hala  gerçekleştirdiğim çalışmalardan edindiğim tecrübeyi; birlikte çalıştığım arkadaşlarımdan öğrendiklerimi kullanmayı sürdürüyorum; o dönemde kurduğum bağlantılar yeni iş fırsatları ve işbirlikleri adına da oldukça yarar sağlıyor.Turkcell’in ülkemizin önde gelen teknoloji şirketlerinin birine dönüşmesinde, yıllarca en çok çalışılmak istenen şirketlerden biri olmasında ve şirket içerisinde çalışanlar arasında kurulan sağlam bağda Selen Hanım’ın liderliği ve etkisi bana göre çok büyüktür.

 

Haberin Devamı

Selen Kocabaş ile Yeni Normal ve Yeni Normalde Kadın üzerine

 

Selen Hanım, sivil toplum ve dernek çalışmalarında da oldukça aktif. Türkiye’nin en eski sivil toplum kuruluşu Peryon İnsan Yönetimi Derneği’nin ilk kadın başkanı olmasının yanında, Etik ve İtibar Derneği’nin ilk kurumsal kurucu üyesi, Yönetim Kurulunda Kadın ve Yeniden Biz Derneği’nin kurucu yönetim kurulu üyesi, Teknolojide Kadın Derneği’nin kurucu üyesi, Endeavor Türkiye Danışma Kurulu üyesi ve mentorlarından. Pek çok kurumsal şirkete de stratejik danışmanlık sağlayan Sn. Kocabaş, aynı zamanda Bakan Danışmanlığı hizmeti de vermekte. Selen Hanım ile yeni normalde iş hayatının, sektörlerin değişimi, dijital dönüşümün ivmelenen hızı, iş hayatında ve yeni normalde kadının yeri ve yeni dünyada öne çıkan yetkinlikler özelinde oldukça keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik…

 

Haberin Devamı

Ergi Şener: Türkiye’de teknoloji sektöründe uzun yıllar, önemli çalışmalar gerçekleştirmiş iş insanlarından biri olarak Koronavirüs ile birlikte yaşadığımız süreci ve değişimi genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Post Korona sürecinde, Sizce hangi alanlarda köklü değişiklikler görülecek?

 

Selen Kocabaş: Öncelikle, şunu söyleyebiliriz “evimiz ofis oldu”, ancak aynı zamanda net bir biçimde şunu gördük; “mekandan bağımsız çalışmaya ve yaşamaya hepimiz alıştık”… “Artık her yer ofis” ya da “işinizi, hayatınızı her yerden yönetebilirsiniz” şeklinde söylemler sıkça dile getiriliyordu, biz de bunu dile getiriyorduk. Bu söylemlerin gerçekleşmesi, bir takım zorunlulukların değişimi tetiklemesi ile gerçekleşti. Gerçekten de ilk defa, gerçek anlamda, mekandan, ofisten bağımsız çalışmayı deneyimlemiş olduk. Bence, ileride çalışma hayatımız hibrit bir şekilde devam edecek, yani sadece evde çalışma olmayacak, tek alternatif de ofisler olmayacak… İşlerimizi mümkün olduğunca, teknolojiyi kullanarak, doğru yerlerden yönetir hale geleceğiz.

 

Haberin Devamı

Bu noktada, özellikle hangi sektörler etkilendi diye bakacak olursak; öncelikle sağlık sektörü çok ciddi bir değişim içerisinde ve değişmeye devam edecek. Sağlık hizmetlerinin bir bölümü, evlerden gerçekleşmeye başladı. İkinci olarak, ticaretin  dinamiği değişti. E-ticaret zaten hayatımızdaydı, fakat yaşadığımız süreçte alışverişlerimizi dijital platformlardan çok daha fazla yapmaya başladık. E-ticaret ile birlikte kargo kurye süreçleri de değişecek, hatta bu alanlardaki iş modellerinde de değişimler başladı. Keza, ödeme, yani temassız ödeme ve uzaktan ödeme hayatımızın bir parçası haline geldi. Bunun yanı sıra, eğitimde çok ciddi bir değişim yaşanıyor.

 

Haberin Devamı

Bence, önümüzdeki dönemin bir diğer değişim odağı da satın alma davranışlarında olacak. İnsanlar bundan sonra daha fazla satın almak yerine kiralama eğiliminde olacak. Bu sadece kiralanabilir servis olarak değil, makine veya klima gibi ürünleri kiralama şeklinde olacak diye düşünüyorum ve olduğunu da görüyorum.

 

Ergi Şener:  Farklı sektörlerden pek çok şirkete stratejik danışmanlık desteği  de sunmaktasınız. Sizce, Koronavirus sürecine iş dünyası nasıl adapte oldu? Bu süreçten, ülkemizde en çok hangi sektörler etkilendi?

 

Selen Kocabaş: Adapte olanların yaşadığı bir dünyadayız… Bir taraftan da, ülke olarak şanslıyız; adaptasyon kabiliyetimiz, ortama uyumumuz, krizlerle yaşama deneyimimiz yüksek. Ben bu yüzden göreceli olarak şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Çok yönlü belirsizliğin olduğu dönemlerde, “sürekli öğrenmenin” önemini anlamaya  başladık.

 

Haberin Devamı

Farklı sektörlerde farklı süreçler deneyimlendi. Sağlık sektörü, gıda sektörü, e-ticaret, ve lojistik çok ciddi fedakarlık göstererek çalışırken; bazı sektörler tamamen kapılarını kapadılar. Perakendenin belirli bir kısmı, havayolları ve turizm belli bir süre durdu. Bu anlamda da artık genele yaygın uygulamalardansa özelleştirme ve ihtiyacın yeniden  tanımlandığı bir dönemdeyiz. “Big data” (büyük veri) olarak sürekli  dile getirdiğimiz kavram da dönüşüyor ve içeriği ihtiyaçlar doğrultusunda değişiyor. Yani sözün özü, iş dünyasında büyük ve orta büyüklükteki şirketler hızla adapte olup bir takım yollar çizerlerken, KOBİ’ler ve mikrolar çok sıkıntı yaşadılar. O yüzden ileriye dönük baktığımızda da birbirini tamamlayan ve birbirini destekleyen işletmelere ülkemizin kalkınması anlamında da ihtiyaç var.

 

Korona sürecinin başında, Türkiye genelinde yapılan bir araştırma doğrultusunda, çok hızlı pozisyon alan büyük-orta şirketler de vardı; ne yaptığını bilmeyen, hiç dijitalleşmemiş ve bu nedenle de müşterisi birden yok olmuş şirketler de… Özetle, konuştuğumuz belli kavramlar; örneğin, paylaşım ekonomisi, ekosistem ile büyüme, sosyal girişimcilik kavramı önümüzdeki dönemlerde çok daha fazla önem kazanacak.

 

Bu süreç ayrıca, eğer teknolojiye bir taraftan değip dokunmuyorsanız, eğer işinizin bir bölümünü dijital, teknolojik ya da yeni nesil çözümlerle yapmıyorsanız bir anda her şeyin dışında kalabileceğinizi tüm çıplaklığı ile göstermiş oldu.

 

Ergi Şener: Teknolojide Kadın, Yönetim Kurulunda Kadın gibi derneklerin de kurucu ve YK üyeleri arasındasınız. Ülkemizde iş dünyasında kadınların geldiği nokta bence gurur verici, derneklerinizde yer alan öncü lider kadın yöneticiler bunun en çarpıcı örneği. Dernek çalışmalarınızdan ve amaçlarınızdan bahsedebilir misiniz?

Selen Kocabaş: Dünya nüfusunun yarısı kadın, Türkiye nüfusunun yarısı kadın. Eğitimde baktığımızda, üniversiteyi bitirene kadar kız popülasyonumuz hep başarılı, etkin; fakat kariyer hayatına girilmesiyle birlikte kadında kırılma başlıyor. Çok iyi eğitimli, ama ev hanımı olan kızlarımız var; çok iyi eğitimli, evlenmiş ve evlendikten sonra ayrılan kadınlarımız var ve en büyük kırılmayı da doğum sonrası yaşıyoruz. O yüzden, benim Yönetim Kurulunda Kadın’da olsun, ara veren kadınları istihdama kattığımız  “Yeniden Biz”de olsun, “Teknolojide Kadın” platformlarında olsun amacım, çeşitliliği sağlayacak çalışmalar gerçekleştirmek. Dünya nüfusunun yarısı kadınsa ve kadınlar da hayatının belli bir yerine kadar erkeklerle aynı yetkilere haizse o zaman biz çeşitliliği ve kapsayıcılığı sağlamak zorundayız. Daha  hızlı ve daha kapsayıcı karar verebilmek için kadının olmadığı bir dünya düşünmek mümkün değil. Zaten tüketim ve alımın en büyük kısmı kadın etrafında. Alımda karar verici kadınsa, üretici kadın olmaması gibi bir durum söz konusu değil. En tepe noktada, Yönetim Kurulu’nda hala ülke olarak sadece %15’lerde kadınlarımız var ki, bunların yarısı aile şirketlerinde. Hiç değilse, adım adım bunu %30-40’lara çıkarmalıyız.

 

Ben şanslı bir kadınım, yani hayatımın hiç bir noktasında kadın olduğum için  sıkıntı yaşamadım; ama rakamlar ve veriler bunu göstermiyor ne yazık ki. Demek ki burada bir problem var, o zaman bu konuya  eğilip bunu bir yere taşımamız gerekir.

 

Ergi Şener: Düşününce, üç kadın arkadaşım aklıma geliyor üniversiteden, üçü de global firmaların önde gelen isimleri oldu. Biri Microsoft’da yapay zeka bölümünün liderlerinden, biri Netflix, bir diğeri de Google’da üst düzey pozisyonlarda. Üçü de dünyanın en iyi üniversitelerinden yüksek lisansa kabul edilip, kariyerlerine yurtdışında devam ettiler. Yani aslında, ülke olarak kadın/erkek yetişmiş insan kaynağı eksiğimiz olmadığını düşünüyorum. Ancak, bu yetişmiş insan kaynağını doğru kullanma konusunda sıkıntı yaşıyoruz diye düşünüyorum…

Selen Kocaboaş: Bu konu dediğin gibi “bir arz problemi değil, bir talep problemi”. Yeteri kadar arz var, doğru talebi tetiklememiz lazım. Doğru talebi tetiklemek için de doğru örnekleri köpürtmemiz gerekiyor. “Ben yaptım, sen de yapabilirsin” mesajını verip, doğru örnekleri gösteriyor olmamız lazım. Bu bence de en önemli konulardan bir tanesi. Biz dernekler içerisinde de bunu yapıyoruz. “Bak bu genç kızımız şunu yaptı, sen de yapabilirsin”… "Bak bu liderimiz şu basamaklardan geçti, sen de yapabilirsin”…  Sonuçta  “senin gibi, senin hikayen gibi başlamış, hatta senden daha zorluklar çekmiş insanlar bu noktalara gelebiliyorsa  sen de gelebilirsin”.

 

Bu konuyu sırf kadın diye vurgulamak istemiyorum, ama bir taraftan da başarılı örneklere baktığımızda, dünya liderlerine ya da şirketlerin yönetimlerine baktığımızda, kadınların liderlik koltuklarında ya da karar verici noktalarda olduğu işletmeler daha sağlam ilerleyebiliyor. Bunu verilerle ve örneklerle de deneyimlemiş olduk.

 

Ergi Şener: Teknolojide ve farklı sektörlerde kadın yönetici oranını dernek olarak hiç araştırdınız mı?

 

Selen Kocabaş: Türkiye’deki oranlar hiç azımsanmayacak derecede iyi aslında, bu potansiyeli gösteriyor. Özellikle büyük şirketlerdeki ve teknoloji şirketlerindeki kadın oranı yüksek. Diğer taraftan da finans, servis, hizmet gibi bazı sektörlerde yönetici seviyesindeki kadın çalışan oranları global “benchmark”lardan uzak değil, hatta iyi noktada. Bunlar sevindirici, ama genele ve toplam istatistiki verilere gittiğimizde, bu oranlar bütünün içerisinde çok küçülüyor. O yüzden bu rakamları bir şekilde yukarı çıkarmak gerekiyor ki belli bir oranda yeterli çeşitliliği sağlayabilelim.

 

Hatta şöyle bir hikaye var. IT sektörünün ilk yıllarında (1930-1940’lı yıllarda) yazılımcıların, uygulama geliştiricilerin çoğunluğu kadın; fakat sonrasında bu konumun önemi ve değeri anlaşılınca, bu alanlara erkeler hücum ediyor ve kadınlar daha çok destek fonksiyonlarına geçiyor.. Aslında burada bir mesaj var kadınlara: Sen iyiysen, bulunduğun alanı ve işi koru. Sen neden destek fonksiyonuna geçiyorsun? IT’de dahi olsa desteğe geçiyor, işe etki edeceği noktadan uzaklaşıyor kadınlar. Halbuki bu çok yanlış, böyle bir gen ve güdü var kadınlarda.

 

Ergi Şener: İş dünyasının yeni normalinde kadının rolü ne olacak?

Selen Kocabaş: Yeni normalde kadının güçlenen ve değişen bir rolü var. Pek çok toplumda iş hayatındaki kadına yönelik sosyal ve toplumsal olarak baskı var, aile baskısı da var. İş-özel yaşam dengesi, çocuk dengesi, çocuğumu evde bıraktım, vb.  Bu yeni süreç, her yerden çalışma imkanı veriyor, bu tip çeşitliliği barındıran ve farklı yerlerden çalışabileceğimiz işler birer fırsat.

 

İkinci konu da, kadınlara yönelik fizyolojik olarak kanıtlanmış bir takım veriler var. Kadınlar fizyolojilerinden dolayı belli alanlarda daha fazla üretken, adaptasyon kabiliyeti daha yüksek, daha hızlı öğreniyorlar, empati ve dinleme yetileri daha iyi. Tabi erkeklerin de farklı yetileri daha gelişmiş, o yüzden de birbirlerini tamamlamaları kritik.

 

Bu dönemde liderlik kavramında da önemli bir değişim söz konusu. Yeni dünyada, yeni nesil liderlikte, ben çizerim arkamdan insanlar gelir şeklinde karizmatik liderlikten ziyade; birbirimizden öğrendiğimiz kolektif liderlik ön plana çıkıyor. Bu anlamda, kadınların yükselen rolünü ve etkisini görüyor olacağız. Tabii, kadınların da daha hızlı öğrenmesi, daha hızlı adapte olması gerekiyor.

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları