Kilimanjaro’nun eteklerinde bir kahve macerası

Tanzanya’da Chagga Kabilesi’nin Materuni Köyü’nde kahve topladık, kavurup öğüttük. Köylülerin yüzlerce yıldır korudukları kültürün bir parçası olup deneyimlediğimiz bu işin bir adı var: Ekoturizm. Tanzanya bunu en iyi yapan ülkelerden biri. Bir kabile kulübesinde ya da daha lüks ama yine doğaya saygılı, geleneklere bağlı bir otelde bunu yaşayabiliyorsunuz.

Haberin Devamı

Kilimanjaro Havalimanı’ndan yaklaşık 2 saatlik bir araba yolculuğu sonrası dağın eteklerinde, en yüksek rakımdaki yerleşim yerlerinden biri olan Moshi’ye varıyoruz. Oradan da Materuni Köyü’ne geçeceğiz. Biz gelmeden yarım saat kadar önce yağan yağmurla etraftaki kıpkırmızı toprak iyice balçık gibi olmuş. Etrafta toprakla karışık, hiç tanıdık gelmeyen mis gibi bir çiçek kokusu eşliğinde Materuni Köyü’ne varıyoruz. Derme çatma, topraktan yapılma ofise gidip önce kişi başı 20 dolar olan ücretimizi ödüyor, elle yazılan faturamızı alıyoruz. O sırada köyün delikanlıları ofisin önünde toplaşmış, her biri kendi evine götürmek için bizi ikna etmeye çalışıyor. Ama şoförümüz Sadat önceden tanıdıkları aramış, içlerinden biri bizi alıyor, evlerine doğru yola çıkıyoruz.

Haberin Devamı

Her evde en az bir ağaç

Bulunduğumuz rakım 1200’lerde. Yumuşak içimli iyi kalitedeki Kilimanjaro kahvesi, Moshi ve etrafındaki köylerde üretiliyor. Bu köylerde yaşayanlar büyük plantasyonlarda çalışmaya gidiyor ama aynı zamanda çoğunun evinin bahçesi ya da yakınında birkaç ağaç da olsa mutlaka kahvesi var.

Hani biz bir avuç toprak gördük mü hemen en çok kullandığımız maydanozu, naneyi ekiveririz ya, burada da buldukları her alana kahve fidanını iliştiriveriyorlar. Evet belki satmaya kalksalar ekonomik olarak dişe dokunur bir gelir olmayabilir ama bu birkaç kahve ağacının etrafında öylesine güzel bir ekoturizm geliştirmişler ki neredeyse hepsi bunun tatminkâr geliriyle mutlu mesut yaşıyor.   

Kilimanjaro’nun eteklerinde bir kahve macerası

Tanzanya, ekoturizm için en iyi ülkelerden biri olarak kabul ediliyor. Kilimanjaro Dağı ise Tanzanya’nın önemli ekoturizm bölgelerinden. Burada, ülkenin en büyük üçüncü etnik grubu olan ve dağın eteklerinde yaşayan Chagga Kabilesi’nin yaşam şekline ve onların kuşaklardır atalarından öğrendikleri şekilde yaptıkları kahve üretimine tanıklık ederek kültürlerini sürdürmelerine ufacık da olsa katkıda bulunmak fikri bile paha biçilmez.

Haberin Devamı

Sorumluluk sahibi turistler

Tanzanya, 1950’lerde birkaç bin turist ağırlarken, ekoturizmin gelişmesiyle 1995’te bu sayı 300 bine ulaşmış. 2019 verilerine göre de yılda 1.5 milyonun üzerinde turist ağırlıyor. Başta safari olmak üzere geliştirilen bu tarz ekoturizm örnekleri ülke ekonomisi için çok önemli bir gelir kaynağı.

Dünya Ticaret Örgütü’ne göre ekoturizm ilkelerini benimseyerek uygulayan ülkeler veya bölgelerin turist sayılarında kısa vadede değil ama uzun dönemde ciddi bir artış gerçekleşiyor. Yeryüzünün doğal kaynaklarının sürdürülebilirliğini güvence altına alan, yerel halkların ekonomik kalkınmasına destek olurken onların sosyal ve kültürel bütünlüklerini koruyup gözeten bir yaklaşım ya da tavır sergileyen ekoturizm, ‘sorumluluk sahibi turist’lerin seyahat dinamiklerinin de net tanımı olarak görülebilir.

Kilimanjaro’nun eteklerinde bir kahve macerası

Haberin Devamı

Materuni’deki kabilenin misafiri olmak için 20 dolar ödüyoruz. Birlikte kahve toplamak, çekirdeklerini ayıklayıp kavurmak ve sonra da afiyetle içmek bu fiyata dahil.

Gelelim Materuni Köyü’nde konuk olduğum eve... 5-6 dakika kadar yürüdükten sonra yerel rehberimiz Nassir ve ailesinin yaşadığı evin avlusuna geliyoruz. Halası Changazi belli ki bizim için hazırlanmış. Parlak ve birbirine tezat renklerdeki yerel kıyafetinin içinde o kadar güzel görünüyor ki... Kapıda bizi zılgıt çekerek karşılıyor. Âdettenmiş, gelişimize duyduğu mutluluğu gösteriyormuş bu şekilde.

Kahve kirazları toplanıyor

Yüzü sürekli gülen, hafif tıknaz, dünya tatlısı Changazi “Hazır mısın kendi kahveni üretmeye” diye soruyor. Olmam mı, kaç bin kilometre yol yapmışım sırf bunun için. Önce minik kahve bahçesinden iyice olgunlaşıp renkleri koyu kırmızıya dönmüş kahve meyvelerini -ki bunlara kahve kirazı deniyor- topluyoruz. Tanzanya’da üretilen kahvelerin yüzde 68’i arabica, yüzde 32’si robusta çekirdekleri. Changazi ikisinden de toplatıyor bana ve anlatıyor: “Önce elinde ez ve patlat, istersen iki meyvenin de tadına bak, ne kadar farklı olduklarını göreceksin. Sonra üzeri yapışkan şekerli çekirdeklerin şekline bak. Arabica daha uzunca, robusta ise ufak ve tombul.”

Haberin Devamı

Kilimanjaro’nun eteklerinde bir kahve macerası

Topladığımız meyveleri elle çevirmeli döküm ve eski bir kırıcının içine atıp alttan çekirdekleri topluyoruz. Birkaç kez sudan geçirip yıkadıktan sonra kurumaya bırakıyoruz. Beş gün boyunca güneşin altında kuruyacaklar.

O esnada bahçenin diğer tarafında, geniş bir tel tezgâh üzerinde kurumuş çekirdeklerden alıp kabuklarını soymak üzere ahşap, büyük bir havanın içine döküyoruz. Changazi eline kocaman bir tokmak alıyor, bir tane de bana veriyor ve “Hadi!” diyor. Sırayla vuruyoruz tokmağı. Âdettenmiş, daha senkronize ve mutlu çalışalım diye Nassir ve arkadaşları arkadan avaz avaz şarkı söyleyerek tempo tutuyor.

İki dakika sonra kolum neredeyse kopma noktasına geliyor ama Changazi aynı tempoda devam ediyor. Yorulduğumu görüp eğlenen gençlere “Şarkıyı söylemesi kolay. Bizde de farklı değil, çoğu zaman kadınlar tarlada çapa sallarken erkekler kahvede oturur zaten” diyorum. Yorulunca biraz asabileşiyor olabilirim, yalan yok!

Haberin Devamı

Kilimanjaro’nun eteklerinde bir kahve macerası

Neyse ki kabuk kırma işi bitiyor. Kahveleri eleklere alıp sallaya sallaya kalan kabukları ayırıp yan taraftaki odun ateşi üzerindeki tavaya koyuyoruz ve başlıyoruz kavurmaya. Kavururken hiç ara vermemek gerek, yoksa bazıları yanarken diğerleri açık kahverengi kalabiliyor. Amaç hepsinin eşit renkte olması.

Nasıl sevdiğimi soruyorlar, koyu kavrulmuş mu yoksa orta mı? Çekirdeklerin üzerinde yağlar belirmeye başlıyor, renk güzel bir kahverengiye dönüyor ve hemen çekirdekleri ateşin üzerinden alıyoruz. Soğuttuktan sonra tekrar aynı ahşap havanın içine koyup bu sefer de iyice ezilene kadar dövüyoruz. Tekrar odun ateşinin üzerinde bir dakika kaynatıp, bahçenin en güzel yerine kurulup keyifle yudumluyoruz kahvelerimizi Changazi ile.

Üst segmente hitap eden ekooteller de var

 Özellikle pandemi sonrası değişen tatil ve doğaya karşı beslenen saygı anlayışının neticesi olarak ekoturizm, turizm sektörünün en hızlı büyüyecek kısımlarından biri olarak görülüyor. Neticede ekoturizm doğaya dayanıyor, ziyaretçiler ve turistler doğal çevreyi ve geleneksel kültürleri gözlemlerken yerele katkıda bulunuyor. Ekoturizm faaliyetlerinin en önemli anlayışları sürdürülebilirlik, katma değer ve yerelin devamlılığı. Ekoturizmin en önemli dinamiklerinin başında da bu felsefeyle hizmet veren oteller geliyor. Çünkü bunlar turizm gelirlerinin artışında kritik bir role sahip.

Kilimanjaro’nun eteklerinde bir kahve macerası

Kilimanjaro’ya 1.5 saat mesafedeki, yine önemli bir kahve bölgesi olan Arusha’daki Elewana Coffee Lodge da yine kahveyi merkezine almış üst segment bir ekootel. Tüm çalışanlarının bölge halkı olmasının yanında odalarda kullanılan tekstilden sabuna her şey yerli ve küçük üreticiden temin ediliyor. Müstakil ikili evlerin aralarında ülkeye ait farklı varyasyonları görebileceğiniz kahve ağaçları var. Bunları gezip kendi hasadınızı yapıyor ve sonra benim köyde yaptığımın daha modern versiyon üretimini gerçekleştiriyorsunuz. Ekoturizmi her türlü konfor seviyesinde uygulayabilmek çok önemli. Tanzanya özellikle kahve ve safari konusunda bunu çok iyi başarmış. Darısı bizim başımıza...

Yazarın Tüm Yazıları