Eylem planları güncellenmeli

Asrın felaketi dediÄŸimiz depremlerin ardından bir de Åžanlıurfa’da sel haberiyle sarsıldık... Åžanlıurfa, Adıyaman, Malatya diyoruz ama geçen yıl Bursa’da da dereler taÅŸmış, insanlar ölmüştü.Â

Haberin Devamı

Eylem planları güncellenmeli
Urfa’daki Abide Kavşağı gibi bir risk, Bursa’da Merinos metro istasyonu’nun altından geçen Cilimboz deresi için de var!  
Beton duvarlarla çevrilip kanala dönüştürülen dere, sel sularıyla dolunca oradan insan almak mümkün olabilecek mi? 
Kentin tam ortasından geçen Gökdere ve Cilimboz için AFAD, Valilik ve Büyükşehir Belediyesi eylem planlarını güncellemeli. 
Gereken zamanlarda gücümüzü, imkanlarımızı toparlayamıyor, etkili organizasyon ve koordinasyon yapamıyoruz. 
Halimizi fıkrayla anlatayım. 
* 
Efendim, vakti zamanında dünyalık yaşayan, yasal, gayri yasal işler yapmaktan kaçınmayan iki arkadaş, trafik kazasında yaşamlarını yitirmişler. 
Öteki dünyada mahkeme kurulmuş, günahlar sevaplar tartılmış, cehenneme gönderilme kararı verilmiş. 
Zebani, ‘Cezalarnızı Türk cehenneminde mi, yoksa Alman cehenneminde mi çekmek istersiniz?’ diye sormuş.  
Bizimkiler de, cezaların ne şekilde çekildiğini, iki cehennem arasındaki farkların ne olduğunu öğrenmek isteyince, Zebani, ‘Suçlarınızın karşılığında her gün pislik yiyeceksiniz, Alman cehenneminde günde bir maşrapa, Türk cehenneminde ise günde bir kova!‘ 
Birisi, Avrupa Birliği ülkelerinin yaşam standardını, insanlara verdikleri değeri, hümanist yaklaşımları düşünerek ‘Alman cehennemi istiyorum’, diğeri de, ‘Kardeşim ben Türküm, ceza da Türk cehenneminde çekmek isterim’ demiş. 
İstedikleri cehenneme gönderilmişler. 
*
Aylar geçmiş, zaman bir hayli ilerlemiş. Alman cehennemindeki arkadaş, cehennem zebanisine, ‘Türk cehennemindeki arkadaşımı görebilir miyim?’ diye sorunca, ‘Zaten cehennemdesiniz, birbirinizi görebilirsiniz’ cevabını vermiş. 
Buluşmuşlar. 
Türk cehenneminde cezasını çeken kişi, Alman cehennemindeki arkadaşına, ‘Nedir bu halin, ne yaptın sen böyle, sararmış solmuş, mum gibi erimiş, kürdana dönmüşsün!’ diye seslenince, sorma demiş dostum, ‘Alman disiplini var burada, hiç atlamadan, düzenli olarak her gün üç öğün birer maşrapa pislik yedirdiler bana.’  
Bu defa Alman cehenneminde, bir deri bir kemik kalan kişi diğerine sorar, ‘Sana bir kova yedirecektiler... Ama hiç değişmemişsin, yüzünün rengi bile aynı, kilo da aldın sanki... Nedir bu işin sırrı?’ O da, ‘Valla ne yalan söyleyeyim bu güne kadar bir kaşık bile pislik yemedim... Bizim görevliler bir gün kovayı, maşrapayı buluyorlar, ama pisliği bulamıyorlar. Bir türlü üçünü bir araya getiremeden günler, aylar böyle geçti!’ demiş. 
*
Afet zamanlarında ekip buluyoruz, kazma kürek, kesici makas bulamıyoruz. Bunları buluyoruz, ışık, enerji, aydınlatma aracı bulamıyoruz.  
İş makinesini buluyoruz, onu kullanacak operatörü bulamıyoruz. İkisini tamamlıyoruz bu defa mazot benzin bulamıyoruz. 
Zodyak, dalgıç, vidanjör bulamıyoruz... 
Göz göre göre insanlarımızı kaybederken, gel de kahırlanma!

Yazarın Tüm Yazıları