Evlilik takıntısı...

Bazı kadınlar, evlilikle ilgili yoğun kaygı içine giriyor. Bunun psikolojik, biyolojik ve sosyal açılardan birçok nedeni olabilir.

Haberin Devamı

Danışan: En yakın arkadaşım yazın evlenmeyi planlıyor. Çok üzülüyorum, çünkü yanlış bir karar verdiğini düşünüyorum.
Dr. Başak: Neden?
Danışan: Çünkü insan daha iki ay önce tanıştığı bir kişiyle evlenmez. Bence sadece evlilik takıntısı olduğu için evleniyor.
Dr. Başak: Arkadaşınız kaç yaşında?
Danışan: Aynı yaştayız, 27.
Dr. Başak: Neden evlilik takıntısı olduğunu düşünüyorsunuz?
Danışan: Evde kalacağım, ailem olmayacak, çocuğum olamayacak diye panik oluyordu. Son bir yıldır bu konu dışında başka bir konusu yoktu. Resmen bunalıma girmişti. Bu adamı buldu ve iki ay içinde evlenmeye karar verdi.
Dr. Başak: Bazı kadınlar bu yaşlarda evlilikle ilgili yoğun kaygı içine giriyorlar. Bunun psikolojik, biyolojik ve sosyal açılardan birçok nedeni olabilir.
Danışan: Yani yaşadığı normal mi? Herkeste mi oluyor? Bana niye olmadı?
Dr. Başak: Psikolojik, biyolojik ve sosyal faktörler kişilerin olaylara, durumlara karşı verdiği tepkilerde farklılıklar yaratır. O başka bir insan, siz başka bir insansınız. Onun sizin gibi düşünüp hissetmesini beklemeniz doğru olmaz. Olayları onun bakış açısıyla değerlendirmeye çalışırsanız, onu eleştirmek yerine onu daha iyi anlayabilirsiniz. Diğer yandan, emin olun 27 yaşındaki kadınlar arasında arkadaşınız gibi hisseden yüzlerce kişi bulabilirsiniz.

BİYOLOJİK SAAT DE BASKI OLUŞTURUYOR
Danışan: Neden panik oluyorlar bu kadar anlamıyorum.
Dr. Başak: ‘Evde kalma’ kavramı, çoğu genç kadın için ağır bir sosyal bir baskı oluşturuyor. Arkadaşları, ailenin gençleri birer birer evlenirken, tüm gözler bekar kalanlara çevriliyor. “Sen ne zaman evleneceksin?”, “Hâlâ hayatında biri yok mu?”, “Hadi bak çocuk doğurma yaşın geçecek”, “Darısı en kısa zamanda senin de başına” gibi cümleler bir süre sonra sosyal baskıdan çıkıp ‘sosyal taciz’ etkisi yaratıyor. Bazı genç kadınlar bu baskıyla baş edebiliyor, ‘inşallah’ deyip gülüp geçiyor, bazıları ise baş edemiyor. Edemeyenler kendilerini sorgulamaya başlıyorlar. “Ben neden evlenemiyorum”, “Nerede hata yaptım?”, “Çok mu çirkinim?”, “Neden kimse benimle evlenmek istemiyor” şeklindeki sorular bir süre sonra iç çatışmalara, özgüven problemlerine neden oluyor.
Danışan: Demek arkadaşım da bütün kış bu nedenle bu kadar mutsuzdu. Hiçbir şey yapmak istemiyordu. Sanki hayata küsmüştü.
Dr. Başak: İnsan kendisini sürekli eleştirirken, suçlarken, kendisiyle ilgili çeşitli olumsuz düşüncelere sahipken, bir de geleceğe dair olumsuz bir bakış açısı varsa depresif hissetmesi çok normal. Düşünsenize kendinize sürekli olarak “Ben kimseyle evlenemeyeceğim”, “Beni kimse beğenmiyor, çok çirkinim”, “Benim mutlu bir ailem olmayacak”, “Ömür boyu yalnız, mutsuz bir kadın olacağım” gibi cümleler söyleseniz iyi hissedebilir misiniz? Kendine güven, kendinden memnun olma, kendini sevme, kendini değerli hissetme gibi kavramlar kişinin dış dünyayla ilişkilerini etkileyen, ilişkilerine yön veren kavramlar. Kendinizden emin olduğunuzda dışarıdan gelen eleştiriler sizi olumsuz etkilemez, üzerinizde bir baskı oluşturmaz. “Evlenmemiş olmam benim çirkin, seçilmemiş olduğum anlamına gelmez” şeklinde düşünebilirsiniz. Diğer yandan kadının biyolojik saati, çocuk doğurma yaşının kısıtlı bir süre için olduğunu sürekli hatırlatıyor ve bu da başka türlü bir baskı oluşturuyor.

BASKILARLA NASIL BAŞ EDEBİLİRSİNİZ?
Danışan: Bu işte gerçek bir baskı. Bunu ben de bazen hissediyorum. Hissedince kısa da olsa bir panik duygusu geliyor.
Dr. Başak: Haklısınız, biyolojik saat kadınlar için gerçek bir baskı ama unutmayın ki baskı altındayken insanın doğru karar vermesi zorlaşabilir. Hata yapma olasılığı artar. Sanırım siz de arkadaşınızın bu nedenle hata yaptığını düşünüyorsunuz. Siz evlilikle ilgili sosyal veya biyolojik bir baskı hissettiğinizde nasıl baş ediyorsunuz?
Danışan: Bana daha önce öğrettiğiniz sorgulama yöntemini uygulayarak daha gerçekçi düşünmeye çalışıyorum, bu benim kaygımı hafifletiyor.
Dr. Başak: Örnek verir misiniz?
Danışan: Şu anda 27 yaşındayım, 35 yaşına kadar hatta 40 yaşıma kadar çocuk sahibi olabilmek için vaktim var. O zamana kadar biriyle tanışıp çocuk sahibi olamayacağımın bir kanıtı var mı? Ben falcı mıyım? Falcı olmadığıma göre oturduğum yerden iki sene sonra hayatımın nasıl bir hâl alacağını nasıl bilebilirim? En kötü ne olur? En kötü durum karşısında ne yapardım? Yalnız olmanın neresi kötü? Kendim için nasıl çözümler bulurdum? Mutlu olabilmek için neler yapardım? Bu sorulara verdiğim cevaplar kaygımı oldukça azaltıyor. Çaresiz olmadığımı, şu anda panik olmamın rasyonel olmadığını fark ediyorum. Sanırım bu nedenle evlilik takıntım yok.

Yazarın Tüm Yazıları