Bir zamanlar basının simge adıydı

Haberin Devamı

EROL SİMAVİ de artık benim anılarımda yaşayacak. Birlikte çalıştığım günlerden cümleler, görüntüler yeniden belleğimde canlanacak.
“Onu çok iyi tanırım” sözünün Erol Bey’i tanıdıktan sonra gerçeği ifade etmediğini anladım. Kendine özgü deyimini hak eden biriydi.
İnsan sarrafı sözünü onun için rahatça kullanabilirim. Kimi kiminle yan yana getireceğinin ince sınırını bilirdi. Siyasetçilerle ilişkisini daima soğuk ve mesafeli sürdürdü. Sizi/çevresindekileri zaman zaman test ederdi. Ama bunu asla hissettirmezdi. Dostlarını kırmaz ama hatır gönül meselesini de seviyeli tutardı. Kuşağından bazı isimleri över, fikirlerini söylerdi.
Kitabını yapmaya/yazmaya karar vermişti. Hilton’da kaldığı zaman iki kaset doldurduk, anlatmaya başlamıştı sakin sakin. Sonra yapmamaya karar verdi. O gün doldurduğumuz iki kasedi de imha ettik. Hayatının birçok belgesini gördüm... Kimilerini tasnif bile ettim.
Şunu tereddütsüz söyleyebilirim ki, hakkında yazılmış kitaplar, röportajların hiçbiri gerçeği ifade etmiyor. O kadar çok eksik var ki... Nihayet gazeteyi sattıktan sonra ilişkilerini asgariye indirdi. Adeta dışa açık tabiatı değişmişti.
Aileden gazeteci olmanın niteliklerini taşırdı. Onunla yakın çalışmam, Sedat Simavi’nin gazetenin yönetime gelmesiyle başladı. Hürriyet Gösteri’nin de sahibi Sedat Simavi’ydi.


* * *

Haberin Devamı


YENİLİKLER konusunda müthiş bir sezgisi vardı. Gerek biçim gerek içerik konusunda Türk basınına birçok yenilik onunla geldi. Denemekten, yeniliğin riskini almaktan asla korkmazdı.
Bazı konular üzerine Erol Bey’le konuşurduk. Bu yakınlık akşam konuşmalarını doğurdu. Yurtdışındayken bile her akşam Türkiye saatiyle altıda onu arardım, günlük rutin konuşmamızı gerçekleştirirdik. Gazete üzerine görüşlerini, eleştirilerini öğrenirdik.
Eğer Türkiye’de ise sabahleyin yedi otuzda gazeteye gelirdi, akşamdan bütün baskıyı reklamlara kadar okumuş halde gelirdi. Toplu konuşmalarda tepkisini, kızgınlığını asla belli etmezdi! Toplantılarda konuşulanları, adeta zihninde özümser sonra konuşurdu. Yakından tanımamışsanız, gazeteyle ilgisinin derecesini anlayamazdınız.
Bir gün, Yaşar Kemal’in henüz yayımlanmadan önce, bir gecede, İnce Memed’in üçüncü cildini okumuş, gazeteye geldi. Ertesi günü itibariyle Hürriyet’te yayımlanmasına karar vermiş. Hatta resimlerle beraber yayımlanmasını istemişti ve Yıldız Cıbıroğlu’nun desenleriyle birlikte yayınlanmıştı.
Epey tiraj aldı. Onun önerileri her zaman tiraja dönüşürdü. Televizyonun yavaş yavaş yayılmaya başladığı günlerde, yazının yanında görsel bir unsurun gerekliliğini de görenlerdendi. Gazeteciliği yalnız Türkiye sınırları içinde yapmadı. Almanya Hürriyet’i de kurdu. O zaman Almanya’da ve başka yabancı ülkelerde yaşayan Türkler, memleketlerinden hatta köylerinden haberi Hürriyet’te okurlardı.
Gazetenin sosyal ve toplumsal işlevini de, konserden yurtdışı etkinliklerde görev almaya kadar, geniş bir alanda gerçekleştirdi. Yarışmalar da düzenliyordu, nitelikli kitap yayıncılığı da yapıyordu.
Babası Sedat Simavi’nin izinde, gazete dışında tür çeşitlemesini de ihmal etmedi. Karikatürist bir babanın oğlu olarak, Çarşaf mizah dergisini çıkardı.
Saygın ödüllerden babasının adını yaşatan Sedat Simavi Ödülleri’ni kurdu.
Uzmanlığa saygısı her zaman vardı. Birçok olayda bunu yaşadım. Sedat Simavi’nin ölümünden sonra Hürriyet’i modern bir gazete mertebesine çıkarmak için çabaladı. Önce ağabeyi Haldun Simavi ile sonra da yalnız başına.
Zamanın popüler gazeteciliğini savunan bir basın patronuydu.


* * *

Haberin Devamı


YAŞAMIYLA yaptıklarıyla bir efsane olarak anılacak.

Yazarın Tüm Yazıları