‘Bir gemi yelken açtı’

Bazı dizeler var ki her zaman size bazı şeyleri anımsatır.

Haberin Devamı

Ali Mümtaz Arolat’ın ‘Bir Gemi Yelken Açtı / Hayal iklimlerine’ dizesi belleğimin değişmez gedikli konuğudur.

‘Bir Gemi ve Tekne Koleksiyonu’ kitabını okurken denize dair birçok şiir sökün etti.

‘Bir gemi yelken açtı’

Kimler mi?

Yahya Kemal Beyatlı – Açık Deniz

Necip Fazıl Kısakürek – Azgın Deniz

Erdem Bayazıt – Deniz

Orhan Veli Kanık – Deniz Kızı

İsmail Uyaroğlu – Deniz ve Şiir

Rüştü Onur – Denize Serenad

Ümit Yaşar Oğuzcan – Karanlık Deniz

Uzun deniz gezilerinde bulunmadım, geceleri karanlık deniz beni ürpertir. İzmir’den denize bakarken başka bir ruh haline yaslanırım, Karadeniz’e bakarken başka.

Tekne de bir kapalılık duygusu verir bana.

Teknede yaşayanları anımsadım.

Heykeltraş İlhan Koman

Ressam Salih Acar

Haberin Devamı

İnci Asena (Şimdi hâlâ teknede mi, bilmiyorum)

Mavi Yolculuk da nice anılar getirir aklımıza.

Televizyonlarda görüyorum her boyda tekne gezintilerini. Yalnız başına deniz derya aşanlara şaşıyorum.

Herman Melville’in ‘Moby Dick’ini birçoğumuz okuduk.

Hiç kuşkusuz Melih Cevdet Anday’ın ‘Kolları Bağlı Odysseus’u da çağrışımdan uzak kalmadı.

Rahmi M. Koç Müzesi’nin koleksiyonunda bulunan deniz vasıtalarını anlatan özel bir çalışma ‘Bir Gemi ve Tekne Koleksiyonu’ kitabı.

Meraklısı için kütüphanelerine koyacakları bir kitap.

İçindekiler:

Müze Koleksiyonu

Dış Mekân: Gemiler, Römorkörler, Gezinti Tekneleri

Tırhandiller ve Dünya Turu Yapan Tekneler

İç Mekânlar: Yelkenliler ve Gezinti Tekneleri

RMK Özel koleksiyon

Gezinti Tekneleri

Restorasyon

ÖNSÖZ’DEKİ DENİZ TUTKUSU

Önsöz’de Rahmi M. Koç denize ve deniz araçlarına olan tutkusunu anlatıyor:

“İngilizlerin bir lafı vardır, ‘İnsanın sahip olduğu tekne adedi ile zekâsı ters orantılıdır’ derler. Yani bu demektir ki ne kadar çok teknen var ise, aklın o kadar azdır. Tabiatıyla bu deyim müzeniz olduğu zaman geçerli değildir.

Ankaralı bir aile olmamıza rağmen altı yaşından itibaren İstanbul’a yazlığa gelirdik. Denize ve deniz vasıtalarına hayranlığım o zamandan beri devam eder. O tarihlerde Sarıyer-Büyükdere arasındaki sahilde dört motor bağlıydı. Bir tanesi Necmettin Molla Kocataş’ın, bir tanesi Mısırlı Prens Sait Halim Paşa’nın, bir tanesi Denizbank kurucularından Yusuf Ziya Öniş’in, bir tanesi de Rus Sefareti’nin motoruydu. Gerek yürüyerek gerek atlı araba ile önlerinden geçerken her defasında hayranlığımı gizleyemezdim. O zaman deniz pırıl pırıldı. 10 metre dibe kadar rahatlıkla görebilirdik. Sonra nüfus ve sahillerde oturanların sayısı arttıkça denizler kirlendi, kirlendi, kirlendi. Bunun önüne geçmek için 25 sene evvel 80 arkadaş ile Turmepa, Deniztemiz Derneği’ni kurduk. Memlekette bir kıvılcım çaktık. Daha çok uzun yolumuz var ama denizin hayat olduğunu nihayet halkımız öğrendi. Bundan çok memnunum.

Haberin Devamı

İlk deniz vasıtam Ayvansaray’da Tombaz Usta’nın yaptığı, dıştan takma 50 beygir motorlu, beş metrelik tekneydi. Hiç unutmam, Johnson motoru, kabloları, dümeni, vites kollarını bağlamak için, o zaman bunun eksperi olan Telemak Usta neredeyse ahşap tekne kadar para almıştı. Bize çeşitli deniz vasıtalarını hibe eden, ödünç veren, eş dost ve kuruluşların isimlerini aşağıda alfabetik olarak yazıyorum. Hepsine müze koleksiyonumuzu zenginleştirdikleri için teşekkür etmek istiyorum.”

Müzede sergilenen ve tarihte iz bırakan, önemli olaylara tanıklık eden deniz vasıtalarının ilginç hikâyeleri sizi geçmişten günümüze bir deniz yolculuğuna çıkaracak.”

Yazarın Tüm Yazıları