Öğrenci başarılı olmak, anne babalar çocuklarının başarısını görmek istiyorlar elbette. Ancak sınav başarının tek ölçütü olmamalı. Özellikle tek bir sınavla ölçümlenmeye çalışılan başarı, çocuklar için tek değerlendirme aracı görülmemeli. Çünkü sınavlar çocuğun akademik olarak bildiklerini ve bilmediklerini ortaya çıkarabilse de yeteneklerini, karakterini, yatkınlıklarını sergilemesine fırsat vermiyor. Tam da bu yüzden üniversite sınavı önemsenmeli ama hayat amacı, kurtuluş, tek yol olarak görülmemelidir.
Sınava dair stres ve kaygı, vücudumuzun ‘savaş ya da kaç’ tepkisini ortaya çıkarır ve adrenalin salgılanır. İyi ve olumlu düşünmek için kullanabileceğimiz tüm enerji kötü ve olumsuza dönüşür, vücudumuz tetikte kalır. Beynimiz en kötü senaryoları üretir, iyi sonuçları hayal etmek zorlaşır. Bu durumu yaratmamak, sakin kalmak, motivasyonu yüksek tutmak, tam performansı sergileyebilmek için sınav öncesinde ve sınav sırasında bazı taktikler uygulanabilir:
Sınavdan önce
• Uyku düzeninin sağlanması en önemli unsurdur. Uyku düzenini ayarlamak son haftaya bırakıldıysa hala geç değildir. Sınav saati 10:15. Herkes için yeterli uyku miktarı farklı olabilir. Ama çoğunlukla ideali 7-8 saat uyku uyumaktır. Bu yüzden akşam uykuya yatılacak vakit ideal olan baz alınarak belirlenebilir. Sınava girilecek okula evden varış vakti de hesaplanarak, sabah uyanılması gereken saat belirlenmeli ve hafta boyu mutlaka o saatte uyanılmalıdır. Örneğin; akşam 22:30-23:00 civarı yatağa yatmak, sabah 07:00-08:00 civarı uyanmak tercih edilebilir. Sabah dinç ve zinde kalkmak, sınavdaki enerjinize de yansıyacaktır. Yeterli uyku, sınavın hissettirdiği stres ve heyecanı da kontrol etmenize yardımcı olur.
Ebeveynleri için çocuklarının başarısızlığı çoğunlukla korkutucu bir kavram. Çünkü onların yaptıkları her şeyde başarılı olduklarını görmek istiyorlar. Bu bazen bir ödevi tamamlamak, bazen de bir spor müsabakası sonucu almak olabilir. Ama her ne olursa olsun, çocuklarının başarıyı elde etmesi anne-babalar için öncelikli. Bu öncelikli istek için anne-babalar, çocuklarının başarısızlık riskini gördüklerinde bu riski ortadan kaldırmak için sürekli hatırlatan olurlar, bazen kişisel asistan olurlar. Ya da daha da kötüsü, ebeveynler yeterki çocukları başarı elde etsin diye aldatıcı yollara başvururlar. Ne yazıkki!
Çocukları başarısızlıktan kurtarmak neden yarardan çok zarar verir?
Her anne-baba şüphesiz iyi niyetlidir. Çocuğunun mutlu olmasını, kendini sevmesini ve başarısıyla gurur duymayı ister. Ancak çocuklar başarısız olmanın nasıl bir şey olduğunu yaşamadıklarında, hatalarından ders alma fırsatını kaçırırlar ve gelecekte yaşanabilecek bir başarısızlıkta nasıl davranacaklarını öğrenemezler. Risk almaktan kaçınırlar, özgüvenlerini kaybederler ve sorunlarla yüzleşmeye cesaret edemezler. Ya da daha da kötüsü, çocuğunuzu kurtardığınızda ve başarısızlıktan koruduğunuzda, çocuğunuz her şeyin yolunda gittiğine ve hayat boyu da gideceğine inanmaya başlayabilir. Ancak hepimiz biliyoruzki başarısızlığın, sorunların, engellerin olmadığı bir dünya yok.
Sürekli olarak zorlayıcı durumlardan kurtarılan çocuklar, başarısız olabilecekleri durumlardan kaçınmaya yatkın olurlar. Sonucunda başarıyı garanti göremedikleri durumlara girişmek istemezler. Gelecek yıllarda, bir sorun yaşadıklarında ve sorunu çözmek için çabalamaları, kendilerine güvenmeleri gerektiğinde zorlanırlar, kaçmak isterler, endişelenirler ve hatta depresyona girebilirler. Çocukların başarısızlıkla yüzleşmesine izin verildiğinde ise, sorunlarına yaratıcı çözümler bulmayı öğrenirler.
Hata yapmak günlük hayatın bir parçasıdır. Hatalar bir öğrenme şansıdır, yaşam boyunca karşılaştığımız yeni ve zorlu durumlara uyum sağlamamıza yardımcı olurlar. Hata yapmasına, zorlanmasına izin vermek ve onlardan bir şeyler öğrenmesini sağlamak, onları başarısızlıktan kurtarmak için girdiğiniz çabaya kıyasla çocuğunuza daha fazla özgüven ve dayanıklılık verecektir.
Çocuklarınızın Başarısızlıkla Yüzleşmesini ve Başarısızlıktan Öğrenmelerini Sağlamak için 5 Strateji
1. Ailecek hareket edin.
Risk almanın aileniz için önemli olduğunu çocuğunuza anlatın. Kendi yaşantılarınızda hatalar yaptığınızı ama denemeye devam ettiğinizi çocuklarınızla paylaşın. Ardından, bu inancı davranışlarınızla pekiştirin. Çocuğunuz bir hata yaptığında ona sert davranmayın, çabasını teşvik edin, yargılamayın ve empatiyle dinleyin.
Uyku eğitimleri oldukça popüler ve uykusuzluk çeken ebeveynlere hızlı çözümler vaat ediyor. Bebek, ebeveynlerinin beklediği kadar uyumak zorundaymış ve eğer uyumazsa bir problem varmış gibi yansıtılıyor maalesef. Sizce iyi bebek gece boyunca uyur mu? Ya da gece boyunca uyumayan bebek problemli bebek midir?
Çoğunluk, bebeklerin gece boyunca uyumak üzere tasarlanmadığı gerçeğini kabul etme konusundaki isteksiz.
Oysa direnmeden bu gerçek kabul edilirse, ebeveynlere ihtiyaç duydukları şekilde yardım edebilir ve onları destekleyebiliriz. Bebeklerin sahip oldukları biyolojik sisteme uygun şekilde uyumalarına yardımcı olursanız süreci kolaylaştırabilirsiniz. Bebeğinizin biyolojik sistemini kabul edin ve ihtiyaçlarını görün. O uykuyu sevmeyen ya da uykuya ihtiyaç duymayan biri değil. Sadece gece ve gündüz size ihtiyacı olan bir birey.
1-Doğal Çözümlerden Yararlanın
Uyku, öğrenilebilen bir beceriden çok varoluşsal bir ihtiyaçtır. Koşullar uygun olduğunda uyku, bebekleri kolayca ele geçirir. Onları minik bedenlerinin ve zihinlerinin büyüyüp yenilenebileceği huzurlu bir yere götürür.
Sıcaklığı düzenleyin: Uykuyla ilişkili bir hormon olan melatonin, vücut ısısı düştükçe doğal olarak artar ve böylece uykuyu tetikler. Yapılan araştırmalar, bebeklerin (ve yetişkinlerin de) oda sıcaklığı 20-21 derece arasında olduğunda en iyi şekilde uyuduklarını gösteriyor. Bu nedenle uyku öncesi pencereyi açın ve odayı temiz hava ile yenileyin. Isıtmanızı ideal sıcaklığa gelecek şekilde ayarlayın.
Vişne suyu: 6. Aydan sonra kullanılabilir bir çözümdür. Vişne, uykuyu iyileştirdiği bilinen melatonini doğal olarak içerir. Vişnenin yakut kırmızısı rengi içerdiği triptofan maddesinden kaynaklanır. Bu içerik de yine uykuyu teşvik eder.
Bir tutam lavanta:
Eşinizle birlikte evinizde yeni bir düzen oluşturmak için, hemen bugün atabileceğiniz 8 somut adım önereceğim.
1.Adım: Herhangi Bir Konu İçin Ortak Zemin Bulun
Aynı fikirde olmadığınız birçok alana odaklanmak yerine, hemfikir olduğunuz alanları belirlemek daha doğru bir başlangıç olacaktır.
Eşinizin takdir ettiğiniz yönlerini, kullandığı olumlu ebeveynlik stratejilerini belirleyin.
İnanarak söyleyebileceğiniz, olumlu gördüğünüz tek şey “Çocuğumuzu ne kadar sevdiğini biliyorum, bunu takdir ediyorum.” olsa bile bu, üzerine yenilikler inşa edilecek olumlu bir temeldir.
Eşiniz çocuğunuzu seviyor. Onun ebeveynlik tarzı sizinkinden farklı olsa da, disiplin yaklaşımını sevgi temelinden oluşturmaya çalışabilirsiniz.
Eğer yeni bir düzen için yola çıktıysanız, artık birbirinizi suçlama zamanı değil ortak noktaları ve olumlu yönleri yakalama zamanıdır.
2. Adım: Anlaşmazlıklarınızın Temel Nedenlerini Keşfedin
Araba kullanmak kadar akıllı cihaza sahip olmanın da birçok faydası var elbette, ancak yanlış kullanımın sonuçları da hayli yüksek olabilir. Peki, çocuklarımıza bu güçlü cihazı/cihazları güvenli bir şekilde kullanmaları için nasıl rehberlik edebiliriz?
‘Sosyal Medya ve Akıllı Cihaz Kullanımı Araba Sürmeye Çok Benzer’
Şöyle bir benzetme yapalım. Çocuklarımızın araba kullanma zamanı geldiğinde, emniyet kemerlerinin önemi ve hız limitleri hakkında kısa bir konuşma yaptıktan sonra onlara hemen arabanın anahtarını vermeyiz değil mi? Bunun yerine, önce yola birlikte çıkarız. Ya da en yoğun saatlerde otoyolda pratik yaptırmayız. Önce daha sakin ve güvenli bir yol güzergahından başlarız. Sonra çocuklarımız hazır olduklarını bize gösterdikçe daha yoğun yollara geçeriz. Ebeveynler aynı şeyi, akıllı cihazlar ve sosyal medya kullanımı için yapmalıdırlar.
Çocukları akıllı cihazlarında güvende tutmak için 5 kritik nokta:
1. Ehliyet almadan önce öğrenci belgesi alın.
Bir çocuk, ancak ev halkından birine ait bir akıllı cihazı doğru şekilde kullandığını anne-babasına kanıtladıktan sonra kendine ait bir cihaza hazırdır diyebiliriz. Doğru şekilde kullanmaktan kastım, içerik ve süre. Bu kullanım ve hazırlık aşamasında, ebeveynler çocuklarının teknoloji kullanımlarını yakından takip etmeli ve sık sık kimlerle etkileşim kurdukları, ne tür içerikler izlediklerini gözlemlemelidirler. Eğer olumsuz bir gözlemleri varsa, neyin neden yanlış olduğu hakkında mutlaka konuşmalıdırlar.
2. Motoru çalıştırmadan önce, arabadan ve neler yapabileceğinden bahsedin.
Tıpkı sürücü eğitiminde olduğu gibi, çocuğunuza önce temel teknik bilgileri öğretmeniz gerekir. Birlikte cihazın gizlilik ve güvenlik ayarlarından konuşun. Birçok konuda sizden daha donanımlı şekilde cihazın ve internetin kullanımını biliyor olabilirler ancak, bir yetişkin gözüyle riskleri, gereken güvenlik önlemlerini çocuğunuzla mutlaka paylaşmalısınız. Olası olumsuz bir durumda nasıl davranmaları gerektiğini öğrendiğinden emin olmalısınız.
İlk adım ebeveyn olarak kendinizi ve yaklaşımlarınızı gözlemlemek olmalıdır. Kardeş rekabetini hiç farkında olmadan harekete geçirecek neler yapıyor olabileceğinizi belirlemeniz oldukça önemli. Kabullenmesi ve kontrol edilebilmesi bazen zordur ancak çocuklarda gördüğümüz yanlış davranışların çoğu, ebeveyn olarak sizlerin yaptığı bir şey tarafından tetiklenir. Kardeşlerin kavga etmesini engellemek için adil ve tarafsız bir ortam oluşturmak şarttır. Adil bir ortam yaratmak için;
Kavgasız Bir Ortam Nasıl Yaratılır?
1. Çocuğunuzun Dikkat İhtiyacını Günlük Olarak Karşılayın
Her gün olumlu dikkat sağlayın. Her gün onların dünyasına girmek, onların şartlarına göre duygusal bağlantılar kurmak ve çocuğun dışa vurma dürtülerini sakinleştirmek için zaman ayırmalısınız. Çocukların ait olma ve önemsenme ihtiyaçları karşılandığında rekabet ve öfke olasılıkları önemli ölçüde azalır. Her çocuğunuzla kendi seçtiği bir şeyi yaparak, 10 dakika birebir vakit geçirerek; kardeşiyle kavga etmek gibi olumsuz şekillerde dikkatinizi çekme isteklerini ortadan kaldıracaksınız.
2. Çocukların İyi Dinlendiğinden Emin Olun
Yeterince uyudularsa, çocukların dürtülerini kontrol etme olasılıkları daha yüksektir. Bu yüzden mümkün olduğunca gün içindeki şekerlemeleri veya dinlenme zamanlarını atlamama çalışın. Çocukların hem zihinsel hem de fiziksel olarak resetlenmeleri için bu zamana ihtiyaçları vardır. Dürtülerini kontrol altına almaları, kardeş kavgalarını görme olasılığınızı azaltır.
3. Olumlu Niteliklerini Teşvik Edin
Çocuklarınızı etiketlemek yerine olumlu özelliklerini teşvik edin. Var olan yetenekleri üzerinde çaba göstermeleri için destekleyerek potansiyellerini göstermelerine yardımcı olabilirsiniz. “Akıllı olan o” yerine “ okulda elinden gelenin en iyisini yapıyor” diyebilirsiniz . Ya da “o atletik” yerine “ teniste vuruşunu geliştirmek için gerçekten çok çalışıyor ” demelisiniz. Çocuklar, ebeveynlerinin çaba göstermeye karşı teşvik eden sözlerini duyduklarında , bu onları daha dikkatli olmaya teşvik eder . Çocuklar, çaba göstermenin ortaya çıkan sonuçtan daha değerli olduğunu anladıklarında, çabalamak için motive olurlar.
Pandemiden önce ‘normal’ sayılan rutinde bile sabah koşuşturmacası aileler için yeterince stresliydi. Vaktinde uyanma, kıyafet hazırlığı, kahvaltı, servise yetişme vs. Ama yaklaşık 1.5 yıldır, hayatımıza giren Covid-19 tehdidi ile birlikte endişe ve stres seviyesi oldukça farklı yaşanıyor. Ellerini sık sık yıkamayı unutma! Arkadaşlarınla oynarken dikkatli ol! Maskeni çıkarma! Çantandaki kolonyayı, dezenfektanı kullan mutlaka! Dersi dikkatle dinle! Endişeyle söylenen ve endişelendiren birçok cümle daha. Tüm bunlar ve belki de daha fazlası şimdiden evlerde okula hazırlık sohbetlerinin gündeminde yer alıyor.
Hazır olsanız da olmasanız da, belirsizlik sürse de, kaygılarınız olsa da 6 Eylül’de okullar açılacak. 1 Eylül’de de oryantasyon başlayacak. Bunu kabullenmek, çocuğunuzun hazır olmasına yardım etmek ve tatilden okula geçişi biraz daha kolaylaştırmak için önerilerim:
1. Organize olun
Okulun açılmasına 1 gün kala organize olmak işinizi kolaylaştırmaya yetmeyecektir. Şimdiden başlamak en doğrusu olacaktır. Tatilleri artık sonlandırmalı ve hazırlıklara başlamalısınız. Tatil ve pandemi nedeniyle ara verilen yüz yüze eğitim sürecinde değişen düzene adım adım dönmelisiniz. Okul için satın alınması gereken kırtasiye malzemelerini, forma ve kıyafetleri belirlemelisiniz. Alışverişi çocuğunuzla birlikte yapmak, sürece onu ve fikirlerini dâhil etmek zihinsel hazırlığına yardımcı olacaktır. Bir taraftan da okul için onu heyecanlandıracak ve motive edecektir.
2. Okul kaygılarını hafifletin
Okulun ilk günüyle ilgili çocuğunuz endişeli olabilir. Bunun oldukça normal ve beklenen olduğunu kabul etmeli ve duygularına saygı duymalısınız. Uzun süreli olarak uzaklaştıkları ortama yeniden dönecek olmak akıllarında birçok soru işareti yaratıyor. Okul deneyimini ilk kez yaşamayacak olan, yaşça büyük gruplarda bile aynı kaygı az ya da çok hissediliyor. Kaygılarını hafifletmek için ve kabullenişini hızlandırmak için;
3. Beslenme düzeni oluşturun
Sağlıklı beslenme, tatildeyken okul döneminde olduğu kadar önceliğiniz olmamış olabilir. Fast food kaçamakları artmış olabilir. Bunu yavaş yavaş eski haline getirmelisiniz. Çocuğunuzun hem bağışıklık sistemi hem de akademik performansı için güçlü bir beslenme rutini oluşturmalısınız. Kahvaltı en önemli ve geçiştirilmemesi gereken öğün. Tatilde geç saatlere kayan ya da atlanılan bir öğün olmuş olabilir. Okullar açılmadan şimdiden kahvaltı düzeni oluşturmalısınız. Özellikle yumurta, beyaz peynir ve ceviz üçlüsünü çocuğunuzun kahvaltılarından eksik etmemelisiniz. İhtiyacı olan tüm vitaminleri doğal besinlerden almasına öncelik vermelisiniz. Kan değerlerine göre ihtiyacı olan bir vitamin desteği var ise, doktorunuzun önerisiyle temin etmelisiniz. Okul açılmadan kontrollerini yaptırmak sürece hazırlık yapmanıza yardımcı olacaktır.
Çocuklarınıza ev işlerinde sorumluluk vermek, onların kendilerini değerli ve ihtiyaç duyulan hissetmelerine, önemli günlük yaşam becerilerini öğrenmelerine ve hayata hazırlanmalarına yardımcı olur. Son araştırmalar, çocukları erken yaşlardan itibaren ev işlerine dâhil etmenin; sorumluluk, kendine güvenme ve iş ahlakı gibi temel yaşam derslerini öğrenmelerine yardımcı olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda bu çocuklar hayal kırıklığı ile daha iyi başa çıkabiliyorlar, sabredebiliyorlar, zamanı yönetebiliyorlar. Bu beceriler akademik başarılarına da katkı sağlıyor.
Yardım etmeyi seven küçük insanlar yetiştirebilmenin anahtarı, sürece erken yaşta başlamak ve sonra büyüdükçe daha karmaşık işleri yapmaya yönlendirmektir. Eğer çocuklar, küçük yaşlarda bu bilinci kazanırsa büyüyüp ergenlik çağına geldiğinde, sizin yaptığınız işlerin çoğunu yönetebilecek hale geleceklerdir. Çocuklar yaşları ne olursa olsun, düşündüğümüzün çok daha fazlasını başarabilirler. Yeter ki yaşına uygun bir iş verelim ve ondan ne beklediğimizi net şekilde açıklayalım.
Çocuğum büyüdü, sağlam bir temel oluşturmanın vaktini kaçırdım, bu saatten sonra imkansız diye düşünmeyin. Hala geç değil. Kaçırdığınız yılların telafisini doğru yaklaşımı sergileyerek yapabilirsiniz.
Okul öncesi çocuklar için yaşa uygun işler (3-5 yaş arası)
Küçük yaş grubu çocuklar yardım etmeyi severler, büyük yaş gruplarına göre daha heveslidirler. Yapabilecekleri sınırlıdır ama başarıları özgüvenlerini oldukça güçlendirir.
İlkokul Dönemi Çocuklar İçin Ev İşleri (6-9 yaş arası)
Çocuklar ilkokul çağına geldiklerinde, doğal olarak daha az denetimle çok daha fazla sorumluluğu üstlenebilirler. Daha karmaşık görevler yapmaya başlayabilirler.