Yüksek IQ para getiriyor peki mutluluk getiriyor mu?

MESLEKTAŞIM İsmet Berkan teknolojiyi, bilimsel araştırmaları en iyi takip eden kişilerden biridir.

Haberin Devamı

 

Geçenlerde bana bir not yollamış.
Şöyle bir başlık da atmıştı...
“Yüksek IQ para getiriyor, peki mutluluk getiriyor mu?”
İlginç bir soru değil mi?
Cevabı ben de büyük bir merakla okudum.
***
Uzmanlar zekayı şöyle tanımlıyorlar:
“Karmaşık fikirleri anlama, çevreye etkin biçimde uyum sağlama, deneyimler yoluyla öğrenme, çeşitli akıl yürütme biçimlerine katılma, engelleri düşünerek aşma becerisi.”
“Zekayı tanımlamaya ve ölçmeye bu kadar meraklı olmamızın bir sebebi var” diyor İsmet Berkan...
Zeki dediğimiz insanların (en azından) madden diğer insanlardan daha başarılı olması. Çok sayıda araştırma, düşük IQ ile düşük gelir ve düşük eğitim arasında ciddi ilişkiler kuruyor.
“Tersi de var” diyor Berkan...
O da yüksek IQ ile maddi başarı, yani daha fazla para kazanma arasındaki ilişki...
Artık zeka sadece IQ değeri ile de ölçmüyor biliyorsunuz, bir de duygusal zekayı katıyorsunuz.
Başarıyı da kazanılan parayla ölçmüyoruz, onun yerine tanımlanması ve ölçülmesi çok daha zor olan bir başka kavramı “mutluluğu” öne çıkarıyoruz.
İsmet Berkan şu soruyu ortaya atıyor...
“Tamam akıllısın ve paralısın, ama bakalım mutlu musun?”
Bu sorunun cevabını bulmak hiç de kolay değil.
***
Mutluluk yerine İngilizcesiyle “well being” yani “iyi olmak” kavramını kullanıyor araştırmacılar...
Berkan, 11 maddeyi şöyle sıralıyor.
1) Daha çok olumlu duygulara sahip olmak.
2) Daha az olumsuz duygulara sahip olmak.
3) Hayat tatmini.
4) Otonom olabilmek, yani sosyal baskılara karşı durabilmek.
5) Fiziki çevresini kontrol edebilmek.
6) Kişisel gelişimi sürdürmek.
7) Diğer insanlarla yakın ve olumlu ilişki kurabilmek.
8) Kendini kabul etmek.
9) Hayata anlam katmak ve kendinden büyük bir amaca sahip olmak.
10) Hayata katılmak.
11) Hedefler koyup başarmak.
***
Biliyorum, mutluluğun ya da iyi olmanın tarifi kolay değil.
Ama en azından şu 11 maddenin büyük kısmını yerine getirebilelim.
Bazı maddeler sadece bizim elimizde değil.
Dış faktörler de en az bizim kadar etkili.
Ama bazıları var ki, tamamen hayata bakış açımızla doğru orantılı.
En azından onları yapalım bu yeni yılda...
2018’u uğurlarken, hayata anlam katalım, kendimiz olmayı unutmayalım.
Herkese şimdiden iyi yıllar diliyorum.

 

Haberin Devamı

50 yıl önce bu fotoğrafla
dünyayı yeniden keşfettik

Haberin Devamı

Yüksek IQ para getiriyor peki mutluluk getiriyor mu

YİNE İsmet Berkan hatırlattı bu fotoğrafı...
Onun kaleminden aktarayım.
Çünkü tek bir dünyamız var.
Burada mutlu olmaya bakalım.
Ivır zıvırla uğraşacağımıza, birbirimizi yiyeceğimize, savaşları konuşacağımıza dünyanın farkına varalım.
Yani bizim...
İnsanlığın...
***
“Fotoğrafın İngilizce ismi ‘Earth Rise.’ ‘Dünyanın Doğuşu’ diyebiliriz belki.
Fotoğraf bundan 50 yıl önce, tam olarak 24 Aralık 1968’de çekildi. Apollo 8, dünyamızın uydusu Ay’ın etrafında yörüngeye giren ilk insanlı araçtı. Apollo 8’in komuta modülünde astronot Bill Anders manzarayı görür görmez fotoğraf makinesini çıkardı ve bu ölümsüz kareyi çekti. Önde ay, arkada doğmakta olan dünya...
Gezegenimiz daha önce de uzaydan fotoğraflanmıştı, ama bu fotoğraf farklıydı, çünkü dünyamızın aydan bakıldığında nasıl gözüktüğünü ortaya koyuyordu.
İnsanlar elbette dünyanın evrenin merkezi olmadığını biliyorlardı, Kopernik’ten, Galile’den, Newton’dan beri bildiğimiz bir şey bu, ama bilmek başka bunu kavramak başka.
Anders’in ölümsüz karesi, dünyamızın evrenin merkezi olmadığını kavramamıza yardımcı oldu.
Bu fotoğraf sayesinde pek çok şey oldu. Belki de en önemlisi, çevreci hareket bu fotoğraf sayesinde büyük bir güç kazandı. Fotoğrafı çeken astronot Bill Anders, NASA’ya katılmadan önce savaş uçağı pilotuydu, soğuk savaşın savaşçılarından biriydi. ‘Dünyayı öyle görünce’ diyecekti daha sonra Anders, ‘Hepimizin o minicik kürede yaşadığımızı kavradım. Başka bir evimiz yok, orası bizim evimiz. Ve biz hala birbirimize
nükleer bombalar atmaya, birbirimizi öldürmeye çalışıyoruz.’
Soğuk savaş, bu fotoğrafla bir savaşçısını kaybetti en azından. Orası, evet, bizim evimiz.”

Yazarın Tüm Yazıları