Beni heyecanlandıran üç başlık

Birincisi Çeşme’de bir film platosu oluşturmak vardı.
Yıllardır yazdığım konuların başında geliyor.
Ege ve Akdeniz film endüstrisi için doğal bir platodur.
Ama bunu desteklemek de gerekir.
Tıpkı İtalya’nın, Fransa’nın yaptığı gibi...
Bugün Hollywood filmlerinin bazıları İtalya’daki platolarda çekiliyor.
Hem maliyet, hem teknik olarak iyi avantajlar sunuyor İtalyanlar...
Amerikalı filmciler de bundan memnun...
Son yıllarda İspanya’da da önemli gelişmeler oluyor.
Dikkatinizi çekiyordur; İspanyol dizilerin sayısı dijital platformlarda çok arttı.
Bana göre bizim de film endüstrimizde iyi gelişmeler var.
Başarılı prodüksiyonlar olunca yenileri geliyor.
Örneğin Netflix’te Türk dizileri ve filmleri çok beğeni alıyor.
Eminim gelecek yıllarda sayıları da artacak.
Film ihraç eden ülkelerden biri olduk ve bu beni çok mutlu ediyor.
Çeşme’de film platolarının olması da beni ayrıca heyecanlandırıyor.
İkincisi golf sahalarının planlanması...
Çeşme’nin turizm çeşitliliğini artırması gerekir. Golf turizmi de onlardan biri...
O yüzden Çeşme’de golf fikrini ben de destekliyorum.
Üçüncüsü sakız ağaçları projesi...
Bir süredir Çeşme’nin farklı bölgelerine sakız ağaçları dikiliyor. Ve takip ediyorum hepsi de tutuyor.
Başarılı çalışmalarda yapılıyor.
Sakız ağaçlarının anavatanı Çeşme’dir.
Bakan Ersoy da söyledi.
“Çeşme’yi, karşımızdaki Sakız adasından daha iddialı hale getireceğiz” diye...
Destekliyoruz...

Kuşadası’nı da konuşalım

PLANLI büyümeyi önemsiyorum.
Çünkü maalesef bizim kentlerimizin tamamı plansız büyüdü.
Şimdi sorunlarla boğuşuyoruz.
O yüzden Çeşme’nin ve diğer turizm merkezlerine yapılacak projeler beni endişelendirmiyor.
Yeter ki bölge insanı da yapılacaklardan haberdar olsun, fikri alınsın.
Bu arada turizmin ilk başladığı adres Kuşadası’nı da unutmayalım.
Çocukluk döneminde yaz aylarını Kuşadası’nda geçmiş biri olarak eski adayı gerçekten arıyorum.
Sadece yurtdışında değil bizde de yanlış örnekler var.
Son dönemde Kuşadası’nı yenileme, değiştirme çabalarını görüyorum.
Ada belki çocukluğumuzdaki gibi hiçbir zaman olmayacak ama yapılacak çok şey olduğunu da görüyorum.
Vazgeçmeyelim...

Selçuk Yaşar’ın üniversite
hayali gerçekleşmiş gözüküyor

SELÇUK Yaşar ödül töreninde Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemali Dinçer, “Eğitimde dijital dönüşümü bir zorunluluk olarak görmeyerek yıllar öncesinden bu yönde öncü ve güçlü adımlar atmıştık. Pandemi döneminde Yaşar Üniversitesi’nin avantajı; bu dijital dönüşüme hazırlıklı olmasıydı, bizler çevrim içi derslere çok rahatlıkla geçebildik” dedi.
Gerçekten de hazır olanlar bu dönemi çok verimli geçirdi.
Ve ben arada Yaşar Üniversitesi’ne gidip başta Dinçer olmak üzere birçok öğretim görevlisiyle vakit geçiriyorum.
Selçuk Yaşar’ın üniversite hayalinin gerçekleştiğini görüyorum ve seviniyorum.
Çünkü Selçuk Bey ile üniversiteyi o kadar çok konuşmuştuk ki...
Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ahmet Yiğitbaşı ise “TÜBİTAK’ın Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi’nde son yıllarda hep üst sıralarda yer aldık. 2021 yılında da Türkiye genelindeki 78 vakıf üniversitesi arasında, ilk 5 içinde yer almanın mutluluğunu ve gurunu yaşıyoruz” diye konuştu.
Daha üstü, zirveyi hedeflemek güzel...
Ve her yıl aşılan hedeflerle geleceğe bakmak...

İki takım da istikrar kuramadı

GÖZTEPE ve Altay için kritik bir döneme girildi. Fikstüre bakıyorum iş gerçekten de zor. Bence kulüp yöneticilerinin düşünmesi gerekir. Bana göre her konuda istikrar çok ama çok önemli. Teknik direktör değişiklikleri bazen takımı motive ediyor ama bazen de zaman kaybına neden oluyor. Her iki takımımız da çok değişiklik yaptı. İdeal 11’ler tam kurulamadı. Gerekli zamanda müdahaleler yapılamadı. Ne yazık ki beklenen sonuçlar alınamazsa İzmir gelecek sezonda Süper Lig’de takımsız kalabilir.
Yani yazık oldu.

Gündüzler uzadı ya...

GeERÇEKTEN de soğuk bir mart geçirdik. Ve galiba nisan da böyle olacakmış. Soğuk olsa da, arada çok üşüsem de; martta olmak hele nisana girecek olmak bana iyi geliyor. Gündüzlerin uzamasına da bayılıyorum.