Gezinin öğle yemeği molasında ise konumuz Ankara’ydı. Bakan Kurum, çok tartışılan emsal artışlarından, Saraçoğlu Mahallesi’ndeki dönüşüme, yılan hikâyesine dönen Ankapark’tan AKM alanında yapımı süren millet bahçesine kadar pek konuda samimi açıklamalarda bulundu...
1 EMSALLİ YERİ 3’E ÇIKARAN DEĞER FARKINI ÖDEMEK ZORUNDA
“İmar değişikliği noktasında ve yapı yüksekliği noktasında da imar planlarında etraftaki yükseklik neyse bu yüksekliği geçmeyecek şekilde belediyeler belirlemek zorunda. Belirlemezse eğer, bakanlık bireysel belirme yetkisine sahip. Diğer taraftan emsal, imar artışlarıyla ilgili bunu da kökten kaldırdık. 1 emsalli bir yeri, 2-3 emsalli bir yere çıkartırsanız, oluşan değer farkının tamamını kamuya ödemek zorundasınız. Kentsel dönüşüm projeleri burada istisna. Özetle son düzenlemeyle emsal değişikliği isteyen kişi için bu bir avantaj olmaktan çıktı.
* Yeniden aday mısınız?
Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’ın takdirleriyle önümüzdeki dönemde çalışmalarımızı daha da ileriye taşımayı hedefliyoruz. 103 bin üyeyle Ankara’da rekor kırdık. Şu anda tüm Türkiye’de 1 milyonun üzerinde yeni üye kaydı var. Bunun yüzde 10’undan fazlasının Ankara’da olması bizim için gurur verici. Ankara teşkilatlarımız olarak pandemi süreci olmasına rağmen 5 aylık süreçte ulaştığımız bu rakam çok önemli. Gençlik kolları ve kadın kollarımızın çalışıp bu kadar yeni üyeye ulaşması, Sayın Cumhurbaşkanı’mıza Ankaralı hemşehrilerimizin destek olması, bizim için ayrı bir mutluluk. Bir kez daha Ankaralı hemşehrilerime Sayın Cumhurbaşkanı’mıza destekleri için teşekkür ediyorum.
* Kongre takvimi nasıl işleyecek?
12 Şubat’ta Gençlik Kolları il kongremiz var. 15 Şubat’ta Kadın Kolları il kongremiz var. 17 Şubat’taki il kongremizi ise Ankara Arena Spor Salonu’nda yapacağız. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın fiziki olarak geleceği ilk kongre olacak. Cumhurbaşkanı’mızın gelmesi dolayısıyla heyecanlıyız ve sabırsızlanıyoruz. İnşallah yeni dönemde de kadrolarımızı yenileyeceğiz. 25 ilçemizde de göreve geldiğimizden beri görev değişimleri oldu. Tecrübeli kardeşlerimiz var. Geçmiş dönem ilçe başkanlarımızı da yönetime alacağız inşallah. Kadınlarımızın daha çok sayıda temsil edildiği, aynı zamanda gençlerimiz ve kurucularımız, teşkilat mensuplarımızın da olacağı güçlü bir kadroyla 2023’e hazırlanmaya devam edeceğiz.
* Uzun yılların ardından İstanbul ve Ankara’da büyükşehir belediyeleri el değiştirdi. 2 yıl geride kaldı. Bir özeleştiri süreci oldu mu?
Bir süredir yazılarımda bu gerginliğin kent siyasetine sirayetinin handikaplarına yer vermeye çalışıyorum.
Hürriyet Ankara ailesi olarak yıllardır ‘kentten yana’ yayıncılık yapıyoruz, ‘kentin siyaseti olmaz’ diyoruz. Kent siyasetinin zararının o kente, ilçeye, mahalleye olduğunu ve olacağını söylüyoruz.
* * *
CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı ile geçtiğimiz günlerde yaptığımız sohbete de siyasetin diliyle başladık. Ankara Büyükşehir Belediye(ABB) Meclisi’ndeki gerilimin bitmesi gerektiğini söyleyen ve “İktidarın genel politikalarındaki gerginlik, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’ne de sirayet ediyor. Bu gerginliğin bitmesi lazım. Gerginlikten halk da zarar görür, siyaset de” diyen Akıllı’ya, ‘Bu konuyu ABB Başkanı Mansur Yavaş’la da konuşuyor musunuz?’ diye sordum, şunları söyledi:
Yazımın ardından hem okurlarımızdan hem de kent yöneticilerinden geri dönüşler oldu. Her ne kadar ‘karşıyı’ suçlama olsa da farklı düşüncelerden pek çok kişi, kentteki siyasi çekişmenin aktörlere popülerlik kazandırıp, Ankara’ya bir şey kazandırmadığı konusunda hem fikirdi.
* * *
Konuştuğum isimler arasında AK Parti’li ve CHP’li iki ismin söyledikleri çok önemliydi.
Altındağ Belediye Başkanı Asım Balcı’yla başlayalım. Balcı, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’ndeki gerginliklerin kente bir faydasının olmadığına inanlardan. Meclis’te Başkan Mansur Yavaş’la, AK Parti Grup Başkanvekili Murat Köse arasındaki Büyükşehir-ilçe belediyelerinin hizmet alanları konusundaki tartışmadan rahatsız olduğunu belirterek özetle şunları söyledi:
Mesele öyle bir noktaya geldi ki her konuda fanatizme dönüşen taraf tutma hastalığı ülkemizin her yerine yayıldı.
Bırakın siyasi partilerin/temsilcilerinin/taraftarlarının birbirini dinlemeden ‘reddetmesini’, son dönemde tartışma konusu olan WhatsApp konusunda da aynı fanatizmi görüyoruz, Survivor’da kimi tutacağımızda da aynı fanatizmi ve agresifliği görüyoruz.
* * *
Yaşanan hiçbir şey bizi uzun süreli birliktelik konusunda motive edemiyor. Ne hukuk sistemimizi alt üst eden Ergenekon-Balyoz süreci ne FETÖ’nün hain darbe girişimi ne de pandemi...
Ayrı düşecek yer arıyoruz, tartışma ve kavga görünce dayanamıyor, alakamız olsun olmasın dalıveriyoruz.
“Neden bu hale geldik?” sorusuna elbette herkesin kendine göre yanıtı vardır. Siyaset, ekonomi, teknoloji, sosyal medya, insanların değişmesi gibi pek çok başlık sayabiliriz.
* * *
Üzerinde durulması ve düşünülmesi gereken soru ise “Her konudaki bu fanatizm halinden nasıl çıkarız?” olmalı.
Çalışmalar kapsamında parkın yanına bir heykel atölyesi kurulmuş, 75 kişilik ekip burada çalışmalarını sürdürmüş. Heykellerin yapımında, Türkiye’nin yanı sıra Türk Cumhuriyetleri’nden gelen heykeltıraşlar da yer almış.
Son yıllarda en çok konuşulan konuların başında ‘Z kuşağı’ meselesi geliyor.
Kimilerine göre 1996-97 sonrası doğan, kimilerine göre 2000 sonrası doğan gençlerimiz ve çocuklarımız bu isimle adlandırılıyor.
Herkesin bu kuşakla ilgili fikri var. ‘Z kuşağı’; siyasi partilerin, reklamverenlerin, şirketlerin, iyi-kötü tüm odakların hedefinde.
Yani hem hedefler hem de belirleyiciler. Siyasi geleceği de ekonomik tercihleri de onların belirleyeceği inancında olan çok ciddi bir kitle var.
* * *
Salgınla ilgili halen süren belirsizlik hali ve ekonomik şartların ağırlaşması önceliklerin değişmesine neden oluyor.
Bu yüzyılın ilk kez şahitlik ettiği ‘yeni dünya’da her şeye rağmen hayat devam ediyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki bütçe görüşmeleri öncesi yerel yönetimlerde bütçe görüşmeleri tamamlandı. Gözler İstanbul ve Ankara’daydı.
* * *
İstanbul’daki bütçe görüşmelerinde ana gündem ‘Kanal İstanbul’ olunca Ekrem İmamoğlu’nun belediyecilik performansı çok fazla tartışılmadı.
Ankara’da ise durum daha farklıydı. 9.5 saat süren bütçe görüşmelerinde AK Parti ve MHP’nin muhalefeti Ankara sınırlarında kaldı, belediyecilik odaklıydı.
AK Parti Grup Başkanvekili ve Mamak Belediye Başkanı Murat Köse 1.5 saatlik konuşmasına iyi hazırlanmıştı. En büyük avantajı bu kez kürsüye çıktığında, Büyükşehir yönetiminin istediği krediye olumlu oy veren bir muhalefet temsilcisi olmasıydı.
* * *
Köse, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a hem belediye hizmetleri hem de belediye yönetimiyle ilgili pek çok soru sordu.
200 bine yakın insanın yaşadığı bu bölgede 40-50 yıllık binaların dip dibe hali, 1999 İzmit depreminden sonra çıkan Deprem Yönetmeliği’nden önce yapılmış olmaları tedirgin eder. İzmir depremi tekrar gösterdi ki yıkılan binalar kadar, binaların üzerine yıkıldığı yapılar da tehlikeli ve onlarca can kaybına yol açıyor. ‘Demetevler’de kentsel dönüşümün şart olduğu’ devletin her kademesinde defalarca söylense de bir türlü mesafe katedilemedi.
* * *
Son 20 yıldır ülkede deprem yaşanmayan bölge kalmadı, deprem kuşağında olduğumuzu anlamak ve tedbir almak için daha ne bekleniyor?
Yaşanan onca acı, gözyaşı yetmedi mi? Depremler sonrası aranan suçlular onca canı geri getiriyor mu?
Bina güvenliği, deprem yönetmeliği gibi konular sadece depremlerden sonra mı konuşulmalı?
15 Temmuz hain darbe girişiminin üzerinden 4 yılı aşkın zaman geçti. Türkiye’yi ele geçirme girişiminden sonra kent merkezlerindeki kışlaların şehir dışına taşınacağı duyurulmuştu. Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, “Kışlalardan rant bekleyenler avuçlarını yalar” diyerek askeri alanların yüzde 99’unun yeşil alan olarak değerlendirileceğini duyurmuştu.
* * *
3 Ekim 2016’daki “Çayyolu kadar yeşil alan olacak” başlıklı yazımda askeri alanların yeşil alan olması halinde Ankara’nın 50 milyon metrekarelik bir yeşil kuşağa sahip olma şansını yakalayacağına dikkat çekmiştim. Pandemi süreciyle önemi bir kez daha ortaya çıkan büyük kentlerdeki kent ormanı ihtiyacı konusunda Başkent Ankara’nın çıkış yolu, askeri alanların bir an önce şehir dışına çıkarılıp; 4 yıl önce söylendiği gibi buraların yeşil alanlara dönüştürülmesidir.
İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, Ankara’da Mansur Yavaş’ın yerel siyasetten ziyade genel siyasete etki eden figürlere dönüşmesi seçim dönemiyle sınırlı kalmadı.
Her iki ismin de ‘ortak ve ayrı’ taraftarları İmamoğlu ve Yavaş ismini ‘sıcak’ tutuyor. Pek çok seveni bu iki ismi 2023’te Cumhurbaşkanı adayı görmek istiyor.
Anketlerde isimleri geçiyor. Televizyonlarda ve gazetelerdeler. Sosyal medyada paylaşımları ise milyonlara ulaşıyor.
Bir de siyasi rakiplerinin tavırları üzerinden oluşan/oluşturulan mağduriyetlerin arttırdığı popülarite bu iki ismin ‘hedef büyütmesini’ kolaylaştırıyor. Popülarite konusunda ilk zamanlarda önde olan İmamoğlu’nu, Yavaş geride bırakmış durumda. Gelecekte ne olur bilinmez elbette.
Ulusal siyasette kutuplaşma çoğu zaman kazandırsa da yerelde kesin kaybettirir. Bunu yapan kişiden ziyade o şehre kaybettirir.
Kutuplaşmanın kaybettirdiği kentler listesi yapılsa Ankara’yı liste başına koyarım. 20 yılı aşkın süren Büyükşehir-Çankaya-meslek odaları kavgası, bu şehrin yıllarını çaldı.
* * *
31 Mart’ın ardından, “Nasıl bir Ankara olacak?” sorusu merak konusuydu. Mansur Yavaş döneminde Ankara, bir uzlaşı, koordinasyon kenti olacak mıydı?
* * *
Elbette tüm dünyanın olduğu gibi ülkemizin ve Başkent Ankara’nın da gündemi koronavirüs. Halen mücadele istenilen seviyelerde olmadığı gibi Ankara’daki durumun da can sıkıcılığı devam ediyor. Ankara dışından görüştüğümüz meslektaşlarımız, arkadaşlarımızın ilk cümlesinin, “Aman Ankara çok kötüymüş, dikkat edin” olmasını kentimize yakıştıramıyorum. Cumhuriyet’in Başkenti, ülkemizin kural koyucu şehrinin tedbirlere riayet etmesi, Türkiye’ye örnek olması gerekiyor.
* * *
İstisnasız herkesin iş ve sosyal hayatını derinden etkileyen pandemi sürecinin ne kadar süreceği belirsiz. Tedbirler konusunda istenilen seviyeye gelinememekle birlikte, ‘Hayat devam ediyor’ hissi, hakim duygu olma yolunda ilerliyor. Hayatımızı koronavirüse göre düzenlemeyi de öğreniyoruz.
Değişen alışkanlıklar kent yaşamında da keskin değişimlere sebep oluyor. 40’ın üzerinde alışveriş merkeziyle metrekare açısından Türkiye’de liste başı olan Ankara’da AVM’ler için -eskiye kıyasla- ‘sinek avlıyor’ desek yanlış olmaz. İnsanlar açık alışveriş alanlarını, doğa yürüyüşlerini tercih ediyor. Bu durum inşaata ve AVM’lere yaslanmış Başkent’in ekonomik hayatında koca bir sorun alanına yol açıyor.
* * *
Özellikle alışveriş merkezleri ve kuaförlerin açılacak olması bazı kesimlerce olumlu karşılanırken bazı kesimlerde tedirginlik yarattı.
Bugün Hürriyet Ankara, AVM’lerin de başkenti olan Ankara’yı mercek altına aldı, yoğun bölgeleri görüntüledi. Bazı AVM’lerdeki yoğunluk tedirgin edici, bazıları sakin, bazıları kapılarını açmamıştı.
Bu kararların olumlu-olumsuz etkisini önümüzdeki günlerde göreceğiz ve oluşacak tabloya göre de tedbirler kontrollü bir şekilde esnetilecek. Esnetilen önlemler vaka sayısında artışa neden olursa bu kez yeniden sıkı tedbirler gelecek.
* * *
Koronavirüsü bugünlük bir kenara bırakıp, ‘eski’ gündemlerimizden birine döneceğim. Yıllardır tartışılır, kimine göre beyhude bir çabadır, bana göreyse ilgisiz davranılan bir konudur, ‘Ankara turizmi.’
“Ankara’da turizm mi olur?” sözüne hiç tahammülüm yok. Ankara’da bal gibi turizm olur, oldu da...
Elimizde Beypazarı örneği var, hatta oradaki hikâyeyi başlatan Mansur Yavaş’ın hikâyesi bugün Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na kadar uzandı.
Canlarımızı kaybettik, hastalarımız halen tedavi görüyor...
İyileşenlere seviniyoruz.
Bir yandan hastalıktan korunmaya çalışıyor, bir yandan da eskiye dönmek istiyoruz...
Eskiye -aynı şekilde, aynı şartlarda- dönülemeyeceği, dünyanın dört bir yanında olduğu gibi bizde de en üst kademede açıklandı.
Bu yüzden tedbiri elden bırakmadan, ‘yeni normal’e geçilmeye çalışılacak.
* * *
Hastalığın Türkiye merkezi İstanbul... Ankara, salgının ilk günlerinden beri Türkiye’nin nüfus açısından ikinci büyük kenti olmasına rağmen iyi bir performans sergiliyor. Başkent’in sağlık altyapısının güçlü olması bunun temel nedeni. Hükümetin tedbirleri, Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin çalışmaları, Ankaralının kurallara uymadaki becerisi bugünkü tabloyu karşımıza çıkardı. Öyle bir süreç ki 1 yanlış 100 doğruyu götürebiliyor. Bunun bilincinde olup, aynı kararlılıkla bu süreci atlatmalıyız.
* * *
ANKARA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ PROF. DR. ERKAN İBİŞ:VİRÜSLE YAŞAMAYA ALIŞACAĞIZ
“Gelinen noktada her biri bizi çok üzen kayıplar yaşasak da tablo ülkemiz adına dünyaya kıyasla pozitif. Sağlık sistemimizin bir pandemiyi göğüsleyebileceğini gördük. Hızı, şiddeti daha azalmış olmakla beraber devam ediyor. Ve inanıyorum ki bu, aşağı doğru eğim giderek daha keskinleşecek, vaka sayıları azalacak. Yok olmasını beklemek de yanlış. Üniversitemizdeki bilim insanlarımız da bunu söylüyor, virüsle yaşamaya alışacağız. Amerika’da her yıl gripten 70-80 bin kişi ölüyor. Dolayısıyla biz de bu COVID-19’la yaşamayı öğreneceğiz.
NORMAL İÇİN EPEY ADIM VAR
Aşısı çıktığı zaman elbette ki hiçbir yüzde yüz korumasını beklemememiz lazım, hastalığın görülme sıklığını çok azaltacak ama yok etmeyecek. Hayatın normale dönmesi başlayacak ancak aşı oluştuğu zaman bile hayat tümüyle normal kabul edilmeyecek. Şu ankinden bir adım daha geriye gitmek gibi yorumlamak lazım. Normal için daha epey adım var. ‘Biz koronavirüsten öncekine aynen döneceğiz’ diye bir şey yok. Çünkü o gerçekten büyük bir risk. O zaman çok daha büyük bir dalga oluşabilir.
Zamanlarıyla özdeşleşen kahramanlar ya da kahramanlarıyla özdeşleşen zamanları dikkatle okumuşumdur.
Tarih -sadece isimlerini yazmaya kalksak- sütunlara sığmayacak bilim insanları, askeri dehalar, politikacılar, sermaye sahipleriyle doludur.
Kimine dünya borçludur, kimi için ‘keşke hiç olmasaydı’ deriz. Ama iyisi de kötüsü de tarihin seyrini değiştirmiş; ismini tarihe, kitaplara, filmlere kazımıştır.
* * *
Kimi, bugün dünyanın süper gücü ya da ‘yeni dünyanın’ süper gücü olmaya namzet ülkelerin kahramanıdır.
Kimi, fakir bir Güney Amerika ülkesinin özgürlük savaşçısıdır, kimi insan hakları savunucusudur.
Koronavirüsten sonra Çankaya, eski günlerinden çok uzak. Özellikle kent merkezi Kızılay, Tunalı Hilmi Caddesi, Bahçelievler 7. Cadde gibi popüler bölgeler ‘normal zamanlar’a göre bomboş. Ancak salgınla mücadelede ‘normal zamanlar’ doğru bir kıstas olmuyor maalesef.
Hâlen kentin dört bir yanından çalışmak zorunda olan pek çok insan, Çankaya’nın çeşitli bölgelerine özellikle de Kızılay’a geliyor, ya orada çalışıyor ya da oradan başka bölgelere geçiyor.
Kentin merkezindeki durumu, alınan tedbirleri, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’le konuştuk:
“Çankayalı komşularımızın genel olarak evde kaldıklarını söyleyebilirim. ‘Evde Kal’ kuralına ilçe sakinlerimiz uyuyor. Kızılay Ankara’nın merkezi olduğu için yaya trafiği oldukça az ama araç trafiği var. Araç trafiğini de polis kontrol noktaları kurarak denetliyor. Ama yaya trafiğinin hem Çankaya’da hem Ankara genelinde minimuma indiğini söyleyebilirim.
ANKARA MODELİ OLUŞTURULDU
Ülkeler kendi içlerinde bu mücadeleyi kazanmalılar. Bu yüzden ülkeler arası geçiş durduruldu. Şehirler kendi içlerinde bu mücadeleyi kazanmalılar, bu yüzden şehirler karantina altına alındı. ‘Her birey kendi karantinasını ilan etmeli’ çağrıları tam da bu yüzden yapılıyor.
Tersten gidecek olursak, bizler izolasyona uyarsak mahallemizi, ilçemizi ve kentimizi; kentlerimizi izole edersek ülkemizi koruyabiliriz.
* * *
Elbette bunu söylemek kolay, uygulamanın komplikasyonları var. Karantina beraberinde sağlık-ekonomi açmazını getiriyor. Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de salgın-ekonomi ilişkisi can sıkıyor. Sık sık bu köşeden artık dünyada ülkelerden ziyade şehirlerin rekabetini anlatmaya çalıştım. Koronavirüste de şehirlerin mücadelesini gözlemliyoruz. İtalya’da Milano, ABD’de New York büyük sıkıntıda.
* * *
Kentlerdeki mücadelenin önemine sık sık dikkat çeken Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, geçtiğimiz günlerde salgının şehirlerdeki durumunu gösteren tabloyu paylaştı. İstanbul’daki tablo endişe verici. Ankara ilk üçte olsa da, rakamlar İstanbul’daki gibi değil. Başkent’in durumunu, alınan tedbirleri ve süreci Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’la konuştum. Yavaş’ın bu sürecin en büyük mağdurları olan çocuklarla ilgili önemli bir çağrısı oldu:
Altınok: Keçiören’deki vaka Ankara ortalamasının altında
Koronavirüs salgınında tedbirler arttırılmaya başlandı. Geçtiğimiz hafta sonu uygulanan sokağa çıkma yasağı bu hafta sonu da devam edecek.
Bu kez yasak kararı erkenden açıklandı ve geçtiğimiz cuma günü yaşanan o görüntülerin yeniden yaşanmasının önüne geçildi gibi gözüküyor, tabi tedbiri elden bırakmamak gerekiyor.
![Altınok: Keçiören’deki vaka Ankara ortalamasının altında]()
Salgının kontrol altına alınmasının şehirlerin kontrol altına alınmasıyla mümkün olabileceğinden hareketle kent geçişleri engellenince gözler o şehirlerin ilçelerine çevrildi.
Başkent’in nüfusu bir milyon civarında olan iki ilçesinden biri olan Keçiören’deki durumu merak ettim. Pazar, park kültürünün yaygın olduğu, çalışmak zorunda olan binlerce kişinin giriş-çıkış yaptığı, Türkiye’deki kentlerin yüzde 80’inden fazla nüfusa sahip olan ilçedeki son durumu Belediye Başkanı Turgut Altınok’la konuştuk:
“Belediye başkanlığım süresince geçmişte de bugün de sokaktayımdır. Bunu başta Keçiörenliler olmak üzere Ankara bilir desek yanlış olmaz. Bugün için de gerekli önlemleri alıp sokakları, caddeleri gezmeye devam ediyorum. Bu hafta sonu ilk kez uygulanan sokağa çıkma yasağı dışında da Keçiörenliler sosyal mesafeye dikkat ediyor. 65 yaş üstü ve 20 yaş altı vatandaşlarımız sokağa çıkma yasağına uyuyor. Gündüz de gece de sokaktayım, çoğu zaman benden başka kimse olmuyor diyebilirim. Daha çok polislerimiz ve bekçilerimizle karşılaşıyoruz.
* * *
Ara ara Keçiören’de hasta sayısıyla ilgili ortaya bazı iddialar atılıyor. Aldığım resmi rakamlara göre Keçiören’deki vaka sayısı Türkiye ve Ankara’nın altında. Bir tane yoğun bakımda olan vaka var. Keçiören’de Gülhane Eğitim Araştırma Hastanesi ile Keçiören Eğitim Araştırma ve Meslek Hastalıkları Hastaneleri’nde koronavirüs tedavisi yapılıyor. Keçiören’deki rakamlar tedavi olanların rakamları. Keçiören’de endişe edilecek bir tablo yok.
* * *
Hükümetimizin yerinde önlemleri ve çalışmalarının yanında biz de belediye olarak üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. Ankara Üniversitesi Biyokimya ve Kimya Anabilim Dalı Başkanlığı ile birlikte birinci sınıf el dezenfektan ve maske üretimini Türkiye’de ilk defa kendi öz kaynaklarıyla üreten belediye biz olduk.
Büyük bir memnuniyetle görmekteyiz ki bugün birçok büyükşehir ve ilçe belediyesi maske üretim atölyelerini kurmaya başladı. Keçiören Sanat ve Meslek Edindirme Kursları (KEÇMEK) öğretmenlerimiz tarafından Yunus Emre Kültür Merkezi’nde kurulan atölyelerde üretilen maskeleri vatandaşlara dağıtmaya başladık. İçişleri Bakanlığı’mızın genelgesiyle toplu alanlarda maske takmanın zorunlu hale getirilmesiyle birlikte vatandaşların koruyucu maskeye ulaşmakta güçlük çekmemesi için bir günde 20 bin adet maskenin dağıtımını yaptık, yaklaşık 50 bin maske dağıttık. Hedefimiz 150 bin maskeyi vatandaşlarımıza dağıtmak. Geçtiğimiz haftadan itibaren başladığımız maske ve dezenfektan dağıtımını hız kesmeden devam ettirip 150 bin maskeyi ve 100 bin şişe dezenfektanı dağıtmayı sürdüreceğiz.
* * *
İlçemizdeki 51 mahallemizin tamamında kurulan 42 semt pazarımızı bizzat kendim denetliyorum. Her gün 3 ila 4 semt pazarında vatandaşlarımızla buluşup taleplerini dinliyorum.
Koronavirüs önlemleri kapsamında ise semt pazarlarımıza tek noktadan giriş ve çıkış yapılmak suretiyle güvenlik bariyerleri konularak tezgâhlar arası mesafe 3 metre olarak düzenledi. Aynı zamanda vatandaşlara pazara girişleri öncesinde maske dağıtılarak, ellerini dezenfekte etmeleri sağlanıyor. Yine esnafımızın maskesiz ve eldivensiz satış yapmasına izin vermiyoruz. Öncesinde olduğu gibi pazar yerleri sabah kurulmadan önce ve akşam tezgâhlar kaldırıldıktan sonra deterjanlı suyla yıkanarak dezenfekte ediliyor.
* * *
İhtiyaç sahibi 5 bin aileye et ve gıda yardımı yaptık, bu yardımlar devam ediyor. Yaşlılarımızın ihtiyaçlarının karşılanması için belediyemiz bünyesinde Alo 60 Yaş Üstü Destek Merkezi kuruldu ve 20 günde 7 bin vatandaşın market, eczane alışverişleri, gaz ve su kart dolumları, tesisat-arıza-marangoz ihtiyaçları gibi talepleri karşılandı. Umuma açık bin 784 işletme; gıda güvenliği, fahiş fiyat ve stokçuluk konularında denetleniyor. Kurs merkezlerimizdeki öğrencilerin eğitimlerden uzak kalmaması için “Tatil Değil Uzaktan Eğitim” kapsamında Geliştirilmiş Uzaktan Online Eğitim Sistemi’ne geçtik. Bir taraftan kütüphanemizde 40 bin kitabımız var. Kitap gönderme hizmetimizi devreye soktuk. Şunu da gördük ki insanlar kitap okuyor. Bir taraftan da Psikiyatri Danışma Hattı’nı hizmete aldık. Fiziksel olduğu kadar psikolojik olarak da yıpratıcı bir süreç ve biz de her konuda vatandaşımızın yanında olmaya çalışıyoruz.”
DİĞER ÜLKELERE GÖRE İYİ DURUMDAYIZ
Altınok, salgınla mücadelede Türkiye’deki çalışmaların diğer ülkelerden daha iyi yapıldığını belirterek şöyle konuştu: “Koronavirüs’le mücadelenin ülkemizde diğer ülkelere göre daha iyi yürütüldüğü açık. Avrupa, Amerika sınıfta kalmış durumda. Vatandaşlar sokakta tedavi edilmeye çalışılıyor. Spor salonlarına yataklar atılmış. Bu gösteriyor ki Türkiye, Avrupa ve Amerika’dan sağlık sistemi açısında daha iyi bir durumda. Biz de ilçemizde Keçiören Kaymakamlığı ile tam uyum içinde bu sürece destek vermeye çalışıyoruz.”
“Büyükşehir Belediyesi’yle koordinasyonunuz nasıl?” sorusuna ise Altınok, “Bir iletişimimiz olmadı” yanıtını verdi.