Kötü bir popülizm...

Yapma sevgili Ahmet, sen bari yapma bunu...

Haberin Devamı

Hani dün yazdığın yazı iktidarın “worthless” gazetelerinden birine manşet olsa şaşırmazdık da, senin köşende görmek fazlasıyla garip oldu...
İki yıldır cezaevinde tutuklu bulunan Sevan Nişanyan’ın özel izin alıp Cihangir’de dansöz oynatarak kutladığı doğum günü partisini eleştirmiş Ahmet Hakan...
Silopi yanarken, Cizre ağlarken, Sur göçerken, Nusaybin kahrolurken, Cihangir’de nasıl dansöz oynatılırmış...
Çocuklar ölürken, askerler şehit olurken, hendekler kazılırken HDP milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Garo Paylan dansöze para takılan bu partiye nasıl katılırmış...
Bu karşılaştırma bana çok fazla zorlama, çok fazla popülist geldi...
“Normal zamanlarda yapılsaydı da yadırgardım” diyor Ahmet Hakan...
Neden Ahmet?
Hiç mi dansöz oynatılan bir doğum gününe katılmadın?
Hiç mi bir arkadaşının eğlenilip, göbek atılan doğum günü partisinde yer almadın?
Bunun nesi yadırganır?
“Normal zamanlarda” dahi dansözlü, göbek atmalı, kadeh kaldırmalı partileri bile yadırgayacaksak, senin kafanda “normal zamanlarda” yadırganmayacak bir partinin nasıl olduğunu vallahi çok merak ettim...
Hele Silopi, Cizre, Sur’da yaşananlar üzerinden bu partide yer alan HDP milletvekillerini eleştirmek olacak şey değil...
Ne yapsınlar yani, hiç mi dışarı çıkmasınlar?
Kafede oturup bir şey içse dert, yurt dışına gitse dert, düğüne derneğe katılsa büyük dert...
Ne yapsın HDP milletvekilleri, Silopi’de hendeğin içinden çıkmasınlar mı?
3 yıl önce BDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü’yü böyle yakalayınca bayram yapmıştı yandaş medya...
“Şemdinli’de teröristle kucaklaştı, Kaş’ta genç sevgilisiyle yakalandı” diye mayolu tatil fotoğraflarını basmışlardı...
Sırrı Süreyya Önder’in kızının düğününü, “Kürt gençlere sokağa çıkın diyorlar, kendileri vur patlasın çal oynasın eğleniyorlar” diye manşet yapmışlardı...
Hadi tamam Türk medyasında bu tür bel altı vuruşlarına alıştık...
Ama senin, “Suruç kan ağlarken HDP’li vekiller dansöz oynattı” eleştirine alışmamıştık...
Alışmak da istemiyoruz...

Haberin Devamı

Evde yardımcı çalıştıranlar
dolandırıcılara dikkat...

Haberin Devamı

Yeni çalışma yasalarıyla evde gündelikçi çalıştırmak bile yeniden düzenlenince, dolandırıcıların yeni hedefi ev kadınları oldu...
Zili çalıyor, “evde izinsiz yardımcı çalıştırıyorsunuz” diye kapıya dayanıyorlar...
Makbuzla ceza kesiyorlar...
Önceki gün bizim sokakta yaşandı bu olay.
Yan apartmanlardan birinde, yanında bir bakıcı çalıştıran yaşlı bir kadın bu dolandırıcıların hedefi oldu.
“Yanınızda izinsiz, sigortasız kadın çalıştırıyorsunuz” diyerek 450 dolarını çarptılar kadının...
Aklınızda iki şey bulunsun:
1- Yanınızda sigortasız yardımcı çalıştırmayın...
2- Bu bahaneyle kapınıza
dayananlara kanmayın...

Atatürk fotoğrafı önünde Erbakan...

Atatürk portresi önünde özel bir fotoğrafı var mı rahmetli Erbakan’ın bilmiyorum ama, Ara Güler’in böyle bir fotoğraf çekemediğini öğrenmiş bulunuyoruz.
Dün Haberturk’te Kübra Par’a bir röportaj veren Ara Güler, yıllar önce Necmettin Erbakan’ı Atatürk’ün fotoğrafı önünde çekmek istediğini ama Erbakan’ın bu pozu vermediğini açıkladı...
Erbakan Türk siyasi tarihinin en önemli figürlerinden biri...
Atatürk’ü anlatmaya ne hacet...
Şimdi ikisi de aramızda değil...
Atatürk öleli 77 yıl oldu, bu ülkeye attığı imzayı silebilen çıkmadı...
Erbakan öleli ise daha 5 yıl bile olmadı...
72 yıl sonra adını hatırlayan çıkar mı emin değilim...
Şimdi söyleyin bana; o fotoğrafı çektirmemekle kim kazandı kim kaybetti?

Haberin Devamı

Suriyeli mülteci taklidi yapan Türk dilenciler

Sokaklarda yardım isteyenlerin hangisi Suriyeli mülteci hangisi Türk dilenci bilen var mı?
Bilmiyoruz...
İstanbul’da yaşıyoruz ama Türk dilencilerin İstanbul sokaklarında Suriyeli mülteci taklidi yapmaya başladığını New York Times’ın pazar ekinden öğrendim...
Halep doğumlu bir Suriyeli olan 30 yaşındaki Khaled Akili, New York Times’ta “Kimlik Hırsızı” diye bir yazı yazdı geçen pazar...
İstanbul’da sokakta bir aile Suriyeli pasaportunu göstererek yardım istemiş Akili’den...
Dilencinin yarım yamalak Arapça’sından şüphelenip “Suriye’nin neresindensin?” diye sormuş.
“Hatay” demiş bizim dilenci de...
Akili, “Sen mülteci değilsin, Suriyeli değilsin” diye çıkışınca da bizim dilenci Türkçe küfürler etmeye başlamış...
“Ülkemin adının, çalıntı pasaportunun böyle kullanılması beni derinden yaraladı” diye yazmış yaşadıklarını Akili...
Ancak gözden kaçırdığı bir şey var:
Demek ki Türkler, Suriyeli mültecilere Türk dilencilerden daha fazla yardım ediyor...
Öyle olmasa Türk dilenci, Suriyeli rolünü oynar mı hiç?

Yazarın Tüm Yazıları