Bir taşınma gurusundan altın kıvamında tavsiyeler

AL telefonumu, bak rehberime. Listemde en fazla bulunan meslek grubu nakliyeciler. Bir de kolayıma mı gelmiş ne, nakliyeci yazmak yerine direk kamyoncu diye geçirmişim listeme.

Haberin Devamı


Dolayısıyla “K” harfine gelirsen eğer afakanlar basar, böğrüne böğrüne. Kamyoncu Süleyman, kamyoncu İsmail, kamyoncu Cengiz... Uzar da gider.
Şaban taşıdı bizi en son 3-5 gün önce. İllallah etti... Bir sen varsın dedi, bir de karım, “Böyle sizin kadar üşengecini, tembelini görmedim. Acı halimize de kalk iki el at bari.”
Çalışkan insanları seyrederken yorulursun ya hani... Ay dersin bu ne ya, başım döndü. İşte Şaban ve ekibi de öyle arı gibi çok çalışkandı. Ama hayatımda hiç kimseden fırça yemedim nakliyecilerden yediğim kadar canımın içi. Ama hiç kimsenin de bu kadar kaprisini çekmedim. Kimi geldi eşyaları beğenmedi, onu at, şunu bırak diye tutturdu. Kimi iş bırakıp, başta anlaştığımız ücreti yükseltmek istedi. Bilsen neler, neler...
Diyorlar ki, her taşınma bir travmaymış. Vay halime, o zaman benim bütün hayatım, duvarımdan duvarıma travma. Mayın tarlası gibi bombalar döşenmiş ruhumun her bir damlasına.
Ve benim bu güzelim travmalarımı sallayan tek bir nakliyeci yok. Bebekliğimden bu yana taşındığım evleri saymaya kalksam sana inan, “Hadi yürü git” dersin bana.

 

Haberin Devamı

Bir taşınma gurusundan altın kıvamında tavsiyeler

Bak oğlum Cem 11 yaşında. Ve bu son taşındığımız onun 10’uncu evi olacak hayatında. Ki, ben annemle babam gibi hovarda davranmadım bu konuda. İnan Cem’in travmalarını kolladım. Taşınmalarımı ılık sularda ılıştırdım.
Ben bir çocukken daha babam eve gelirdi ve “Haydi toparlanın taşınıyoruz” derdi. Hem de öyle şehirlerden şehirlere değil, bazen ülkelerden ülkelere. Atardık, satardık bütün eşyaları, evde bayram havası dolaşırdı.
Hiç mi özlemeyeceğiz arkamızda bıraktığımız şehri... Vallahi de billahi de özlemezdik. Her yıl bir okul, bir mahalle ve bir sırdaşı arkada bırakmaya alışıktık.
Cem, ben ve kardeşlerim kadar kötü kalpli bir kral değil. Daha duygusal. Taşınma fikrine alışması birkaç saat sürebiliyor. Fakat taşınınca da bilgisayarı kurulduğu an “hooop değiş tonton” misali, derhal yeni ev, hayatının gelmiş, geçmiş en güzel evi oluveriyor.
Madem bu kadar taşınganım, dur bari tecrübelerim senin de işine yarasın.
* Nakliyenin çok ucuzuna kaçma. Son pişmanlık fayda etmez.
* Taşınmadan önce asla evdeki eşyaları eleme. Her şeyi taşı.
* Elemeyi yeni evine göre yap.
* At. Rahat rahat at. Atamıyorsun en atıcı arkadaşını çağır.
* Bırak gelsin tüm sevdiceklerin yardıma. Her birinin farklı farklı yetenekleri var, unutma. Mesela, Serdar nakliyecilerle aramı hoş tutmasaydı, Banu, Selma, Müjde doğuştan iç mimar, Melda ve Nesrin doğuştan aşçı, Dündar mühendis bir tamirci olmasaydı ben ölürdüm sevgili okur.
Bu taşınma dediğin aynı zamanda bir nevi ruh temizliği. Her sene taşındığın halde öyle şaşıyorsun ki, bir yılda yine gereksiz ne çok şeyi biriktirdiğine ve üstelik hiç de satın almacı bir tip olmadığın halde.
Ve inan yıllardır hayatındaki tüm gereksiz eşyaları eleye eleye bu günlere geldiğin halde, yine de 40 yıldır görmediğin bir eşya, bir not, bir fotoğraf çıkabiliyor önüne.
Her taşınma bir nevi bütün hayatının özeti gibi... Tatlı bir film şeridi gibi. Açtığın her kutuda ah ne anılar gizli.
Sonunda bir kuş gibi hafifliyorsun ama. Attıkça atıyorsun. Yeni sayfalar açıyorsun hayatında.
Hayat kısa. Sittin sene ya da üç kuşak boyu aynı evde yaşayan insanlara ayrı özenirim, ama hem anne hem baba tarafından göçebeyim ya... O yüzden bayılıyorum tek bir hayata bir sürü hayat sığdırmaya.
Bıraksan her ay, şu Ege’nin başka bir köyüne yerleşirim.
Bir senin hayatını, bir de seninkini deneyimlerim.

Yazarın Tüm Yazıları