Duyularınızı uyandırın...

“Bu devir sıradan insanın en parlak zamanı. Duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir.” (Dostoyevski)

Haberin Devamı

Dikkat ederseniz duyu ve duygularınızın uyuyup uyumadıklarını sormadım, çünkü uyuduklarını biliyorum. Hem de görmediğiniz rüyaları uyduracak kadar çok derinde bir uykudalar... Elinizdeki telefona bakarken kaydırdığınız görüntüler önce gerçek hayatla ilginizi, ardından da yaşamla alakalı duyularınızı bloke ederek gerçek ve doğal yaşamdan uzaklaştırmış... Üzgünüm ama farkında bile değilsiniz. Her şeyin doğallığını unuttuğunuz gibi kendi doğallığınızı da yaşayamıyorsunuz. “Aaa... Olur mu hiç... Biz organik besleniyoruz... Hem de ne dolu yaşıyoruz bir görseniz...” diyeceksiniz ama nafile ikna olmam... İçinizden geldiğinde sevginizi haykırmıyorsunuz mesela... İşinize geldiğinde haykırmaya başladınız... Yalan söylediğinizde doğal tepkimeyle kızaran yüzünüz, şimdilerde doğruyu söylediğinizde alarm verir halde... Öpüştüğünüz dudaklarla öptüğünüz beden plastikten olunca dokunduğunuzda doğal olarak kendiliğinden oluşan enerji alışverişi de güme gidiyor... Sadece naylon tadı damağınızda... Koku hafızası da kalmadı ki. Ve hatta anne kokusu bile yok oldu, ucuz ve suni aromatik kokular her şeye engel... Bedenleri güzel koksun diye insanlar eskiden kurutulmuş kokulu gül yaprakları yerlermiş... Şimdi ne yerseniz yiyin, inanın tatsızsınız... Bedeniniz ilaç, ruhunuz yalan olmuş... Önceden doğanın şarkısıydı mest olduğunuz, şimdilerde suni bir uğultuyla ATM’den inen paranın sesine vurgunsunuz... Alışverişlerde kartınız için sorulan ‘Temassız mı?’ sorusunu öylesine içselleştirdiniz ki kendinizle bile teması kestiniz... Eskiden olduğu gibi sevdiğiniz de olmuyor, çünkü anlamını değiştirdiniz... Gönül sevdiğine meyletmiyor artık, zira gözleriniz sadece görüntüye meyilli...

Haberin Devamı

BİR FİLİSTİN HİKÂYESİ ‘JAFRA’

Duyularınızı uyandırın...

Arapça’da ‘Dişi Ceylan’ anlamına gelen ‘Jafra’ya Filistin topraklarında, özellikle de Batı Şeria bölgesinde yoğun olarak rastlanıyor. Aslında bildiğinizin dışında bir Filistin hikâyesi ‘Jafra...’ Nour adında Filistinli bir kadının, kendi vatanının binlerce yıldır zaten var olan kültürünü herkese haykırma, tanıtma ve hatta tüm dünyaya göstermek için kurduğu bir restoran ve daha fazlası. Restoranın logosunda da kullandığı 5000 yaşındaki zeytin ağacı ve doğal yaşamla birlikte sembolleşmiş coğrafyası ile Filistin ve Filistinlilerin de bir yaşamı, insani özellikleri, kendine has bir mutfağı, kültürü ve geleneksel yaşam tarzı olduğunun da anlatıldığı samimi, içten ve duygulu bir hikâye.

Haberin Devamı

MUSAKHAN, MANAKİŞ, FATTOUSH...

Duyularınızı uyandırın...

Jafra’da henüz yapımına başlanmamış ama hepimizin yakından bildiği coğrafi işaretli Hatay künefesinin de anavatanının ‘Filistin’ ve ‘Nablus’ olduğunu belirtmeliyim. Akdeniz kıyılarına has mutfakların lezzetine ilaveten Filistin’in bozulmamış doğallığı da ilave edildiğinde bildiğiniz Akdeniz tatlarından daha lezzetli ve aromatik halini koruduğunu söyleyebilirim. Akdeniz salatası ‘Fattoush’ yediğinizde bunu fark edeceksiniz. Kuru zahter, susam, yerel peynir ve yerel zeytinyağı ile taş fırında pişirilen ve mutlaka tadılması gereken ‘Zahterli Pide’nin (Manakiş) zahteri (Dağ kekiği), Batı Şeria’nın kuzey bölgesi ‘Tulkarim’ şehrinden geliyor. Bayılacağınızı garanti edeceğim ‘Musakhan’ ise sumak ve soğanla pişirilen kemiksiz tavuk eti, yufkaların içine konularak rulo halde üzerine zeytinyağı serpiştirilerek fırınlanıyor, tadı efsane oluyor. Herkesin mutlaka tatması, dinlemesi ve öğrenmesi gereken efsaneye ulaşmak için, Hilal Mahallesi, Rabindranth Tagore Caddesi (eski 4. Cadde) 727.Sokak’a gidin. ‘Jafra’da restorandan fazlası var.

Haberin Devamı

ANKARA MI? ANGARA MI?

Duyularınızı uyandırın...

Biz tüm Ankaralıları ve hatta Ankara sevdalılarını derinden rahatsız eden bir soru ve sorun diyebilirim. Bana göre sorusu bile abes ve tabii ki ‘An-ka-ra.’ Geçtiğimiz cumartesi gecesi Yenimahalle Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde, Ankara Kulübü Derneği tarafından hazırlanan ve proje koordinatörlüğünü ‘Dr. Metin Özaslan’ın yaptığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nce desteklenen ‘Geleneksel Ankara Ezgileri’ albüm tanıtımı, dinleyen herkesin yüreğine su serpti diyebilirim. Tanıtım programında Gülşen Kutlu ve Emine Koç gibi radyo sanatçılarının seslendirdiği Ankara ezgilerine Gamder Halk Müziği Koroları da eşlik etti.

Haberin Devamı

SATIRBAŞI ANKARA ‘EDEBİYAT SÖYLEŞİLERİ’

Duyularınızı uyandırın...

‘Başkent Kültür Yolu’ festivalinin bu yılki programında yer alan Satırbaşı Ankara Edebiyat Söyleşileri’ni geçen yıl olduğu gibi bu yıl da kaçırmamaya çalışacağım. Özellikle şair ve yazar ağabeyim Adnan Özer’in yanı sıra, Yunan çevirmen Dimitris Chouliarakis ve Necip Fazıl Şiir Ödüllü yazar ve akademisyen Mehmet Can Doğan’ın da katıldığı keyifli söyleşi oldu. Chouliarakis’in etkilendiği Nasrettin Hoca, Ömer Seyfettin ve çevirisini yaptığı şair ‘Nefi’nin ‘Siham-ı Kaza’ isimli tasavvuf eseri ile ilgili yorumlarla Türk ve Yunan halkları arasındaki etkileşimlerden bahsedildi. Ayın 26’sında 16.00’da Milli Kütüphane’de ‘Tarık Tufan’ söyleşi ve imza günü var, bilginiz olsun.

Yazarın Tüm Yazıları