Yine depresyon, yine annem ve elbette yine ben

Sabahları uyandığımda kendimi 60 kiloluk bir külçe gibi hissederek ve yataktan sürünerek kalkıyorum.

Haberin Devamı

Tabir aynen bu çünkü hep yorgunum, rüya görmekten bir türlü beynimi dinlendiremiyorum.
Babadan miras bu durum hayatıma da yansıyor. Arkadaş kaybetmişliğim var bu yüzden.
Aramışım arkadaşımı rüyamda, halbuki gerçek hayatta kadını aramamışım bir ay boyunca.
Bir gün birine diyorum ki “Sen bu adama böyle davranırsan kaybedeceksin onu”...
“Ne yaptım?” diyor.
“Yemekte sen bilmem nesin dedin ya herkesin ortasında.”
“Manyak, öyle bir şey demedim.”
“Ha” diyorum, “rüyaymış”...
Tabii bunlar sadece sıradan örnekler. Rüyamda gördüklerimin bazılarını hatırlıyorum, bir gün yazarım; ne derece yorucu ve uçuk olduklarını anlarsınız.
Belki beni arar birileri, gelir üzerimde araştırma yaparlar.
Bu ara asansör gibiyim, bir iniyorum, bir çıkıyorum.
Az biraz da depresif bir ruh halindeyim. Bu nedenle daha derin uyumaktayım.
Kulağımda bir ses duyuyorum. Hep aynı ses: “Rahatla, kendini çok seviyorsun, huzurdasın. Başarıya, aşka, bolluğa teslim et kendini, bla bla...”
Tak uyanıyorum, ses kayboluyor. Ya erdim, ya delirdim diyorum, hep aynı rüya olmaz.
Yılbaşı gecesi uyumadım.
Sabah dokuz gibi aynı ses... Ana... Bu bir bant.
Kapıyı açtım ve yakaladım.
Bunu yapan benim annemmiş
. Bu ara depresifim diye kendi gitiği NLP uzmanından aldığı bandı kapımın önüne her sabah dayıyormuş.
Bir kavga.
“Çocuk musun anne?”
“Ne yapayım, iyi gelir dediler, kendini çok geriyorsun, bak sinüzitin bile uzadı stresten, boynunu düzleştirmişsin germekten.”
“Anne... Ayça, Cancan’a doğduğundan beri klasik müzik dinletiyor uyurken. Cancan bir gün dedi mi ‘Bana Beethoven Moonlight Sonata’yı aç anneanne’ ya da hiç ‘Ay bu benim şarkım’ falan dedi mi... Adam piyano dersine giderken ağlıyor hâlâ...”
“Peki” dedi.
“Neden o zaman hâlâ ev tutmuyorsun, anne dibinde yaşıyorsun?”
“Dur, daha yeni geldim.”
“Sokağa çık, sosyalleş, ertelediğin her şeyi yap, şu acıklı şarkıları dinlemeyi bırak, nerede çıkacak kitabın, nerede yazdığın senaryon? Bu sene kendine bir iyilik yap, bizden çok kendini sevmeyi dene.
Geçmişte yaşama, bugün ne mesela; perşembe, hadi perşembede yaşamaya başla.
Sana yılın en iyi köşe yazarı ödülünü layık gördüler şu somurtkan bezgin halinle, demek biraz zorlasan Oscar alacaksın.”
“Oscar?”
“Mesela yani, abarttım tabii de. Nobel olsun.”
“Hahahahha.”
“Valla sabah akşam dinletirim bu CD’yi ve daha da gelişmişlerini.
Kalk, hazırlan akşam bla blanın konserine gidiyoruz.”
Evet, yeni yılda yeni yazılarda daha deli bir ben inşallah...

Yazarın Tüm Yazıları