Sungun Babacan gidince Tom, Bruce, John da gitti

Sungun Babacan’ı kaybetmişiz.

Haberin Devamı

Sungun Babacan deyip de geçmeyin.

Filmleri seslendirmeli izlediğimiz dönemlerin büyük starıydı Sungun Babacan.

Şahane bir ses tonu vardı.

Vurguları mükemmeldi.

Sungun Babacan gidince Tom, Bruce, John da gitti

Seslendirdiği isimleri yorumlama biçimi şahaneydi.

*

Mesela...

Tom Cruise’u Tom Cruise’dan bile güzel seslendirirdi.

*

Mesela...

Bruce Willis, onun sayesinde en az on level atlardı gözümüzde.

*

Mesela...

John Travolta’yı öyle bir seslendirir ki John’u üniversiteden arkadaşımız sanırdık.

*

Mesela...

“Tom Hanks sempatisi” diye bir şey varsa biraz da Sungu Babacan yüzündendi.

*

Sungun Babacan, büyük bir kayıptır.

Hayli erken sayılabilecek bir yaşta kaybettik kendisini.

*

Onu kaybedince...

Sanki Tom’u, John’u, Bruce’u falan kaybetmiş gibi olduk.

NE OLDU SANA ANNE HECHE


ROMANTİK komedi filmlerine hiç ısınamadım.

Haberin Devamı

Ne zaman izlemeye kalksam, “Amma da boş bir iş yapıyorum” duygusuyla dopdolu olurum.

*

Hiç mi yok sevdiğim romantik komedi filmi?

Sungun Babacan gidince Tom, Bruce, John da gitti

Var, var.

Mesela başrollerinde Anne Heche ve Harrison Ford’un yer aldığı “Altı Gün Yedi Gece” isimli romantik komedi filmine bayılırım.

*

Filmin şapşallığına kaptırır giderim kendimi.

Bazı sahnelerde kıkırdamaktan kendimi alamam.

Harrison Ford’un “kamçısız adam” triplerini anlayışla karşılarım.

*

Fakat filmdeki asıl favorim Anne Heche’tir.

Şehirli, modern, dergici kadın tiplemesini canlandırmamış, yaşamış resmen.

Alaycılığı, küstahlığı kendisine acayip yakıştırmış.

*

Başka bir sürü iyi filmde rol alsa da tek filmlik kahramanımdır benim Anne Heche.

*

Fakat Los Angeles dolaylarından kara haber geldi dün.

*

Dediler ki...

Trafik kazası geçirmiş, yangın çıkmış, yanmış, ağır yaralanmış, entübe edilmiş falan.

*

İşin en tuhafı...

Alkollü biçimde araba kullandığı, arabasıyla evinin yakınlarında sağa sola çarptığı, yani bir tür intihar eylemi yaptığına dair sayısız tevatür de var.

*

“Altı Gün Yedi Gece” filminde canlandırdığı o karaktere öyle uzak ki bütün bunlar.

Haberin Devamı

Bir türlü konduramadım valla.

GÜLSEREN HANIM’IN “PANİK ATAK” YAZISI

PANİK Atak” denilen çağdaş belanın nasıl bir şey olduğunu anlamak isteyenlere bir tavsiyem var:

*

Gülseren Budayıcıoğlu’nun dünkü Hürriyet’te yer alan “Panik Atak” yazısını bulup buluşturun ve okuyun.

*

Fazlalıklardan arındırılmış, bir öyküyle süslenmiş, gayet basit ve sade bir dille yazılmış mükemmel bir metin.

Sungun Babacan gidince Tom, Bruce, John da gitti

Ben okudum ve çok yararlandım.

Kafamda hiçbir soru işareti kalmadı.

*

Şöyle bir söz vardır:

*

Bir meseleyi sade, anlaşılır ve yalın biçimde ortaya koyanlar, o meseleyi anlayanlardır. Sadeleştiremeyenler, anlaşılır kılamayanlar, yalın biçimde anlatamayanlar ise... Anlamayanlardır.

*

Haberin Devamı

Gülseren Hanım’ın “Panik Atak” yazısını okuduğumda bu teze bir kez daha hak verdim.

MEVLANA’NIN ŞİİRLERİNİ EN İYİ OKUYAN ADAM

SEMİH Sergen’i kaybettik.

Bu büyük sanatçıyı, “Burak Sergen ile Toprak Sergen’in babası” diye anıyor yeni yetmeler.

*

Yahu karşınızda devasa bir sanatçı var.

Sungun Babacan gidince Tom, Bruce, John da gitti

Tiyatronun büyük üstadıdır Semih Sergen.

Sinemada da var olmuş, mesela “Birleşen Yollar” filminde kötü adamı canlandırmıştır.

*

Hepsinden önemlisi Mevlevi’dir.

*

Biz öğrenciliğimizde Semih Sergen’in Mevlana’dan okuduğu şiirleri kasetten dinlerdik.

“A. Kadir”in büyük bir başarıyla çevirdiği şiirleri yaşayarak, yaşatarak okurdu Semih Sergen.

*

Yani “Toprak ile Burak’ın babası” diyerek geçiştirilecek biri değildir Semih Sergen.

Haberin Devamı

PAZAR NOTLARI

- Şu iki şeyden fena sıkıldım: Aysun Kayacı’nın son haline dair geyiklerden ve “Falanca aday olursa oy vermem” türü lüzumsuzluklardan.

*

- Müzik ve mekân ilişkisi, Türkiye’nin en büyük sorunu... Akşam yemeğine gidiyorsun, hava henüz kararmamış, mekân dayamış son ses müziği... Sakince yemek yiyip iki satır muhabbet edemiyorsun. Neyse... Allah başka dert, tasa vermesin deyip geçelim.

*

- KPSS meselesi çıktığı günden beri Ahmet Altan’ın Taraf gazetesinde attığı manşeti hatırlıyorum. Ne diyordu o manşette? “Şifre palavra/ÖSYM haklı.” Öfkeyle gülüyorum.

*

- Yağmur geliyormuş. Müjdeli bir haber alırsın da inanamazsın ya... Aynı öyle durumdayım. İnanamıyorum.

*

Haberin Devamı

- “İnternet kedi ve köpekler için icat edildi” diye bir söz varmış. Bizim “Mekânın Sahibi” köşesinde gördüm dün. Gerçekten de öyle. Kedi ve köpek videolarını çıkar, geriye pek bir şey kalmıyor.

*

- Türk siyasetinin en saçma, en abes, en tuhaf kavgası: Ali Babacan ile Ahmet Davutoğlu arasındaki kapışma... Türk siyasetinin en garip, en gülümseten, en şaşırtan barıştırması: Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Durun, siz kardeşsiniz” edasıyla Davutoğlu ve Babacan’ı barıştırması...

*

- Aleyna Tilki ile Selda Bağcan’ı aynı sahneye yakıştıranlar listesine benim adımı da ekler misiniz? Hele “Gesi Bağları” adlı o güzelim türküyü söylüyorlarsa...

Yazarın Tüm Yazıları