Doğruya doğru, eğriye eğri

NOKTA

Haberin Devamı

 

YAKLAŞIK 30 yıldır bu mesleğin içindeyim.
Kalemimin yettiğince zaman zaman bir şeyler de yazmaya çalışıyorum.
Beğendiğim bir şey olduğunda alkışlıyor...
Beğenmediğim bir şey olduğunda ise eleştiriyorum.
Alkışladığım bir konuda daha sonra aksaklık gördüğümde uyarımı yapıyor...
Eleştirdiğim bir konuda daha sonra pozitif şeyler gördüğümde ise şapka çıkarıyorum.
Eğer (her iki şıkta da) bir hatam varsa gocunmuyor, düzeltiyor, gerekirse de özür diliyorum.
(İnsanız hata yapabiliriz ama çok şükür bugüne kadar böyle bir şey olmadı.)
Ne olumluyu, ne de olumsuzu kendime saklıyorum.
Ama görüyorum ki, toplum olarak biz hep alkışlanan olmak istiyoruz.
Eleştiriye neredeyse hiç tahammülümüz yok.
Böyle bir durumla karşılaştığımızda ya karnımızdan konuşuyor...
Ya da medeni cesaret göstermek yerine üçüncü şahıslar aracılığıyla mesaj verme yoluna gidiyoruz.
Varsın olsun, biz doğru bildiklerimizi yazmaya devam edeceğiz.
Hem de kopyala yapıştır yapmadan...
Araştırarak, sorgulayarak, gazeteciliğin etik değerlerinden taviz vermeden...

Haberin Devamı

***
HANİ VERDİĞİN SÖZLER

Bitmedi, bitmiyor

BÜYÜKŞEHİR Belediyesi, haberi 26 Ağustos’ta geçmiş.
Başlığı: “Meles Köprüsü de bitiyor.”
İçeriği ise aynen şöyle:
“Şehitler Caddesi güzergahında Meles Deresi üzerinde bulunan ve yapı güvenliği nedeniyle yıkılıp yeniden yapılan kara yolu köprüsünde çalışmalar sona yaklaştı.
Köprü ayakları üzerine beton kirişler yerleştirilmeye başlandı.
Yetkililer, Bayram’ın ardından yaklaşık 1 ay içinde köprünün trafiğe açılacağını belirtti.”
Bayramın son günü 4 Eylül’dü.
Üzerine yaklaşık değil, tam 1 ay koysanız 4 Ekim’de bu köprünün açılması gerekiyordu.
Bugün günlerden 17 Kasım.
Yani söz verilen sürenin üzerinden 45 gün daha geçmiş.
İnsanın inanası gelmiyor.
Sahi siz orada köprü değil de başka bir şey inşa ediyorsunuz da haberimiz mi yok?

***
PORTRE

Kırımlı Faik Giray’ın
mirasını yaşatıyorlar

Doğruya doğru, eğriye eğri

Haberin Devamı

AYVALIKLI Zeysan Zeytinyağı’nın markası ‘Ayvada’nın kökü aslında 1925 yılına dayanıyor.
Kurucusu Faik Giray Bey’in babası, Kırım’dan Giray Hanlığı’ndan Bandırma’ya gelip yerleşiyor.
Burada doğan Faik Bey, 1’inci Dünya Savaşı sırasında Bandırma’da çıkan büyük yangın sonrası Tekirdağlı eşi Necibe Hanım’la beraber Ayvalık’a yerleşip zeytinyağı üretimine başlama kararı alıyor.
Bu sebepten aile Ayvalık’ta hala “Bandırmalı Faik Giray’ın torunları” olarak anılıyor.
1953’te vefat eden Faik Giray’dan sonra Necibe Hanım at üzerinde tam 14 sene tüm zeytinliklere kendi bakıyor.
Sonrasında ailenin genç kuşak üyeleri işi devralıyor.
Aile, Türkiye’de zeytinyağı üretimini her zaman daha ileriye götürmeyi kendilerine vazife ediniyor.
Öyle ki, ismini de kendisinden alan, Faik Bey’in torunu Faik Giray Yılmaz, 1985’te Ayvalık’ın ilk kontinü sistemle üretim yapan fabrikasını kuruyor.
Ve üretim geleneksel yöntemlerden modern sisteme geçiriliyor.
Yine bu sebeplerden depolama sistemi de eski usül olan yarısına kadar toprak içine gömülü lancalardan sıcaklığı sürekli kontrol edilen modern depolarda oksijensiz krom tanklara dönüştürülüyor.

Haberin Devamı

Doğruya doğru, eğriye eğri

DÖRDÜNCÜ KUŞAKLA MARKALAŞTILAR

Dördüncü kuşağın işin başına geçmesi ve gelen yoğun istek üzerine bu lezzetin 2000’den itibaren ‘Ayvada’ markasıyla sevenleriyle buluşturulmasına karar veriliyor.
İşte şu an kardeşiyle birlikte işin başında bulunan Hande Yılmaz, aslında Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler mezunu.
İstanbul’da, özellikle hızlı tüketim ürünleri alanında, sektörün lideri olan yerli ve yabancı çeşitli firmalarda pazarlama ve ihracat bölümlerinde çalışmış.
Sonrasında aile geleneğini sürdürmeye karar verip Ayvalık’a dönmüş.
Zeytinyağı üzerine gerek yurt içinde, gerek yurt dışında çeşitli eğitimler almış.
Ama hiç kuşkusuz en önemlisi dedesinden ve babasından öğrendikleri olmuş.
Ayrıca, zeytinyağı ve sektörle ilgili çeşitli dillerdeki kitap ve yayınları araştırmış, ufkunu genişletmiş.
Tüm bu deneyimleri hiç kuşkusuz hem Ayvada’nın, hem de zeytinyağı konusunun daha ileriye götürülmesi konusunda ona büyük katkı sağlamış.
Diyor ki:

Haberin Devamı

İTALYANCA SAYESİNDE KEŞFETTİ

“Aile olarak her ne kadar üretim sistemimizi günümüz şartlarına uygun yapıp, kaliteyi daha ileriye taşınmayı her zaman kendimize görev edinsek de, eski bilgi ve deneyimlerin de kuşaktan kuşağa geçmesine çok önem veriyoruz.
Ayvada’yı, sürekli ve yoğun bakıma tabi tututuğumuz kendimize ait ağaçlardan elde ettiğimiz dört kuşaklık zeytinleri tek tek toplayarak, bekletmeden (12 saat içinde), kontinü yani kapalı sistemle el değmeden sıkarak elde ediyoruz.
Hem Türk Gıda Kodeksi’ne, hem de Uluslararası Gıda Kodeksi’ne uygun ve soğuk baskı yöntemiyle üretim yapıyoruz.
Üç fazlı sistem sayesinde yağ, karasu ve pirinayı ayrıştırıyoruz.
İki makinenin bulunduğu tesisimizde 6 bin 500 ton zeytin sıkma kapasitemiz var.
Zeytinyağını asidite değeri ile aromasının bozulmaması için krom tanklarda ve klimalı depolarda muhafaza ediyoruz.
Daha iyi üretim için sürekli olarak araştırma yapıyoruz.
Örneğin, ülkemizde ağaç gövdesini sallayarak zeytin toplayan Fransız makineler kullanılıyor.
Oysa bu makinelerin uzun vadede yüzyıllık ağaç gövde ve köklerine zarar verme riski var.
Ayvada ailesi olarak biz ise İtalya’dan sadece dalları sallayan, ağaçların hasar görmesine engel olan bir makine getirttik.
Galatasaray Lisesi’nde ve Koç Üniversitesi’nde aldığım eğitim sayesinde Fransızca, İspanyolca ve İngilizce’nin yanı sıra İtalyanca biliyor olmamın bu anlamda çok faydasını gördüm.
Ayvada’nın tüm pazarlama ve ihracat faaliyetlerini ekip arkadaşlarımla beraber yürütüyorum.
İhracat konusunda da hızlı bir şekilde yol alıyor, ABD’den Almanya’a kadar farklı ülkelere dış satım yapıyoruz.”

Haberin Devamı

HEM GEZGİN, HEM GURME, HEM YAZAR

Hande Hanım’ın en büyük tutkusu doğal olarak zeytin ve zeytinyağı.
İkinci sırada ise seyahat etmek geliyor.
Ona ‘doğuştan gezgin’ demek mümkün.
Çin’den Ekvator’a kadar gitmediği ülke yok!
Zeytinyağından sonra yemek kültürü hem kendisinin, hem de ailesinin hayatında önemli yer kaplayan konulardan biri olduğu için...
Gittiği bu ülkelerdeki yemek kültürünü ve farklı lezzetleri de mutlaka araştırıyor, Türkiye’ye uyarlanabilecek ya da farklı fikir verecek olan konuları mutlaka derinlemesine inceliyor.
Öyle ki, Türk meze kültürüne ışık tutan Rakı Ansiklopedisi’nde Ayvalık mezelerini o derlemiş.
Bu süreçte ailesinden ve komşularından meze kültürümüze dair inanılmaz bilgiler edinmiş.
Bunların hepsini o kitapta yayımlamak mümkün olmadığından, bu kaynaklardan yola çıkarak, www.ayvada.com.tr adresindeki internet sitesinde ve @ayvadazeytinyagi isimli instagram hesabında zeytinyağı ile yapılan yerel ve eski tarifleri de paylaşıyor.
Aynı zamanda çeşitli ulusal ve yerel yayınlarda da hem Ayvalık, hem de zeytinyağı üzerine çeşitli yazılar kaleme alıyor.
Sektörde bu ve benzeri öykülerin artması dileğiyle...

Yazarın Tüm Yazıları