Kılıçdaroğlu TÜSİAD’a ‘Susun’ mu dedi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TÜSİAD’a tepkisi üzerine gözler Kılıçdaroğlu’na çevrilmişti.

Haberin Devamı

Çünkü TÜSİAD’ı arayıp “Konuşun” diyen Kılıçdaroğlu’ydu. O nedenle TÜSİAD’dan önce Kılıçdaroğlu’nun ne diyeceği önemliydi. Bu arada TÜSİAD’dan açıklama gelmeyince bu kez, “Kılıçdaroğlu açıklama yapın dememiştir” yorumları yapılmaya başlandı.

TÜSİAD, iş dünyasının tepe örgütlerinden biri. Ekonomiyle ilgili olarak onlar konuşmayacak da kim konuşacak, diyebilirsiniz. Ama tek sorun açıklama yapmalarında değil. TÜSİAD, Kılıçdaroğlu arayıp konuşun dedikten sonra açıklama yaptı. O nedenle, “TÜSİAD, CHP’nin arka bahçesi mi?” yorumlarının yapılmasına yol açıldı. TÜSİAD’ın cevap vermesi beklenirken de haklı olarak gözler Kılıçdaroğlu’na çevrilmişti. Hatta TÜSİAD’dan açıklama gelmeyince, “Kılıçdaroğlu konuşun deyince konuştular. Herhalde susun dedi ki susuyorlar” yorumları yapıldı.

Haberin Devamı

BİRİLERİ BULANIK SUDA BALIK AVLAMAYA ÇIKTI

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasında TÜSİAD boyutu ön plana çıktı ama çok önemli mesajları vardı. Piyasalar açılmadan bu konuşmanın yapılması ise zamanlama açısından yerindeydi. ‘Ekonominin yarısı güvendir’ sözü dilimize pelesenk oldu. Ama birilerinin bu güveni sarsmak için yürüttükleri dezenformasyonu görmezden gelemeyiz. Hadi 17 Aralık tarihine kadar ekonomik dalgalanma vardı. Fiyat artışları ve dövizdeki yükseliş nedeniyle canımızı sıkan bir süreçti. Ama cuma gününden itibaren birileri bulanık suda balık avlamaya çıktı. Ekonomik sıkıntılar üzerinden, psikolojik savaş yöntemlerini devreye soktu. Cuma günü Borsa’nın iki kez işlemleri durdurmak zorunda kalmasının iyi incelenmesi gerektiğine inanıyorum. 2001 krizinin yaşandığı gece, kurt kapanı gibi olmuştu. Yabancı bankalar ile işbirliği yapan birkaç büyük banka operasyon çekmişti. Cuma günü Borsa’da yaşananlarla ilgili bazı banka isimleri konuşulmaya başlandı. BDDK’nın bu iddiaları dikkate almasında yarar var. Çünkü kurt puslu havayı sever.

OHAL TARTIŞMASI

ERDOĞAN’ın mesajlarına gelince, bir süredir ısrarla OHAL ilanı konuşuluyor. Uzun bir süredir Erdoğan’a muhalif olan İzzet Özgenç bunu gündeme getirmiş sonra özür dilemişti. Ama sanki bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan söylemiş ya da kabineden bir bakan gündeme getirmiş gibi CHP’ye yakın medyada OHAL tartışılıyor. Hitler’in propaganda bakanı Goebbels’in dediği gibi, “Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaklardır” ilkesinden hareket ediyorlar. O nedenle Erdoğan’ın, ”Türkiye’nin OHAL değerlendirmesi, akıl karışıklığının ötesinde büyük bir yanlıştır” diye çıkış yapması önemliydi.

Haberin Devamı

KONTROLLÜ KAMBİYO REJİMİ

Dövizdeki yükseliş nedeniyle en çok belirsizlikten şikâyet edildiği bir dönemde “kontrollü kambiyo rejimi” önerisinin gündeme getirilmesi, ateşe benzin dökmek kadar yanlış bir iş oldu. O nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Aynı şekilde kontrollü ‘kambiyo rejimi’ gibi zırvalıkları gündeme getirenleri de asla masum görmüyoruz. Döviz kurundaki istikrarı bu tür zırva yöntemlerle değil, piyasanın kendi işleyişi içinde sağlayacağız” sözleri ekonominin rayına oturması açısından yararlı oldu.

TEHLİKELİ SÖYLENTİ

Bir de cuma gününden itibaren çok organize bir şekilde yayılan iki söylenti vardı:

1- Sermaye kontrolü getirilecek.

2- Finans piyasasında sorunlar yaşanacak. Halk dövizini çekmek için bankalara hücum edecek.

Haberin Devamı

Bu bir ülkeye yapılabilecek olan en büyük kötülüktür. Erdoğan tehlikenin farkındaydı. “Pazartesiden itibaren finans piyasalarında sorunlar yaşanacakmış. Bunu ancak ihanet içinde olanlar söyler. Merak etmeyin, böyle bir durum söz konusu değil. Biz dimdik ayaktayız” çıkışı ile oyunu bozdu. Piyasalara güven verdi. Sağduyu sahibi Türk milleti bu operasyonlara alet olmadı. Kaos planı yapanlar bir kez daha hayal kırıklığına uğradı.

SERBEST PİYASA VURGUSU

Bu tür dönemlere en tehlikeli katkı, belirsizliktir. O nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın serbest piyasa konusundaki güçlü vurgusu yerinde oldu. Erdoğan, “Türk ekonomisi, serbest piyasa ekonomisi kurallarına uygun şekilde yoluna devam edecek” dedi. Böylece kafa karışıklığını gidermiş oldu.

Haberin Devamı

YENİ KARARLAR DEVREYE GİRİYOR

Cumhurbaşkanı Erdoğan kabine toplantısından sonra piyasalar açısından çok önemli açıklamalar yaptı. Alınan kararların piyasalar üzerindeki olumlu etkisi sıcağı sıcağına görüldü. Alınan kararların etkisiyle döviz kurlarındaki yükseliş geriye döndü. Yeni ekonomi modeline geçtikten sonra en kapsamlı açıklamalar diyebiliriz. Yemi enstrümanlar devreye sokuldu.

1- Dövizdeki volatiliteyi dengelemek adına, kur garantili Türk Lirası mevduatı devreye sokuldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bundan sonra hiçbir vatandaşımızın ‘kur daha yüksek olacak’ diye mevduatını Türk Lirası’ndan dövize geçirmesine ihtiyaç kalmayacak. Dolardaki artış TL mevduatlarına yansıtılacak. Kur getirisi mevduat kazancının altında kalırsa aradaki fark doğrudan vatandaşımıza ödenecek” dedi.

Haberin Devamı

2- İhracatçılara ileri vadeli kur rakamı verilmesi kararı alındı.

Bu daha başlangıç. Erdoğan şimdiye kadar millete güvendi. Milletimizde şimdiye kadar Erdoğan’a güvendi. Şimdi yeni bir kritik eşikteyiz. Erdoğan bir kez daha, millete sığındı. “Sevgili milletimiz bize inanın, güvenin. Türkiye sıçrama yapacaksa tam zamanı. Keşke dememek için şimdi risk alıyoruz. Allah’ın izniyle başaracağız” dedi.

KRİZ YÖNETİMİ

17 Kasım Cuma gününden itibaren yeni bir sürece girdik. Ekonomik sıkıntılar üzerinden psikolojik savaş devreye sokuldu. Bu tehlikeyi dikkate alarak artık iktidarın dinamik bir süreç yönetimini devreye sokması gerekiyor. Yoksa bir algı oluşturulduktan sonra onu yıkmak kolay olmuyor.

ERDOĞAN’IN YANINDA OLMA ZAMANI

Erdoğan için hep, ‘Yalnız bir lider’ yorumları yapılır. Buna katılmıyorum. Erdoğan, milletiyle birlikte olan bir lider. Arkasında milyonların desteği var. O nedenle, milletinin desteğiyle girdiği her savaşı kazandı. Erdoğan yeni bir mücadelenin içine girdi. Şimdi Erdoğan’ın yanında olma zamanı.

ALİ BABACAN’IN İKİ YÜZÜ

AK Parti’de olduğu dönemde Ali Babacan’a, Erdoğan’la çalışmanın nasıl bir duygu olduğu soruluyor.

“Sayın Başbakan öncelikle çok dürüst ve güvenilir bir insan. Bu son derece önemli. Bütün kabine üyelerinin, milletvekillerimizin son derece güvendiği, sevdiği, saydığı bir lider” yanıtını veriyor.

Muhalefete geçince Babacan bu kez Erdoğan için, “Reis, reis dedikleri de maalesef kabile devletinin reisi” diyor. Ali Babacan, AK Parti’deyken Erdoğan’ı cumhurbaşkanlığına öneren teklife imza attı. Meğerse aynı zamanda Erdoğan’ın karşısına Abdullah Gül’ü ortak cumhurbaşkanı adayı yaptırmak için yürütülen operasyonun tam göbeğindeymiş. Kendisi bunu, “Tam göbeğindeydik yani. Görünür değildim ben ama tam göbeğindeydim” diye itiraf etmişti.

Ali Babacan şimdi Başkanlık Sistemi’nden şikâyet ediyor ya... Parlamenter sisteme geçilmesini savunuyor ya... AK Parti’deyken Başkanlık Sistemi’ne geçilmesini öneren teklife imza veren milletvekillerinden biriymiş. Bu kadar maskeli siyasetten sonra Ali Babacan’ın AK Parti’deyken siyasi velinimeti olarak gördüğü Erdoğan’a, bugün hakaret yarışına girmesi sizi şaşırtıyor mu? Beni şaşırtmıyor. Bizim pırlanta gibi bildiğimiz Ali Babacan, meğer maskeli siyasetçiymiş. Muhalefete geçince maske düştü, Babacan’ın gerçek yüzü ortaya çıktı.

Yazarın Tüm Yazıları