Yatırım haberleri marka satışlarını ne kadar etkiliyor

Geçtiğimiz hafta Peugeot Türkiye Genel Müdürü Jean Pierre Vieux’la akşam yemeğinde biraraya geldik. Türkiye’de başarılı olacağının sinyallerini çok net olarak veren Vieux, Peugeot’nun Türkiye’de pazar payını geri almaya başladığını belirterek, "Ben Türkiye’ye geleli 1 yıl oldu. Geçen yıl yaklaşık yüzde 3 pazar payımız vardı. Ağustos ayında ise payımız yüzde 5.7’ye çıktı" açıklamasını yaptı.

Vieux’un bunları söylediği an kafamda şimşekler çakmaya başladı. Çünkü Peugeot’nun Türkiye’de yatırım yapacağına ilişkin haberler de aynı zamanda basında yer almaya başlamıştı. Hemen Vieux’a şu soruyu sordum: "Reklamın iyisi kötüsü olmaz diye bir tabir vardır. Bundan 3-4 yıl önce Hyundai’de Türkiye’de dev yatırım yapacağını açıklamış ve 1 yıldan fazla basında bu yatırımla ilgili çok geniş yer bulmuştu. Sonuç olarak 2005 yılında Hyundai’nin satışlarına baktığımız zaman ciddi bir artış görüyoruz. İlk 3 marka arasına yükseldiler. Şimdi benzer durum sizin içinde geçerli gibi gözüküyor. Peugeot’nun kısa sürede pazar payını 5.7’ye çıkarmasında yatırım ile ilgili gündemin etkisi ne kadar?"

Vieux’un bu soruya cevabı uzun oldu ama özetle şunları söyledi: "Bildiğiniz gibi bu haberler Peugeot tarafından yayınlanmıyor ve böyle bir misyonumuz yok. Bu tür haberlerin genel bir etkisi olmuş olabilir ancak Peugeot’nun bugün pazarda varmış olduğu noktada çok daha temel nedenler var. Birçok aksiyonda bulunduk. Pazarda daha agresif olduk. Yoğun bir şekilde dağıtım ağımızı geliştirmek ve kalitesi üzerinde çalıştık."

Şöyle Türkiye’de otomotiv sektörüne baktığımızda, son 5 yılda en az 10 otomotiv markasının Türkiye’de yatırım yapacağını yazdığımı hatırlıyorum. Bu konuda biz de sürekli yatırımı gündeme getiriyoruz diye eleştiriliyoruz. Ama biz gazeteciyiz ve uluslararası bir markanın yöneticisinin ağzından çıkan yatırım sözünü de dikkate almamak gibi bir şansımız yok. Şu bir gerçek ki, ’Yatırım haberleri’ basında geniş yer bulmaya başlayınca bir çok marka gazetelerde yer almak için bunu bir fırsat olarak değerlendirdi. Ama sonuç olarak Türkiye’de yatırımı olan markalar dışında son 5-6 yılda yatırıma gelen hiç ama hiç kimse olmadı. Böyle olunca da yatırım haberleri her geçen gün inandırıcılığını kaybetmeye başladı.

Yatırımla ilgili çıkan haberlere baktığımızda Türk halkının kafasında yerli üretimle ilgili bir imaj oluştuğunu net olarak görüyoruz. Çünkü Türk tüketiciler eğer bir otomobil ithalsa hala yedek parça bulmakta zorlanacağını düşünüyor. Ama eğer Türkiye’de üretilen bir aracı alırsa, ne serviste ne de yedek parçada sorun yaşamayacağını düşünüyor. Zaten yerli araçların satışları da bunu açıkça ortaya koyuyor. Bu noktada Türkiye’ye ilişkin yatırım haberlerinde sonra, yatırım yapacağını açıklayan markanın modellerine ilişkin bir sempati duyuluyor. Eğer bu marka yatırım haberlerinden sonra Türkiye’de doğru hamleleri de yapıyorsa, satışlarını artırıyor.

Ama şu gözden kaçıyor. Yatırım yapılsa da bir markanın tüm ürün gamını Türkiye’de üretmesi mümkün değil. Yani üretici markaların da ithal ürünleri bulunuyor. Herhangi bir modeli Türkiye’de üretiyorsa birçok parçasını ithal ediyor, tıpkı diğer markaların ürünlerini ithal ettikleri gibi. Peugeot Genel Müdürü Vieux, "Bu konuya açıklık getirmeliyiz" diyor ve ekliyor, "Şu an Türkiye’de Bipper ve Partner dışında bir üretim yapmıyoruz ancak Türkiye’de üretilen birçok parçayı dünyanın dört bir yanındaki üretim merkezlerinde kullanıyoruz. Hatta yedek parça stokladığımız merkezimize gelen parçaların birçoğu Türkiye’de üretiliyor. Dolayısıyla tıpkı Türkiye’de üretiyormuşuz gibi bir noktaya da gelinebiliyor."

Vieux’a bu konuda katılmamak mümkün değil. Yani illaki komple araç üreteceksiniz diye bir şey söz konusu değil. Başka fabrikalara yedek parça üretip ihraç etmekte bir o kadar önemli. Kıssadan hisse, artık hiç bir marka sadece basında geniş yer alıp satışlarını artırmak için olmayan bir yatırımı Türkiye’de yapacağından bahsetmemeli. Türkiye’nin artık laflara değil icraata ihtiyacı var.

Son 5 yılda Türkiye’de yatırım yapacağını açıklayan markalar

Türkiye’de şu anda yatırımı olan ve üretim yapan uluslararası markalar arasında Renault, Fiat, Toyota, Ford, Hyundai, Honda, Mercedes, MAN ve Isuzu yer alıyor. Bu markalar yıllardır Türkiye’de olan ve mevcut kapasitelerini artıran markalar. Yani bir tek yatırımı bu markalar yapıyor. Ama bu markalar dışında sürekli yatırım haberleriyle gündeme gelen ancak şu ana kadar hiç bir sonuç alınamayanlar da var. Şöyle bir düşündüğümde son 5 yılda en az 8 markanın Türkiye’ye yatırım yapacağını açıkladığını hatırlıyorum. Bunlar arasında Opel, Volkswagen, Peugeot, Chery, Subaru, Samand ve Mahindra gibi markalar var. Hyundai’nin de dev yatırım yapacağını açıklamasından yola çıkarsak bu listeye eklememiz gerekebilir. Bunlar benim ilk etapta aklıma gelenler. Eminim atladığımız markalar da vardır. Bu markalardan bazıları gerçekten Türkiye’de yatırım yapmayı düşünüyordu ama rakip ülkelerden daha cazip teklifler ve teşvikler aldıkları için yönlerini çevirdiler. Bazıları ise sadece gündemde yer alabilmek için ’Yatırımı’ kullandı. Ama bu markalar yüzünden gerçekten yatırım yapacakların bile inandırıcılığı kalmadı. Sonuçta Türk otomotiv sektörünün büyümesi için umarım önümüzdeki 5 yıllık dönemde bu markalardan hiç olmazsa 1-2’si Türkiye’ye gelir.

Trafik kazaları 7 ayda yüzde 16.4 düştü, aman şimdi BAYRAMA dikkat

RAMAZAN ayı bitiyor ve herkesi şimdiden 9 günlük bayram tatili heyecanı sardı. Bu yıl tatil süresi uzun olduğu için insanlar yakınlarını ziyaret etmek veya tatil gitmek için yollara çıkacak. Bugüne kadar Şeker Bayramı tatillerinde yollara çıkan otomobil sayısının artmasıyla birlikte kaza oranlarında da büyük bir artış yaşandı. Bu nedenle bu bayramda otomobilleri ile seyahate çıkacaklara geçmiş yılları düşünerek, tatillerini zehir etmemeleri için dikkatli olmalarını tavsiye ediyoruz.

Emniyet Genel Müdürlüğü’nde yapılan açıklamaya göre 2008 yılının ilk 7 ayında geçen yıla göre trafik kazalarında yüzde 16.4, ölü sayısında yüzde 15.8 azalma yaşanmış. Ramazan Bayramında da trafikte dikkatli olarak bu düşüşe destek olunabilir. Türkiye’de trafik kazalarında her yıl 10 bin insan hayatını kaybediyor. Bu üzücü durum Türkiye’yi dünya şampiyonu yapıyor ama inanın kimse böyle bir şampiyonluk istemiyor.

Bu gidişe dur demek için Cumhurbaşkanlığı himayesinde başlatılan "Trafikte Dikkat 10 Bin Hayat" adlı sosyal sorumluluk girişimi, kamuoyuna tanıtıldığı 5 ayda dikkat çekici çalışmalara imza attı. Kavşaklardan benzin istasyonlarına gümrük kapılarından otobüslere kadar Türkiye’nin birçok noktası proje afişleriyle donatılarak, kamuoyunun "dikkati" projeye çekildi. Son 7 ayda trafik kazalarında ve buna bağlı ölümlerde yaşanan azalma ise, projenin önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Emniyet Genel Müdürlüğü’nde yapılan açıklamaya göre 2008 yılının ilk 7 ayında geçen yılın aynı dönemine göre trafik kazaları yüzde 16.4 oranında azaldı. Kazalarda ölü sayısındaki yüzde 15.8 azalma ise, projenin "10 bin hayatı yaşatmak" hedefinde umut veren bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Ülkemizin önde gelen kamu kurum ve özel kuruluşların oluşturduğu Trafikte Hayat Kurtarma Platformu, trafik kazalarındaki azalmanın dikkat çekici bir gelişme olduğunu ve projenin hedefleri için umut verdiğini kaydediyor. Proje ortakları, özellikle Ramazan Bayramlarında yaşanan trafik yoğunluğunu hatırlatarak, kamuoyunu trafik kurallarına uyarak bu düşüşe destek olmaya çağırıyor.
Yazarın Tüm Yazıları