Yargıya saygı nerede?

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Adam sanık... Adalet huzuruna çıkartılmış, hesap veriyor. Ondan ne beklersiniz?

Ya susma hakkını kullanacak, ya suçlamayı ret yahut kabul edecek ve kendini savunacak.

Hayır...

O, mahkemede kuvvet gösterisinde bulunuyor. Dönüp müdahil olarak mahkeme salonunda bulunan Akın Birdal'ı gösteriyor ve yargıca, ‘‘Sizinle iddiaya girerim, bu adamın beynini 24 saat içinde duvara yapıştırırım’’ diyor.

Sadece izleyicilerin değil, bizzat yargıcın huzurunda bir başkasını düpedüz ölümle tehdit ediyor, ama hakkında hiçbir işlem yapılmıyor.

Hatta haberden anlaşıldığına göre Birdal'ın avukatı bu sözleri duruşma tutanağına geçirtmeye dahi muvaffak olamıyor.

Daha doğrusu, bu sözleri tutanağa geçirtmek isteyen avukata kızıp yine herkesin gözü önünde ve herkesin duyacağı şekilde, ‘‘Lan avukat, senin ....’’ diye başlayan sözlerle hakaret yağdırıyor.

Haberde bilgi verilmediğinden anlaşıldığına göre yargıç bu olayı ahval-i adiyeden saymış.

Muhabir de ‘‘Hemen her duruşmada böyle şeyler oluyor. Hangi sanık hakkında işlem yapıldı ki, bunda yapılsın?’’ diye düşünmüş olmalı ki, araştırmaya gerek duymamış.

Zaten durumun vahameti de ondan çıkıyor.

Gerçekten yargıçlarımız ve kamuoyumuz bir duruşma salonunda vaka çıkmazsa artık yadırgar oldular. Çünkü mahkemede disiplin filan kalmadı.

Oysa hani şu ‘‘demokrasi’’sine âşık olduğumuz Batı ülkeleri var ya... Onlardan herhangi birinin mahkeme salonunda, en ufak bir terbiyesizlik yapın, örneğin gürültü çıkartın da bakın bakalım...

‘‘Contempt of court’’ dedikleri suçu işlemiş yani ‘‘yargıya saygısızlık etmiş’’ olursunuz.

Bedeli de hepsinde fevkalade ağırdır. Uzun hapis cezasını gerektirir.

Oysa bizde mahkeme salonlarının savaş alanına dönmesine alıştık. Özellikle şu meşhur Sıvas olayları davasında, Gümüşhane Baro Başkanı iken öldürülen Ali Günday'la ilgili davada, DHKP-C türü terör örgütü davalarında, sanıklar veya onların şamatacıları yapmadık edepsizlik bırakmadılar. Ama anladığımız hiçbirine bir şey yapılmadı. Çünkü olup biteni seyredip sineye çekmek nedense yargıçların da kolayına geldi. Oysa edepsizlik onlara değil doğruca adalet kavramına ve kurumuna yönelikti.

Bir insanın yargı önünde doğru söylemesine engel olmaya kalkıştı diye ABD Başkanı Bill Clinton'ın sandalyesini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bir dünyada yaşadığımızı nedense unutuyoruz.

Siz kendi değerlerinize ne kadar sahip çıkarsanız, başkalarından da o değerlere en çok o kadar saygı bekleyebilirsiniz. O nedenle adalete önce biz sahip çıkmalıyız.













Yazarın Tüm Yazıları