Yalçın Bayer: Finike'de devlet yok

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Antalya'da müteahhitlik yapan Mehmet Çiller, 3 Kasım günü Antalya Gazeteciler Cemiyeti'nde bir basın toplantısı yaparak, ‘‘Akdeniz'in en büyük organize suç çetesini kamuoyuna sunduk’’ diyor.

İddia bu kişilerin, belediye başkanları aracılığıyla yeşil alanları imara açtırdıkları, bankalardan ödenmeyen krediler çektirdikleri, tehditle para sızdırdıkları, rüşvet alıp verdikleri ve sahte çekleri piyasaya sürdükleri...

Bugüne kadar bunların üzerine tam gidilebildi mi? Hayır.

Çiller, bugüne kadar birçok başvuruda bulunmuş, hatta cezaevine bile girmiş... ‘‘Gelsinler her şeyi ortaya koyacağım’’ diyor.

Kendisi de bu kişilere rüşvet vermediği için yaptığı müteahhitlik işlerinin ruhsatını alamadığından yakınıyor.

Antalya'da yaptığı basın toplantısı, Hürriyet Akdeniz ekinde ‘‘Sahil belediyeleri mafyanın elinde -Korkunç iddia- Antalyalı müteahhit Mehmet Çiller Savcılığa suç duyurusunda bulunuyor’’ başlığıyla yer almış. Diğer basın da bu iddialara geniş yer vermiş.

HAPSE ATILDIM

Gerisini Çiller'den dinliyoruz:

‘‘Sözlerimiz hiçbir hakaret içermediği halde, -Antalya Cumhuriyet Savcılığı suç unsuru bulamadı- Finike Cumhuriyet Savcısı Cengiz Bal tarafından gece çirkin bir operasyon ile Antalya'dan Finike'ye getirilerek cezaevine konduk. Güya basın yoluyla hakaret ettiğim bildiriliyordu. 20 gün içeride yattıktan sonra kefaletle tahliye olduk. Bütün amaç bizi cezaevine koyup, ortalığı yatıştırmak idi. Şu anda dışarıdayım, yattığım cezadan da şeref duymaktayım.’’

Bu konuda başka iddialar da aktarıldı bize... Ziraat Bankası'ndan 5 trilyon dolayında tarımsal ve esnaf kredileri çekilmiş ve süreleri geldiğinde ödenmemiş...

Hele sahil yapılaşması tam bir rezalet halini almış... Finike'nin 1. sınıf deprem bölgesi olduğu biliniyor.

Çiller konuşmaya devam ediyor:

‘‘Finike bölgesinde rüşvetle yürüyen belediye hizmetleri ve son derece sağlıksız yapılaşmaya karşı ne yapılıyor? Burada meydana gelebilecek 6 şiddetindeki bir depremde bu binalar insanlara mezar olacaktır. Ama ne yazık ki bazı belediye başkanları ve yandaşlarına hiçbir güç dokunamıyor. Mevcut olan tüm deliller yok edilmek isteniyor.’’

SÜLEYMANCILARIN KALESİ

Peki Finike Kaymakamı ve Cumhuriyet Savcısı bütün bunlara karşı ne yapıyor?

Gerçek şu ki, valilik ve polis, bu işlerin üzerine fazla gidemiyor. Çünkü bu iş büyük ve yukarılara dayanan bir iş gibi gözüküyor...

İşbirlikçilerin; Finike (Nail Dülgeroğlu-ANAP) ile Sahilkent (Ali Çoban-ANAP) ve Hasyurt (Mahmut Esen-DTP) olduğu ileri sürülüyor.

Bir de bunları yönlendiren İsmail Bayatlı var; boşandığı eşinin üzerine mallarını aktaran...

Kaymakamlığa ve savcılığa verilen şikáyet dilekçeleri ne oldu?

Antalya Mali Şube Müdürlüğü'nün soruşturması neden tam olarak ortaya çıkarılmadı? Ziraat Bankası müfettişleri, hortumlanan paralarının takibini neden yapamıyor?

Bir kavgaya gerekçe yapılarak tutuklanan Yuvalı Köyü Muhtarı Ekrem Ayyıldız, 45 gündür hálá yargı önüne çıkarılmadı.

CHP'ye oy veren köy halkına, Süleymancı tarikatı mensuplarının tahammülü yok. Zaten Fethiye ve çevresi Süleymancılar'ın kıskacında.

Müteahhit Çiller, ‘‘Ben rüşvet vermedim, başım belaya girdi. Şikáyetçi oluyorum, ancak bir takım güçler bu çetenin uygulamalarıyla ilgili delilleri karartıyor. Olayların üzerine gidilemiyor. Lütfen sizin aracılığınızla Sayın İçişleri Bakanı Tantan'ın yardımcı olmasını diliyorum. Dürüst müfettişler gönderip bunlara dur demesini bekliyorum’’ diyor.

Çiller olan soyadını değiştirmek için Antalya'da yargıya başvurduğunu da ekliyor.

Fethiye'deki gelişmeler Antalya'daki idarecilerin boyutunu aşan büyük bir kavga... Sonucunu merakla izleyeceğiz.

‘SPK ile çok

ilgiliyim’

ANAP İstanbul Milletvekili Nesrin Nas, dünkü ‘‘Gizli ellerden kişiye özel’’ başlıklı yazı üzerine aradı. ‘‘Bütçe Plan Komisyonu'nda SPK yasasında değişiklik yapan tasarı üzerindeki tartışmalara kızdığım ve terk ettiğim doğrudur. Çünkü ben bu konuyla çok ilgiliyim’’ diyor.

Nas, SPK başkanlarının işletme, iktisat ve finans alanlarında uzman olmasına itirazı olmadığını, ancak son anda 'mühendis olmama' gibi bir kısıtlamanın getirilmesine tepki gösterdiğini anlatıyor:

‘‘Niye objektif kriterler getirmiyoruz. Bankacılık bir meslektir ama SPK ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu birbirine benzer kuruluşlar değildir. SPK'nın denetlediği borsada halka açık, otomotivden gıda sektörüne kadar üretim yapan şirketler vardır. Her şeyi bankacılıkla düşünemezsiniz, bir kısıtlama getiremezsiniz. Son dakikada getirilen bu öneri de, mevcut SPK başkanını devre dışı bırakmayı amaçlamaktır. Hem ilke olarak, hem de kurulun yapısı itibariyle yaptığım itiraz bu nedenledir. Sayın Başkan mühendistir ama 10 küsur yıldır Bilkent'te finans ve finans işletmeciliği dersi vermektedir. Ayrıca SPK'da geçmişte mühendisler de görev almışlardır. Bu tür uygulamalar, geçmişe dönük sorgulamalara yol açar.’’

Neden bu konuyla çok ilgilisiniz?

- İlgileneceğim de... Çünkü sermaye piyasasının gelişmesini Türkiye'nin çıkışında temel etken olarak görüyorum. Sermaye piyasalarından kaynak, fon temin edilemezse bir gelişme sağlayamazsınız. Bu nedenle sermaye piyasalarının şeffaf ve denetlenebilir olmasına çok önem veriyorum. Bu nedenle başka itiraz noktalarımı da ortaya koydum, kavgalar yaptım. Örneğin, merkezi kayıt kurulunun mutlaka olması gerektiğini de söyledim. Nereden buldunun sorulmasını, manipülasyon yapanlara para ve hapis cezalarının daha da arttırılmasını da önerdim. Sermaye piyasasına önem vermezsek faizler başını alır gider yoksa.

Nas'a, yakın arkadaşı olan SPK Başkanı Muhsin Mengütürk'ü niye bu kadar koruduğunu, geçen salı gecesi lideri ve Mengütürk'le neler konuştuğunu sorma gereği duymadık... Anlaşılıyor ki, Nas'ın ve ANAP'ın nazarında SPK Başkanlığı'nı koca Türkiye'de sadece Mengütürk yapabilir!

İsrail'in önerisi

1994 yılında Sovyetler Birliği'nde yaşayan bir milyon Yahudi, İsrail'e göç etti. İsrail Devleti bu ailelere kalıcı konutlar yapılıncaya kadar 'konteyner evlere' yerleştirildi. İsrail, şimdi kullanmadığı bu 40 bin konteyner evi ücretsiz olarak Türkiye'ye vermeyi teklif ediyor. Fakat bizim hükümetteki beylerden ses yok. Niye?

Çünkü bu evler Türkiye'ye gelirse prefabrik evleri yapan müteahhitler para kazanamayacak. Ne olup bittiğini bilmek bile bazen yeterlidir. Bildiğimizi bilmeleri bile bir baskı unsurudur.

Suat TAŞPINAR/İSTANBUL

EMEKLİ öğretmen İsmet Öner Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna'ya soruyor: ‘‘24 Kasım Öğretmenler Günü'nden yılbaşına kadar öğretmenler, İETT otobüslerinden ücretsiz olarak yararlanıyor. Güzel bir uygulama; nihayet eğitim ve öğretim veren insanların değeri anlaşıldı. Ancak emekli öğretmenler bu uygulamadan yararlanamıyor. Acaba belediyemiz emeklileri mi sevmiyor yoksa emekli öğretmenlerin daha çok geliri olduğunu mu düşünüyor? Bu ayrıcalık niye?’’



Yazarın Tüm Yazıları