Yağış olsa da ılık günlere devam

Sıcaklıklar Marmara’da 15-20 derece aralığında salınıyor, güneyde ise 25 dereceyi aşıyor. Bugün yine batı bölgelerde lodos sert esebilecek.

Bu arada yer yer Marmara, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz’de yağışlar var. Çok etkili olmayan bu yağışlar aralıklarla görülüyor. Cumartesi öğleden sonra yağış yurdun hemen hemen tamamını terk edecek. Sıcaklıklar ise yüksek seyrediyor.

Aralık ayına girdik, sıcaklıklar Marmara’da 15-20 derece aralığında salınıyor, güneyde ise 25 dereceyi aşıyor. Bu ısınmanın nedeni üst üste gelen lodos! Bugün yine batı bölgelerde sert esebilecek. Bu arada yer yer Marmara, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz’de yağışlar var. Çok etkili olmayan bu yağışlar aralıklarla görülüyor. Zaten cumartesi öğleden sonra yağış yurdun hemen hemen tamamını terk edecek. Sıcaklıklar ise yüksek seyrediyor. Bir süredir bahsediyoruz ılık günler içerisindeyiz, yakın bir gelecekte ciddi bir düşüş yok diye. Bu ayın 10-12’sine kadar ara ara dalgalanmalar olsa da sert bir soğuk yok. Ancak unutmayın, Batı’nın kışı ocak sonlarında başlar.

Şaka gibi, gerçekten şaka gibi!!! Bakın yine küresel ısınma konuşuluyor. Montreal’de 180 ülke toplandı, küresel ısınmaya neden olan gazların belirli bir seviyeye indirilmesi, 2012 yılına kadar sürecek bu kısıtlamaların ardından yeni kısıtlamaların belirlenmesi amaçlanıyordu. Ama küresel ısınmaya neden olan sera gazlarının en büyük kaynağı olan ABD, daha konferansın ilk gününde protokolü yine imzalamayacağını açıkladı. Hatırlıyor musunuz, ‘Küresel ısınmanın getirdiği sonuçlar aslında savaşlardan daha büyük bir tehdit, bir yıl içerisinde yalnızca meteorolojik nedenlerle 150.000’in üzerinde insan yaşamını yitiriyor’ diye geçen yıl bahsediyordum. Bakın şu an devam eden kongreden çıkan sonuçlardan biri şu: ‘Küresel ısınmanın sonuçları, kitle imha silahlarının sonuçlarıyla karşılaştırılabilir büyüklüğe gelmiştir’.

Aslında kıyaslanması ve bağlantı kurulması gereken yalnızca savaşlar ve kitle imha silahlarının oluşturduğu sonuçlar değil, hastalıklar da aynı şekilde. Kuş gribinden bahsederken hep hangi atmosferik koşullarda yayıldığından bahsediyoruz, ama üzerinde durulması gereken ‘hangi iklim koşullarında bu hastalıklar ortaya çıkıyor’ olmalı. Çünkü bazı virüs ve hastalıklar belirli iklim koşullarında görülüyor. Örneğin 14. yüzyılda dünyada 34 milyon insanın ölümüne neden olan veba salgınında, yine şu ankine benzer ılık ve nemli hava koşulları vardı ve bilim adamları 14. yüzyıldan sonra 1850’lerde, yine aynı atmosferik koşullarda veba salgınının ortaya çıkmasının bir tesadüf olmadığını düşünüyor.

Sözün kısası; hastalık olsun, meteorolojik afetler olsun, su sorunu olsun, tarım arazilerinin yok olması olsun, açlık olsun, sonuç ne olursa olsun, gözümüzün içine sokulan araştırma sonuçları bile insanoğlunun açgözlülüğünü gidermiyor. Bakın atmosferde sera gazları (küresel ısınmaya neden olan gazlar) son 650 bin yılın en yüksek seviyesine ulaşmış durumda. Freni patlamış kamyonu durdurmak bir yana hızını artırmak için elden gelen yapılıyor, ekonomik gerekçelerle.

Bazen bu işin içinde bir iş olduğunu düşünüyorum. Ne bileyim belki de bize anlatılan her şey yalandır! Yazılan senaryolar doğrultusunda değişimler beklenmiyordur. Geçen haftalarda bahsetmiştim, Rusya’nın iklimi kontrol etme amaçlı çalışmalarına karşılık, ABD’nin iklim kontrolü üzerine HARP projesi var diye. Bu denli büyük bütçeler ile araştırma yapan ve meteorolojik olaylardan etkilenen ülkeler arasında ilk sıralarda yer alan dünya devinin küresel ısınmaya bu denli kayıtsız kalması insanı gerçekten garip düşüncelere yöneltiyor. Acaba ABD küresel ısınmanın etkilerini ortadan kaldıracak sihirli bir değnek mi icat etti? Ya da kendi atmosferlerini bu global hareketin dışında tutabilecek bir yöntem mi geliştirdiler?
Yazarın Tüm Yazıları