Vücut dili...

Vücut dili, ağızdaki dilden farklı olarak, kimi zaman siz istemeseniz de konuşur.

Bir de bakarsınız ki bülbül kesilmiş, sizi anlatıyor etrafa.

Bu yüzden politikacılar-bürokratlar son yıllarda vücut diline önem vermeye başladılar, kurslara gidiyorlar, vücut dilini öğrenmeye çalışıyorlar, başbakanlar vücut dili bilen kadrolar arıyor.

* * *

Diyelim ki bürokrat olarak atanmak istiyorsunuz:

Vücut dilinde en önemli organ kalçalardır.

Lideri daha uzaktan görünce, kalçalar kendi ekseni etrafında yavaş yavaş döndürülür.

Bu ‘‘Aradığınız adam benim’’ anlamına gelir.

Bu arada bel hafif öne doğru eğilirken, sağ el ile sol el göbeğin hemen altında kavuşturulup, kafa ‘‘Hay hay’’, ‘‘Başüstüne’’, ‘‘Tabii efendim’’, ‘‘Ne kadar da doğru söylüyorsunuz’’ anlamında sallanır.

Eğer lider de vücut dili olarak; size bakarken elini pantolon cebine sokup karıştırırsa...

Hah...

Tam adamı bulundu...

* * *

Bakan olmak için:

Lider gözükür gözükmez üç adım geri atlanarak, kameraman ve foto muhabirlerinin bacakları arasındaki bir boşluk tespit edilir ve kuzu pozisyonunda, eller ve ayaklar üzerinde o noktaya hızla hızla dalınır.

Liderin önüne gelinmiştir.

Burada baş taraf yere daha yakın, arka nahiye havada, eller pençe, hafif hafif yaylanılır.

Bu arada başın liderden yana olmasına dikkat etmelidir.

Tersine duruş değişik manalara çekilebilir.

Lider ise vücut dili olarak; iki kolunu uzatıp, masayı alttan tutar gibi hızla kendine doğru çekerse...

Bakan oluyorsunuz.

* * *

Diyelim ki bürokratlar atandı, bakanlar tamam...

Ekonomi düzeliyor, dış politika iyi, işsizlik-kalkınma-üretim tamam mı?...

Misal, hırsızlık önlendi mi?...

Torpil, eş-dost kayırma bitti mi?...

Elbette vücut dili olan akıllı vatandaşlar olarak; sol el ile sağ bilek saat yerinden kavrayıp, yukardan aşağıya, aşağıdan yukarıya doğru dört bir yana sallanır.

Vücut dilidir bu.