Varil!

NE yazık ki beklenen son, önceki gün saat 15.00’te gerçekleşti!M/V Ulla gemisi, İskenderun Körfezi’nde sulara gömüldü.

Ne ilk ne de son olacak.

Türkiye’nin kara coğrafyası ve denizleri artık bir atık deposu durumunda.

‘Elbette yaşananlardan çıkarılacak dersler olmalıdır’ diyor İskenderun Çevre Koruma Derneği Başkanı Aylin Canpolat Ödemiş...

Ulla’yı; ağır işleyen adalet mekanizmasının, ağır işleyen bürokratik sürecin ve son yıllarda toplumsal hastalığımız haline gelen ‘nemelazımcılık’ın batırdığını söylüyor.

Ödemiş şunları anlatıyor:

‘Gelinen noktada, bundan sonra yaşanacaklar konusunda uzman kişi ve kuruluşların da açıklamaları olmalıdır. Ancak şurası muhakkak ki, Ulla’nın toksik yükünü oluşturan +6 değerli krom ve diğer ağır metaller, süreç içinde İskenderun Körfezi sularında dağılacak ve canlı yaşamı etkileyecektir.

Ağır metallere bağlı kronik karaciğer zehirlenmeleri ve diğer olumsuz etkiler önümüzdeki on yıllarda yaşanabileceklerin sadece bir kısmı.

Ne yazık ki ülkemizde bunları belirleyecek sağlıklı istatistikler yapılmamaktadır.

Çernobil örneğinde yaşadığımız gibi aradan geçen on yıllara karşın Karadeniz’de yaşanan kanser vakalarıyla ilgili, doğum anomalileriyle ilgili sağlıklı araştırmalar yapılamamaktadır.

Bilimsel olarak İskenderun Körfezi yarı kapalı körfez olarak nitelendirilen bir körfezdir ve sularının doğal olarak 80 yılda yenilenebileceği söylenmektedir.’

Yasal olmayan tehlikeli atık ticareti, uluslararası anlaşmalara karşın ne yazık ki artan bir şekilde sürüyor. Her geçen gün bir başka yerde örnekler ortaya çıkıyor. Zehirli varillerin, sahillerde son yılların modası ‘beach club’lerde kullanıldığını da kimse unutmasın.

Ödemiş, ‘Bunları yapanların, yaptıklarını yanlarına bırakmayacağız’ diyor.

Var mısınız; çevre sorunları karşısında birlikte savaşıma...

Bu paralar helal mi?

FUTBOL antrenörlerine, futbolculara verilen maaş ve primleri basından öğrendikçe uykularım sekteye uğruyor. Yüreğimin derinliklerinde fırtınalar kopuyor.

Asgari ücretin 318 milyon olduğu bir ülkede, 17 ve 37 milyar, 80 bin dolar gibi maaşlar, 50 trilyonluk primler... Arap şeyhi misiniz, nesiniz?

Ülkemizde 1999 depremi yaşanmış, 2000 Kasım, 2001 Şubat krizleri olmuş; donumuza kadar borçlu bir ülkede bu paralar helal midir?

Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı böyle bir maaş alabiliyorlar mı? Diyecekler ki, Futbol Federasyonu özerktir... İyi de o zaman geride bırakılan çöküntü ve bataklıklar için ne diyeceğiz?

Yükseköğrenim yaptım, 28 yıllık memurum, maaşım 650 milyon; iki çocuğum da eğitim yapıyor.

Kimin parası kime ödeniyor? Gelmiş geçmiş hükümetler bütçede açık var diye % 6’dan fazla zam yapamıyor. Şehit, dul, yetim ve gaziler nasıl geçiniyor, düşünen var mı?

Bankaları soy, yolsuzluk yap, abartılı ücretler ver; sonra da ‘Ne mutlu Türküm diyene... Vatan, millet, Sakarya’ edebiyatı yap.

Bunları dile getirdiğinizde ideolojik fikirlerle tanımlanıyorsunuz. Böyle sistem olmaz olsun.

Sadık YILMAZ -SİNOP

Taksi durakları şirketleşecek

İSTANBUL İl Trafik Komisyonu’nun kararıyla taksi durakları kaldırılıyor. Taksilerin bundan böyle oluşturulacak şirketlere bağlı olması için çalışmalar yapılıyor.

18 bin taksi ve 600 dolmuşun günde 1.5 milyon kişi taşıdığı gözönüne alınırsa, şirketleşmenin arkasında nasıl bir rant olduğu ortaya çıkıyor. İstanbul Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı Semih Kaçanoğlu projeye karşı çıkarak ‘Aslında bizler taksileri duraklara çekip talep edildiği anda trafiğe çıkmasını savunuyoruz. Ancak ana arterlere cepler yapılması ve taksilerin oraya girip yolcu alması kent trafiğini içinden çıkılmaz hale getirecektir; hele günde 10 bin taksinin gezdiği düşünülürse...’ diyor.

İlk uygulamanın Bakırköy’de başlayacağını yazan ‘Ataköy’ gazetesi soruyor:

‘Kurulacak taksi şirketinin ortakları kimler olacaktır? Bu sistemde tüm taksici esnafı iktidarın kontrolüne mi girecektir? Toplanan yüzlerce trilyon kimlerin menfaatine sunulacaktır?’

Tapuda rüşvete önlem

BAHÇELİEVLER Tapu ve Kadostro Müdürlüğü çalışanları, iş takipçilerine karşı köşemize şu duyuruda bulunuyorlar:

Bahçelievler’e iki tapu ve bir kadostro müdürü olarak üç ay önce göreve başladık. Halkımızın şikayetlerini dindirmek için işlemlerde aracı kullanılmaması için bizzat müdürlüklerimize başvurularak, hizmetlerin en kısa zamanda yapılabileceği, taleplerin karşılanabileceği yolunda bildiriler astık. Yerel medyaya bu konuda açıklamalar yaptık. Buna rağmen ‘takipçiler’ kurumumuzun adını kullanarak menfaat temin etmek istemektedirler. Bunlarla mücadelemiz sürecektir. Vatandaşlarımız kendi işlerini aracısız olarak bizzat müdürlüklerimize başvurarak yaptırabilirler. Tapu ve kadastro müdürlüklerinin Türkiye’nin en güvenilir kurumlarının başlarında geldiğini hatırlatmak isteriz.’

Verheugen’e soruldu mu?

ESKİ DEP’li Leyla Zana, arabuluculuğa soyundu, devlet ile terör listesindeki PKK-KONGRA GEL’i aynı kefeye koydu ve ateşkes istedi. DEHAP Genel Başkanı Bakırhan, PKK-KONGRA GEL terörünü kınayacağına, silahlarınızı bırakın, dedi. Neden? PKK-KONGRA GEL kan kaybettiğinden, desteğini yitirdiğinden mi?

Verheugen’e sorulmalı; bu tavırları nasıl karşılıyorsunuz diye.

Maymunun gözü geç açıldı da biz mi farkında değiliz?

N. KAPTAN-ANKARA

TRT, engellilere saygı göstermiyor

TÜRKİYE
’deki 5 milyon sağır ve dilsize yönelik tek program olan TRT 2’deki ‘İki Elin Sesi’ adlı program yayından kaldırıldı. 5 yıldır programı sunan Nermin Merdanoğlu da işten çıkarıldı. Merdanoğlu bizim elimizdi, dilimizdi. 15 günde bir topu topu 1 saat yayınlanan program, TRT Genel Müdürü Şenol Demiröz’ü neden rahatsız etti? Milli Piyango oyunlarını pazarlamak için haftanın üç günü yapılan sözde eğlence programlarının maliyetiyle, bizim ihtiyacımız olan programdan en az 5 sene aralıksız çekilir. Bu sene futbol maçlarını yayınlayan TRT’ye, Merdanoğlu’nun aldığı 900 milyonluk ücret mi fazla geldi?

Adı saklı

Efendi-köle

TRAKYA
bölgesinden bir üretici anlatıyor: 1 kilo buğday 260 bin lira; 1 ekmek 300 bin lira, bir bardak çay 250 bin lira. Türkiye buğday ithal edecek duruma geldi. Biz artık nasıl buğday ekelim? Herkese çikolata yedireceğiz diyen Başbakan köylüyle dalga geçiyor.

Atatürk’ün, ‘milletin efendisi’ dediği köylü iktidar tarafından köleleştiriliyor. Birileri, topraklarımızı yabancılara sattırmak için mi uğraşıyor?

İki uyarı

DİZİLERE...
Son günlerde kaderci toplum kampanyasına katkısı artan TV dizileri ekranlarda yine boy göstermeye başladı. Acaba çağdaş oyuncunun, rol alacağı oyunda cumhuriyetin kazanımlarını özellikle araması gerekmez mi?

TRT’ye... TRT 3’ü kimi anarşist ve dinci özel radyoların tasallutundan kurtarınız lütfen. Yayın bir düzeliyor, biz bozuluyor. Radyoma neden sahip çıkmıyorsunuz?

GÜNÜN SÖZÜ

‘Elimizdeki kristal cumhuriyet, yere düştüğü zaman kırılır. Irak ve Afganistan gibi oluruz. Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin değerini bilmeliyiz.’

(Sivas Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Sekreteri Nevzat Öztürk)

MESAJ PANOSU

DİZİLERLERE...
Son günlerde kaderci toplum kampanyasına katkısı artan TV dizileri ekranlarda yine boy göstermeye başladı. Acaba çağdaş oyuncu, rol alacağı oyunda Cumhuriyetin kazanımlarını özellikle araması gerekmez mi? N. KAPTAN

KANLICA’
da sürü halinde dolaşan köpeklerden tedirginiz. Muhtarımızın defalarca belediyeye bildirim yapmasına rağmen Beykoz Belediyesi ‘barınakta yer yok?’ bahanesiyle herhangi bir çözüm üretmiyor. Çözüm için birilerinin kuduzdan ölmesi mi gerekiyor? Buket EREL

BAĞDAT Caddesi, No: 269’daki Mercedes bayisinin üstünde ‘M Cafe’ diye bir yer var. Cafenin ne bir yangın merdiveni, ne bir acil çıkış kapısı var. Aklıma 5-6 yıl önceki ‘Mavi Çarşı’ yangını geliyor. 11 kişinin öldüğü bu yer için ‘Camdan tabut’ demişlerdi. İlgililer lütfen hassasiyet göstersinler. K.D.-KADIKÖY
Yazarın Tüm Yazıları