‘Uyusun da büyüsün Konstantiniye’yi feth etsin’

AKP çok yönlü dış politika izliyor. Amerika, BM Güvenlik Konseyi, AB, Avrupa Konseyi, Rusya, Orta Doğu, Uzak Doğu, komşularla sıkı ilişkiler. Ama bunlar KKTC’ye yaramıyor. Çünkü AKP bu görüşmelerinde Kıbrıs Sorununu ayrı bir kategoride ele almıyor.

Bu izlenim ve bu sözler KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na ait. Bununla birlikte Eroğlu, “Cumhurbaşkanı Gül ve AKP Hükümeti ile bir problem yok” diyor ve ekliyor:

“İslam ülkeleri toplantılarında KKTC ile ilgili alınan kararların hiç biri uygulanmadı”.

KKTC’ye uygulanan ambargo her anlamda sürüyor. Eroğlu:

“Halkın geleceği için, ben Rumlarla anlaşmak isterim, yeter ki, ambargo kalksın”.

BÜYÜK AHLAKSIZLIK

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu bir gurup gazeteciyi geçen hafta sonu Kıbrıs’a davet ediyor. Aralarında ben de varım. Eroğlu ile akşam yemeğinde buluşuyoruz, ayrıca danışmanlarıyla sohbet ediyoruz.

Eroğlu geçen hafta Brüksel’de AB yetkilileriyle görüşüyor, BM Genel Sekreteri ile görüşmek üzere bugün de New York’a gidiyor.

Brüksel’de, son pişmanlık fayda vermez vaziyeti ile karşılaşıyor. Eroğlu isim vermiyor, üst düzey AB yetkilileri tarihsel itirafta bulunuyor:

“Kıbrıs’ta çözüm olmadan, 2004’te Rumları AB’ye almak hataydı, Rumların Annan Planına hayır demeleri, son 25 yılın en büyük ahlaksızlığı idi”.

Bu açık sözlülüğe rağmen, pratikte ve politikada hiç bir şey değişmiyor. Rum kesimi AB üyesi, hiç bir ülke KKTC’yi tanımıyor.

KORKU POLİTİKASI

Brüksel’de Eroğlu’na verilen bir başka mesaj şu:

“Rumlar Türkiye’den korkuyor”.

Bir şey olursa, Türkiye müdahale eder korkusu. Aslında korku yayma politikası.

KKTC herhangi bir öneri getirdiğinde, Rumlar savunmaya geçiyor, “biz Türklerin zemininde tartışmayız” zaafiyeti. Bu psikoloji, görüşmeleri fena baltalıyor. Belki de, Rumlar bu psikolojiyi bilinçli olarak pompalıyor.

Bin türlü bahane ile görüşmeler uzayıp gidiyor, görüşüyorlar ama, dostlar alış verişte görsün.

Asıl sorun, Türkiye’ye yabancılaşma, dilim varmıyor söylemeye ama, bizi hala düşman görme alışkanlığı.

O kadar ki, Rum nineler kundaktaki torunlarını, “uyusun da büyüsün, büyüsün de Konstantiniye’yi (İstanbul’u) feth etsin” ninnileriyle uyutuyor.

Bu önyargıyla Kıbrıs’ta kısa dönemde sonuç alınması çok zor.

Kumarhanede yüzde 20 İsrailli

LEFKOŞA’da kaldığımız otelin kumarhanesini dolaşıyorum.
Tıklım tıklım dolu. Rulet, poker masaları, kol çekme makinalarının bir teki bile boş değil. Bazı rulet masalarını bir süre izliyorum, poker masalarına yaklaşmak doğru değilmiş. Yetkililer şu bilgiyi veriyor:
“Burada kumar oynayanların yüzde 20’si Rum. Yüzde 20’si İsrail’den, yüzde 3-5 çeşitli ülkelerden geliyor, kalan yüzde 55 Türkiye’den”.
Onlar sadece kumar oynamaya geliyor. Buna rağmen, İsrail’lilerin gelmesi sanki ufukta yumuşama işareti gibi.

Eroğlu, İsrail lobisiyle görüşecek

TÜRKİYE-İsrail gerginliği sürerken, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu sürpriz bir atak gerçekleştiriyor.

Eroğlu bugün başlayacak BM gezisi sırasında, New York’ta İsrail lobisi ile de görüşecek.

İlginç bir gelişme. Türkiye diplomatik alanda İsrail lafını duymak bile istemezken, Eroğlu’nun İsrail lobisi ile görüşmesi, sadece Eroğlu’nun görüşmesi olmayabilir.

Ben bu görüşmenin Ankara’dan habersiz olduğunu hiç sanmıyorum.

Ankara bu ilişkiye yeşil ışık yakıyor, Eroğlu o tarafta hem kendisine destek arıyor, hem üçüncü kişi olarak, Ankara adına nabız yokluyor.

Damat bey casus gibi

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile Rum Kesimi Lideri Hristofyas arasındaki resmi görüşmelere doğal olarak tarafların teknik heyetleri de katılıyor.

Rum kesiminden farklı bir teknik danışman daha katılıyor. Hristofyas’ın damadı.

Damat Beyin teknik bilgisi iyi Türkçe bilmek. Üniversiteyi İstanbul’da okumuş. Görüşmelere katılıyor ki, Türk Heyeti kendi içinde ne konuşuyor, bunu izliyor.

Resmi adı gözlemci, kendi üslubunda ve herkesin gözü önünde, bir tür casusluk.

Sayın Hristofyas, biraz ayıp olmuyor mu?