Üniversitelerdeki seçimler neye yarar

BU üniversitelerdeki dekan, rektör seçimlerine aklım ermez gerçekten.

Haberin Devamı

Neden mi? Gayet basit. Örneğin, “(x) üniversitesinde rektör seçimi var” diyelim. Günler önce adaylar çıkar. Çoğunlukla mevcut rektör de yeniden aday olur. Üniversite için projelerini, vaatlerini sıralarlar. Seçim günü gelir. Rektör seçimi çekişmeliyse, genelde katılım da yoğun olur.
Sonuçlar açıklanır: Örneğin; a) 100, b) 50, c) 20 oy almıştır.
Bu sıralama Yüksek Öğretim Kurulu’na (YÖK) gönderilir. YÖK’ten cumhurbaşkanlığına liste gider. Ama sıralama genelde değişmiştir. Örneğin; 20 oylu C birinci sırada gönderilebilir. Cumhurbaşkanı da YÖK listesine uymak zorunda değildir, ikinci sıradaki adayı rektör atayabilir.

* * *

Dekanlıkta da döngü benzer şekilde işler. Dekan adayları belli olur, oylama yapılır, rektörlük YÖK’e liste gönderir. Rektörlük sıralamayı da değiştirebilmektedir. Ve yine YÖK devrededir. Yine sıralamaya uymayabilir, dekan atamasını gerçekleştirir.

* * *

Haberin Devamı

Aşağı, yukarı böyle işleyen rektör, dekan seçimleri nereden mi aklıma geldi? Efendim, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı için seçim yapıldı geçenlerde. Mevcut Dekan Prof. Dr. Serhat Bor 261 oyla ilk sırayı aldı. Rakibi Prof. Dr. Kamil Kumanlıoğlu 120 oyda kaldı. Bu, tarafsız bir gözle bakıldığında ne demektir? Prof. Bor’a güvenoyu verilmiştir, görevini sürdürmesi istenmiştir. Ancak öyle değil. YÖK, dekanlığa Kumanlıoğlu’nu atadı.

* * *

Öncelikle şunu söyleyeyim... Prof. Bor ile Prof. Kumanlıoğlu’nu kişisel olarak tanımıyorum. Kendi branşlarında büyük değerler olduğuna, tabii ki eminim. Ne de olsa yıllarını tıpta geçirmiş değerli bilim insanlarıdır ikisi de. Yolları açık olsun, ikisine de başarılar diliyorum.

* * *

Üniversitelerdeki bu tür seçimlerde beni en çok oy verenler ilgilendiriyor. Neden mi?
Eee, düşünün... Seçim zamanı geliyor. O seçmenler sandık başına gidiyor. Gönlündeki, daha iyi çalışacağına inandığı adaya oy veriyor.
Diyelim o kişi en çok oyu alıyor. Peki, her zaman seçilmiş oluyor mu?
Yooo, örnekler çok. İşte bu aşamada oy vereni düşünüyorum. Acaba ne diyorlardır kendi kendilerine, ya da çevrelerine, birbirlerine?
“Biz şimdi neden seçim yaptık”, “Boşuna neden oy kullandık”, “Madem demokratik sonuca uyulmayacak, neden seçim yapılıyor”...
Yerlerinde olsam, ben kendimi biraz tuhaf hissederdim. Oy verirken sanki birileri, “Boşuna oy veriyorsun, nasılsa bizim dediğimiz olacak” diyormuş gibi gelirdi bana. Peki ne mi yapmalı? Ya bu, bazen sözde kalan, seçimlerden vazgeçilmeli. YÖK, görevi isteyenler arasından birisini atamalı. Ya da seçimde oy verilmemeli. Artık adına boykot mu denir, bilemiyorum. Sonuçta ne mi olur? En azından dikkat çekilir, belki de herkesin onaylayabileceği, bir çözüm gelir.

Haberin Devamı

ŞU FUAR MESELESİ

İZMİR Enternasyonal Fuarı’yla ilgili olarak, geçmişe özlem duyanlar, “Ahhh nerede o eski fuarlar” diyenler var ya. Onlara artık diyecek bir şey yok. Onlar her fuar zamanı aynı havaya girecekler, eskiye özlemlerini dile getirecekler. Olsun, herkesin bakış açısı farklı olabilir. Onlara yalnızca, İEF’yle Türkiye’de fuarcılık sektörünün doğduğunu anımsatıyorum.
Ayrıca da, (Ayakkabı Çanta ve Aksesuarları), (Altın, Gümüş Takı, Mücevher, Saat), (Gelinlik Damatlık ve Abiye Giyim), (Zeytin Zeytinyağı ve Teknolojileri), (Metal İşleme Kalıp ve Otomasyon Teknolojileri), (Doğaltaş ve Teknolojileri), (Mobilya Dekorasyon), (Kitap), (Madencilik Doğal Kaynaklar ve Teknolojileri), (Organik Ürünler), (Turizm), (Tarım Sera ve Hayvancılık), (Evcil Hayvanlar), (Baskı Teknolojileri ve Malzemeleri), (Yapı İnşaat Malzemeleri ve Teknolojileri), (Otomobil ve Hafif Ticari Araçlar), (Hediyelik Eşya Hobi ve Kitap) fuarlarının İzmir’de Kültürpark’ta düzenlendiğini unutmamalarını istiyorum. Eskiyi özleyenler, enerjilerini tüketmesinler. Uzmanlık fuarları Gaziemir’de gerçekleşmeye başlayınca, Kültürpark’ta neler yapılabileceğine kafa yorsunlar. İyi gelir... Özellikle kendilerine ve yakın çevrelerine...

Yazarın Tüm Yazıları