‘Üç aylar müminlerin baharıdır’

SİZ bu yazıyı okuduğunuzda üç ayların ilki olan recep ayına girmiş bulunacağız.

Bugün recep ayının üçüncü günü. Dün gece Regaip Kandili’ydi. Mevlam dün gece yaptığınız tüm ibadetleri ve duaları kabul etsin.
Peygamberimizin bu ayların başında yaptığı duayla bu güzel günleri karşılayalım:
“Allahım! Recep ve şaban aylarını bize mübarek kıl ve bizi ramazana kavuştur.”
Üç aylar dediğimiz recep, şaban ve ramazan ayları manevi hayatımızın ilkbaharı sayılır. Bilindiği gibi bahar aylarında tabiat yeniden şekillenir; yeniden dirilir. Kâinatın her zerresi yüce Allah’ı kendi lisanıyla zikretmeye başlar. Üç aylar da böyle bir manevi dirilme, durulma dönemidir. Bu aylar Yüce Allah’la ahdimizi, sözümüzü, kulluğumuzu yenilemeliyiz. Bu aylar içinde Regaip, Miraç, Berat ve Kadir geceleri yer alır. Bu gecelerin her birinin kendine özgü özellikleri vardır. Tövbe için, günahlardan sıyrılmak için birer vesiledir bu geceler.
Bu günlerde hayatımızı yeniden yapılandırmalıyız. Geçmişimizle hesaplaşmalıyız. Kimsenin bilmediği günahlarımız varsa, onları ortalığa savurmadığı için Yüce Allah’a şükretmeli ve o günahlardan dolayı tövbe etmeliyiz.
Taifte insanları İslam’a davet etmek için gittiğinde, Taifliler tarafından taşlanan merhamet Peygamberi Yüce Allah’tan helak istememiş tam aksine; “Ya Rabbi! Dönüşüm Sanadır. Sen benden razı oluncaya kadar tövbe Ya Rabbi” diyerek en dar ve en zor anlarda bile tövbenin gerektiğini öğretmiştir. Yüce Allah onu en zor imtihanla sınadığında bile tövbeye sığınmıştır. Halinden dolayı şikâyet etmemiş, Ya Rabbi üzerimdeki bu belayı kaldır dememiştir. Sana tövbe ediyorum Ya Rabbi. Neden bu haldeyken bile tövbe etmeyi yeğledi? Aslında anlattığı şuydu; isyan edenlerin, bana taş atanların zulmünden, aymazlığından, sana isyanından dolayı tövbe Ya Rabbi. Hz. Peygamber (sav) gibi, sadece günahlarımızdan dolayı değil, çevrenin günah ve isyanlarından dolayı da tevbe etmeliyiz. Cahillerin cehaletinden dolayı da Allah’a tövbe etmeliyiz. Cefa edenlerin zulmünden dolayı da tövbe etmeliyiz.
Kuran’la buluşalım
Üç aylarda Kuran’ı Kerim’in mealini eğer fırsat bulursak tefsirini okuyalım. Her ayeti düşünerek bu ayetlerin kâinata sunduğu mesajı fark ederek ve hatta notlar alarak okuyalım. Ömrümüz tükenmeden, imkânımız kaybolmadan yüce Rabbimizin evrene gönderdiği son vahiyle kucaklaşalım. Bizim dilimizle, bizim kavramlarımızla konuşan Rabbimizin ne istediğini hatırlama imkânı bulalım.
Namazla köprü kuralım Namaz kılma noktasında eksikliğimiz varsa bu hususla kendimizi zorlayalım. Hakkıyla kılınmış olan namaz yüce Rabbimizin bize en büyük mükâfatıdır. Çünkü Müslüman’ın miracı sayılan bu ibadette Yüce Allah’la bire bir konuşma imkânı buluyoruz. Namaz o açıdan bir anlamda nefsi ıslah sayılmıştır. Islah edebilenler için riyasız, gösterişsiz, ıslah dolu bir namazı kılabilenler için namazı, Yüce Allah’ın ziyaretine gidiş, Onun davetine cevap vermek olarak algılayarak namazla aramızı düzeltelim.
Dualar edinelim
Kendimize, yapımıza, ihtiyacımıza en uygun dualar edinelim. Hatta küçük bir deftere ihtiyacımız olan duaları yazalım ve gün boyu bunları birer kez okuyalım. Dua rahatlamak için, derdimizi, sırrımızı içimizden veya yüksek perdeden Rabbimize arz etmek için en yüce yoldur.
Allah’ı yüce isimleriyle zikredelim
Esmaül Hüsna dediğimiz o güzel isimleri her gün bir defa okumak ne kadar faydalı olur. Ey Rahman, Ey Rahim, Ey Şafi; ey esirgeyen, ey bağışlayan, ey şifa veren diyerek.
Fakirleri hatırlayalım
Tatildeyiz. İzin gümlerindeyiz. Bu Günlerde dinlenmek için para harcıyoruz. Taze meyvelerin, güzel ürünlerin TV reklamlarında manavlarda bolca sergilendiği günlerdeyiz. Bu günlerde bunları alamayan birçok aile, bunlardan tadamayan birçok çocuk var. Bunları düşünüp, alacaklarımızdan birer kilo fazla alıp nimetin kefaretini vermeliyiz. Çevreye bahar gelmeden bizim evlerimize bahar gelmişse pek kıymeti olmaz.
Baba ve annelerimizi ziyaret edelim
Çoğumuz büyük şehirde yaşıyoruz. Büyüklerimizin bir kısmı ise köylerde. Memleketimizde yaşıyorlar. Üç aylar bir vesile olsun da onların ellerini öpmeye, dualarını almaya gidelim. Vefat etmişlerin mezarını ziyaret edelim bu günler vesilesiyle.
Bu ayda oruç tutalım
Hz. Peygamber (sav) recep ayında bolca oruç tutarmış. Kazaya kalmış oruçlarımız varsa bu güzel günlerde kaza niyetiyle oruç tutalım. Yoksa nafile niyetiyle nefsimizi zorlayalım. Tabii ki sağlığı buna imkân verenler için bu sözlerim. Hz. Peygamber (sav) toprakta oynayan çocuklarını üstleri kirlenmesin diye paylayan anneleri gördüğünde şöyle buyurmuştur. “Anneler çocukların oyununu bozmayın. Toprak çocukların baharıdır. Bırakın bahardan nasiplensinler.”
Evet, üç aylar da biz büyüklerin baharı. Gelin bahardan nasibimizi alalım.

SORALIM ÖĞRENELİM

Annem hasta. Ayakta duramıyor. Sandalyede namaz kılabilir mi?
Zeki TURAN, Muş
Rahatsızlığı sebebiyle ayaklarını kıbleye ve yana uzatarak da olsa oturamayan kişi sandalyede oturup namaz kılabilir.
Hocam, hediye ile rüşveti birbirinden nasıl ayırabiliriz.
Semih KİTAPÇI, Mersin
Hediye, kişinin hakkı olmayan şeye ulaşabilmesi amacına yönelik ise buna rüşvet denir. Bu durumda alan ile veren aynıdır. Hz. Peygamber bu işi yapanları, sert dille kınamıştır. Çünkü rüşvet vasıtasıyla başkasının hakkına tecavüz vardır. Ama bir şey beklemediğiniz, aranızda resmi menfaat ilişkisi olmayan kişiyle olan alışverişiniz rüşvet sayılmaz.
Ezandan sonra dua okunuyor. Bu duanın anlamını öğrenmek istiyorum.
Tuğçe CEM, Sivas
Ezan duasının anlamı şudur:
“Ey eksiksiz davetin (ezanın) ve kılınmak üzere olan namazın Rabbı olan Allahım!.. Muhammed aleyhisselama cennette yüksek dereceyi ihsan eyle. Onu vaat ettiğin makam-ı mahmuda ulaştır. Sen vaadinden -sözünden- caymazsın.”
Geçenlerde Sümerliler gibi medeniyetlerin dinlere etkisinden bahsedildi, olabilir mi?
Ceren ARTI, İst.
Hz. Âdem’den Peygamberimize kadar 120 bin peygamberin geldiğini biliyoruz. Her bölgeye peygamber gelmiştir. Bu nedenle yeryüzündeki bütün kavimler o peygamberlerden, onların koydukları medeniyetlerden etkilenmişlerdir. Sokrat’ın müdafaasından, eski kavimlerin güzel geleneklerine kadar birçok oluşumda bu peygamberlerin etkisi vardır. Dinlerin ortak özelliklerinin her millette görülmesi son derece doğaldır. Ama Sümerliler veya Asurlulardan alındığını söylemek çok basit bir yorum olur.
Yazarın Tüm Yazıları