Tekerleğe adanmış dev alışveriş merkezi

Beylikdüzü’nde 200 bin metrekarelik bir alışveriş merkezinin yapımı sürüyor.

Haberin Devamı

Bu kadar büyük çünkü bu AVM diğerlerine benzemiyor, tekerlek sevdalılarını, otomobil meraklılarını hedefliyor.
Adı Autopia.
Burada bisikletten segway’e, motosikletten otomobile, hatta uçağa kadar tekerlekli hemen her şeyi bulabileceksiniz.
Malum, tekerlek arzu ve statü nesnesine dönüştüğünden beri otomobil hayatımızı doğrudan etkiliyor, şehirler değişiyor, çevrecilik trendi yükseldikçe bisiklet ve deniz araçları öne çıkıyor. Bu durumu görmezden gelemeyen yatırımcılar da tekerleklilerle ilgili her şeyin aynı çatı altında bulunabileceği projelere imza atıyor.
Kelleşoğlu ve Gül ortaklığında yapılan Autopia’ya mimarlar Gökhan Avcıoğlu ve Dara Kırmızıtoprak imza atıyor.
İÇİNDE OTOMOBİL MÜZESİ VAR
Beş katlı binanın salyangoz şeklindeki, İstinye Park’ın markalar sokağını andıran ön tarafında önemli otomobil markalarının showroom’ları yer alacak. Orta bölgede bir restoran var. Yani buranın Masa’sı... Bir katta tur atmak için 7 kilometre yol alacaksınız. Arka taraflarda ikinci el otomobilleri, yedek parça mağazalarını, oto servislerini bulabileceksiniz.
Tepede test sürüş pisti var. Beğendiğiniz otomobili deneyebilecek, kimi araçları açık artırmalarla satın alabileceksiniz.
Sinema, tiyatro, eczane, sergi salonları, otomobil müzesi de var. Sinemalardan birinde otomobille ilgili kült filmler oynayacak.
Binanın çeşitli yerlerine Fransız heykeltıraş Cesar’ın otomobilleri sıkıştırarak yaptığı heykeller ve otomobili konu olarak seçmiş sanatçıların eserleri yerleştirilecek. Burası kültür ve alışverişi aynı anda sunan bir merkez olacak.
Otomobil almak istediğinizde şehrin farklı yerlerindeki bayileri ayrı ayrı ziyaret etmeniz gerekmeyecek. Burada her şeyi bir arada bulabilecek, üstüne kültürel aktivitelerde bulunabileceksiniz.

Haberin Devamı

Dişiniz devlete kaldıysa vay halinize

Dişiniz çürük ve dişçiye verecek paranız yok. Yandınız!
Çalışma arkadaşlarımdan biri anlatıyor...
Sabah 5’te kalkıp Marmara Üniversitesi Dişçilik Fakültesi’nin yolunu tutuyor. Oraya vardığında sıra numarası alıyor ve öğleden sonra sıranın kendisine gelmesini bekliyor.
Her gün bu kapının önünde en az 150 vatandaş sırada bekliyor.
Arkadaş, sırası gelince muayeneye giriyor.
Dişi çürük ve kanal tedavisi yapılması lazım. “Siz 5001’inci hastasınız” diyorlar ve randevusunu 2011 yılının sonunda bir tarihe veriyorlar. Üstüne üstlük burada iş bedavaya yapılmıyor. Bir tek stajyere yaptırırsanız bedava, hocaya yaptırmanın bedeli 420 TL. Özel hastane fiyatının en az iki katı.
Bunun üzerine arkadaş Medicana’ya gidip bu işi 120 TL’ye hallediyor. Hatta özel hastanelerde pazarlık yapma şansınız bile oluyor, yeri geldiğinde fiyat 80 TL’ye kadar inebiliyor.
Yani iki seçeneğiniz var.
Ya bir buçuk yıl, o dişi kaybedene kadar, inim inim inleyerek yaşayacak ve randevunuzu bekleyeceksiniz.
Ya da paranız yoksa bulup buluşturup özel hastaneye gideceksiniz.
Üçüncü seçenek ise... Kerpetenle kendi işinizi kendiniz göreceksiniz.
Yoksa, devlet babadan size hayır yok.

Yazarın Tüm Yazıları