Tehlikeli rota

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

Yunanistan Dışişleri Bakanı Teodoros Pangalos'un, New York'ta Türk meslektaşı İsmail Cem ile bir araya geldikten sonra kendine has kaba üslubuyla söylediği ‘‘Hırsızla, katille, ırza geçen tecavüzcü ile görüşmemiz olanaksızdır’’ sözleri, aynı konuşmada ortaya koyduğu çok daha tehlikeli bir yaklaşımı gölgeledi.

Pangalos'un hakaretleri, kendisini ve ülkesini zor durumda bırakan nitelikte, kariyerine önem veren iyi bir dışişleri bakanının kaçınacağı cinsten sıradanlık sergileyen sözlerdi.

Ama esas önemli olan, Yunan Dışişleri Bakanı'nın aynı konuşmada Yunanistan'ın Türkiye ile diyaloga nokta koyması ve iki ülke arasındaki ilişkilerin çatışma rotasına girmek üzere olduğunu açıklamasıydı.

* * *

Pangalos, gazetelere yansıyan konuşmasında şöyle diyor:

‘‘Türkiye ile temeli ve özü olmayan bir rotadayız. Onların ve bizim öne sürdüğümüz gerekçeler arasında kesinlikle uyum bulunmamaktadır. Türkiye'nin öne sürdüğü bu gerekçeler iki ülkenin geleceği açısından çok tehlikelidir. Bu durum, hem diplomatik hem de askeri alanda çok tehlikeli durumlar yaratabilir.’’

Yunan Dışişleri Bakanı bu sözleri, Amerikan Dışişleri Bakanı Madeleine Albright'ın aktif olarak katıldığı bir görüşme sürecinden sonra söyleyerek üçüncü taraflara, Türkiye'nin Ege'deki pozisyonundan koşulsuz olarak vaz geçmemesi halinde bölgede ciddi bir savaş riski doğabileceği uyarısında bulunuyor.

Bu yaklaşım, Ege'de Yunanistan'ın kara sularını 12 mile çıkarmayacağı buna karşılık Türkiye'nin de böyle bir durumu savaş nedeni sayacağı açıklamasını geri aldığı Madrid bildirisine bağlanan umudun da artık anlamsız kaldığını gösteriyor.

* * *

Yunanistan, Türkiye'den bir yetkili ile yapılacak her türlü teması bir taviz olarak niteliyor ve görüşme başladığı zaman Türkiye'nin kendi pozisyonunu anlatmasına tepki duyuyor.

Çünkü Atina, Türkiye ile bir araya gelmeyi kendisi tarafından verilmiş taviz olarak niteliyor. Masaya oturur oturmaz, ‘‘Siz ne vereceksiniz bakalım?’’ tavrını takınıyor.

Pangalos'un bu sözleri ağzından kaçırdığını düşünmek saflık olur.

Yunanistan, Kardak olayından bu yana kriz tırmandırma politikalarıyla sorunu sadece Kardak'a indirgemek istiyor.

Böylece Türkiye'nin Ege'de toprak peşinde olduğunu, Lozan ile belirlenen durumu değiştirmek istediğini üçüncü taraflara kanıtlayacak.

Atina'yı en fazla çileden çıkartan şey ise, Türkiye'nin Kardak'tan bu yana iki ülke arasındaki sorunlar listesine ‘‘gri bölgeler’’i eklemesi.

Yani Ege'de statüleri anlaşmalarla belirlenmiş ada, adacık ve kaya parçalarının yanı sıra kime ait oldukları belirlenmemiş toprak parçalarının tartışmaya açılmasını istemesi.

Bu talep Yunanistan'ın tüylerini diken diken ediyor. Ege'deki sınırlarına ve egemenlik haklarına müdahale olarak algılıyor.

Bu yüzden Kardak'ı sorunlar listesinin başına oturtuyor. Türkiye'nin kıta sahanlığı, kara suları, FIR hattı konusundaki rahatsızlıklarına ise kulak tıkıyor.

Pangalos, hakaret boyutunu öne çıkarttığımız konuşmasında Yunanistan'ın Ege sorununa bakış açısını net biçimde ortaya koyuyor.

Ege'de, çatışma rotası çiziyor.

Yazarın Tüm Yazıları