Tanrıya inanıyorum ama sizin bahsettiğiniz katı kurallarla yaşamayacağım

Her şey Selin Ongun’un ‘Türbanlı Erkekler’ kitabıyla başladı. Destek Yayınları’ndan çıkan kitabı okudum ve çok beğendim. Muhafazakar kadınların ağzından erkeklerin geçirdiği değişim anlatılıyordu. Mutlaka okuyun, tavsiye ederim.

Haberin Devamı

Birden bire bende ampul yandı, tersini yapmak istedim. Yeni nesil muhafazakar kesimden beş erkekle röportaj...
Çok çok ilginç şeyler öğrendim. Hızımı alamadım bari beş de kadınla da yapayım dedim. Yönetmen, yazar, radyocu, işadamı, gazeteci, tiyatrocu, eğitimci, müzisyen...
Birbirinden farklı insanlar. Hepsinin ortak özelliği, ‘eski mahallenin yeni yüzleri’ olması.
Tüm bu süreçte Yelda Cumalıoğlu ve Esra Elönü bana yardımcı oldu. Teşekkürü borç bilirim.
Ve beş gün boyunca, okuyacağınız röportajlardan sonra şu kanaate vardım, dindar dediğimiz kesim yeknesak değil.
Tek tip dindar yok. Bir sürü dindar var.
Hepsinin dereceleri farklı. Kimi kendine, “4x2 Müslümanım” diyor, utangaç bir biçimde, “Bu kadarını yapabiliyorum” diye ekliyor, beş vakit namaz kılamadığını söylüyor.
Kimi, “Ben araftayım, Tanrı’ya inanıyorum ama katı kuralların yerine getiremiyorum” diyor.
Kimi, “Başörtümün şekline karışılmasın” diyor.
Kimi, “Bizim mahallenin erkekleri daha geri, sizin mahallenin erkekleriyle daha iyi anlaşıyorum” diyor.
Ama hemen hepsi, sokaklarda “Başörtüsüne özgürlük!” diye bağıran Müslüman erkekleri, sosyal hayatta başörtülü kadınları yalnız bırakmakla suçluyor.
Yani parayı ve gücü bulan erkek, laik olsun muhafazakar olsun aynılaşıyor.
Bedeli hep kadın ödüyor.
Bu anlamıyla, örtülü örtüsüz fark etmiyor, bütün kadınlar hep aynı kaderi paylaşıyor.
Kadın-erkek ilişkileri, muta nikahı, Başakşehir’de yerleştirilen ikinci hanımlar, Rus eşler, sekse bakış, ilişkiler, iş yerlerinde vitrinde çalıştırılan açık kadınlar, arka odadaki baş örtülüler...
Bu dizideki bütün konuklarım bu meseleler üzerine olanca açıklığı üzerine konuştular.

ÇOK KONUŞULACAK YAZI DİZİSİ YARINDAN İTİBAREN HÜRRİYET’TE 

Haberin Devamı

Biz maalesef içimizdeki bu başörtüsü meselesini aşamadık... Tek tip başörtüsünü, hanım hanımcık kadın kimliğini biraz zorlamaya başladığınızda, hemen kafanıza vuran eller oluyor.
Muhafazakar kesimdeki kadınları sessiz buluyorum. Mazbut duruşun çok fazla abartıldığını düşünüyorum. Muta nikahı haramdan sıyrılmak için, tek kullanımlık bir nikah, kabul edilemez bir şey.
Allah adına din pazarlayanların arasında kalmışlığımız bize adım atma şansını kaybettirdi. Biz hep çobanlar arıyoruz, bireysel misyonumuzu oluşturamıyoruz. Burada bir tıkanma söz konusu.
Dönüşüm içindeki Müslüman erkekler, başka bir dünya tanımak istediler, hepsi belli bir görüşe sahipti ve hepsi evlendirilmişti. Bu dönüşümle birlikte dünyaları açıldı ve “Aaaa başka kadınlar da varmış!” dediler.

Yazarın Tüm Yazıları