Tahtakale operasyonlarını hatırlattı

Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) aracı kurumlardan istediği bilgileri görünce bir zamanlar Tahtakale’ye yapılan polis baskınları geldi aklıma…

Haberin Devamı

Kurlarda aşırı oynamalar olunca, polislerin Tahtakale’ye girip döviz alım satım işlemlerini engellemeye çalıştığına şahit olmuştuk. Polis zoruyla birkaç saatliğine duran işlemler, başka mekanda başka kişiler tarafından yapıldı. Daha sonra bu polis baskınlarından vazgeçildi, işlemler Tahtakale’ye geri döndü. Çünkü anlaşıldı ki; polisiye tedbirlerle bir sonuç almak mümkün değil…

PARANIN MİLLİYETİ

Halbuki Rahmetli Turgut Özal, bürokrasinin ‘hazır değiliz’ demesine rağmen 32’nci Sayılı kararı getirmiş, yani sermaye hareketlerini serbest bırakmıştı. Artık bundan dönüş yoktu çünkü sermaye hareketleri dünyaya açılmıştı ve kelimenin tam anlamıyla ‘paranın milliyeti’ kalmamıştı. Sermaye kârı bulduğu yere akıyor, engeller konsa bile yolunu bulup akmaya devam ediyor, kural bu… Bu gerçeği görmesine rağmen, Özal döneminde de yönetimin işine gelmediği zaman bu tür polisiye tedbirlere başvurduğuna şahit olmuştuk. Sonunda Özal polisiye tedbirlerin mali sektörde, bankacılık işlemlerinde bir işe yaramadığını, hatta tam tersine paniği artırdığını, ekonomiye zarar verdiğini gördü, vazgeçti. Ki o zamanlar ekonomi bu kadar sıcak paraya bağımlı değildi…

BU AKŞAMA KADAR İSTEDİ

SPK’nın aracı kurumlardan, organizasyon şeması ile inceleme yapılan 20 Mayıs-19 Haziran tarihleri arasında çalışan personelin görev, bölüm, ünvan bilgisi ile TC kimlik numaralarını istemiş. Yine aynı tarihler arasında üretilen tüm araştırma raporları, gün içi müşteri bilgilendirme notları, müşterilere gönderilen tüm notlar, yorumlar ve bilgilerin dökümünü istiyor. 20 Mayıs-19 Haziran tarihleri arasında yabancı müşterilerden kuruma iletilen emirlerin niteliği bilgisi, söz konusu emirlere ilişkin telefon kayıtları, yazılı emirlere ilişkin ordinoların, internet yolu ile iletilen emirlere ilişkin tüm ‘chat log’ (yazışma) kayıtlarının da bugün (27 haziran) akşama kadar SPK’ya iletilmesi isteniyor.

KURALLAR OLMALI AMA…

Başbakan Tayyip Erdoğan Kuzey Afrika dönüşünde ‘Faiz lobisi şu anda borsada spekülasyonlara girmek suretiyle bizi tehdit edeceğini zannediyor’ şeklinde bir açıklama yapmış, bu söylemi devam ettirmişti. Bu nedenle SPK’nın bu girişimi ‘Gezi olayları soruşturması’ biçiminde algılandı. Dün bir TV kanalına konuşan SPK Başkanı da bu algıyı teyit etmiş. SPK Başkanı Vahdettin Ertaş her aracı kurumdan değil, işlem yapan kurumların yüzde 93’ünü temsil eden kurumlardan bilgi istediğini belirtip, “Amacımız doğru işlem yapanları tedirgin etmek değil, dolayısıyla doğru işlem yapanların bizden çekinmesine gerek yok. Piyasanın tepkisini yorumların aksine son derece olumlu sonuçlar vereceğini tahmin ediyorum” demiş. Başkan gerçekten dediğine inanıyor mu, bilinmez…

BÖYLE MÜDAHALE OLMAZ

Tüm gizli yazışma ve konuşmaların dinlenmesinden kasıt nedir? Amacı kâr etmek olan bir kurum ve profesyonel çalışanı zararını azaltmak ya da kârını yüksek tutmanın dışında nasıl bir işlem yapabilir? Siyasi görüşü bir çalışanın cezalandırılması anlamına mı gelecektir? Yani doğru işlem ne olabilir ki? Gördüğüm kadarıyla, SPK’nın bu talebi büyük tepki çekmiş. Aracı kurum yetkilileri birkaç yıl önce yine “faiz lobisi” söylemiyle bu tür bilgiler istendiğini ama bu kez yerli yatırımcıların da kapsama girdiğini, çalışanların TC kimlik numaralarının istenmesinin ise özellikle işlem yapan aracı kurum elemanlarına dönük bir cezalandırma hedeflendiği kuşkusu yarattığını söylediler. Piyasa ekonomisinin kuralları olmalı ama bunlar objektif, herkese göre değişmeyen, siyasi kaygıdan uzak kurallar olmalı. Özetle; hem piyasa ekonomisi, hem de sıcak paraya dayalı ekonomide böylesine müdahale olmaz…

Yazarın Tüm Yazıları