Sultanahmet turizm pazarı


Ayşen GÜR
Haberin Devamı

Tarihi yarımada deyince, akla hemen Sultanahmet geliyor. Topkapı Sarayı, Soğukçeşme Sokağı, Ayasofya, Arkeoloji Müzesi, Yeşil Ev, Sultanahmet Camii, At Meydanı, İbrahim Paşa Sarayı ile çevrili daracık bir mekan.

Yöneticiler, burayı korumakla görevlerini yapmış olduklarını sanıyor. Turistler otobüslerle buraya taşınıp boşaltılıyor, sonra toplanıp götürülüyor.

Sultanahmet'i seviyorum, ama her gittiğimde garip bir huzursuzluğa kapılıyorum. Anlatmak zor; beni rahatsız eden, burasının zaman zaman bir film setine benzeyen havası. Turistlere yönelik egzotik bir doğu filmi!

Bu alanın sınırlarına bir gün tabela koysalar şaşmam. Mesela şöyle tabelalar: ‘‘Bu yol Sirkeci'ye çıkar, ama sakın inmeyin, turistik değil!’’ ‘‘Bu yol Beyazıt'a çıkar, ama sakın gitmeyin, turistik değil!’’

Oysa tarihi yarımada bir bütündür, henüz burayı İstanbul yapan özellikleri kaybolmamıştır (ama kaybolmak üzeredir) ve küçük bir turizm pazarına indirgenemez! Hoş o pazarı çekip çevirebiliyor muyuz, o da başka.

Bir profesyonel turizm rehberi okuyucumuz şunları yazıyor:

‘‘Sultanahmet Camii civarındaki, hanutçu tabir edilen ve bildiğimiz kadarıyla işi yalnızca müşteri avlayıp komisyon aldığı dükkana götürmek olan kişilerle nasıl mücadele edebiliriz? Bu insanlar, kendilerini hiç bilmez bir tavırla, yalnız veya iki-üç kişi dolaşan turistlere rahatsızlık verdikleri gibi, kimi zaman da kendilerini rehber sanıp, 384 yıllık Sultanahmet Camii'ni 1000 yıllık diye anlatarak, gelen zavallı insanları yanlış bilgilendirmektedirler. Tartışalım ve bu melanetten hem kendimizi, hem turistleri, hem de kötülenen imajımızı kurtaralım.’’

Atatürk Öğrenci Yurdu

Geçen hafta Edirnekapı Öğrenci Yurdu'ndaki gençler sorunlarını anlatmışlardı. Şimdi de Cevizlibağ'daki Atatürk Öğrenci Yurdu'ndan bir mektup geldi:

‘‘Okuldan geç çıktığımız zamanlar hava kararınca yurda girişimiz kabusa dönüyor. Yurdun giriş yolu tam aydınlatılamıyor. Yalnız başımıza gelmeye korkuyoruz. Yurdumuz diğer yurtlara göre daha düzenli. En çok şikayetimiz yemekhane ve çıkan yemeklerle yurtta yeni açılan İnternet Cafe. Yemekler hem pahalı hem kalitesiz, İnternet Cafe ise atari salonuna dönmüş durumda. Ayrıca yurda kaçak kişilerin girdiği söyleniyor, bu da bizi tedirgin ediyor.’

Yazarın Tüm Yazıları