Sonunda koltuğu kaptım

23 Nisan’ların bir ritüeli var ya; çocukları 15 dakikalığına bir makama çıkarmak, o koltuğa oturtmak, o saf beyinlerden iki kelam duymak hepimizin alıştığı ve sevdiği bir durum...

Haberin Devamı

Bu sene aklıma cin bir fikir geldi; “Len Ayşe” dedim, “sen de kendine bir koltuk bulsan, şöyle havan 15 dakikalığına da olsa değişse ama tabii bu arada eline de bir şey geçse; sen dünün çocuğu, bugünün kartısın, çıkacağın koltuktan elin boş dönmeyeceksin.”
Eee, bu koltuk hangi koltuk olacak? Dişçi koltuğu olacak hali yok. Devletin koltuğu olacak hali de yok.
Tabii ki bu koltuk olsa olsa eski kocanın koltuğu olacak.
Maddi-manevi seni tatmin edecek; bingo!
Eee, nasıl oturacaksın oraya?
Başladım planları yapmaya...
Hemen buldum ses değiştirmede başarılı bir erkek arkadaş.
Aradı şirketi, oradaki yetkiliye: “Ben yarın gelemeyeceğim, hafta sonu tatile gidiyorum, benim eski hanım gelecek, hesaplara falan bakıp gidecek...”
“Nasıl olur bilmem ne bey, siz kanlı bıçaklısınız, hatta en son arabasını da aldık ya altından?”
“Ya tamam, sen karışma, ne diyorsam o, davadan vazgeçecek belki, dün gece yemek yedik, kandırmaya çalışıyorum...”
“Haa anladım, çok uyanıksınız bilmem ne bey...”
“Öyleyimdir, neyse, ne isterse yapın, küçük lokmaları verelim, mevzu bahis olan büyük lokma, unutma Merdem Bey.”
“Tamam efendim”
Sabah gittim, vay anasını, kraliçe gibi karşıladılar beni. Odanın kapısı açıldı. Ve karşımda koltuk; deri, siyah gıcır gıcır.
Hemen oturuverdim. Oturmamla başladı titremeye, o titretince ben de başladım korkudan titremeye... Meğer anasını sattığımın koltuğu masaj yaparmış.
Eee, eski koca koltuğu tabii.
Bir kahve söyledim, puuu yanında konyak da geldi.
Yine bir “vay anasını” çektim.
Tam elim gidiyordu ki “alın götürün bunu” dedim, ayık olmalısın Ayşe diye düşündüm.
Şimdi buraya elin dolu çıkmaya gelmişken bir de üstüne para ödeyip gitmeyesin. Ve hemen Merdem Bey’i aradım.
“Ne kadar çek, senet, borçlu listesi varsa hepsini getirin.”
Getirdi. İnceledim. Ana toplamı ülkenin büyük bir kısmını satın alır. “Bu ne ya?” dedim, “siz bayağı saçılmışsınız”...
“Dert değil Ayşe Hanım, nakit sıkıntımız yok.”
“Ey maşallah, benim de hiç yok. Ama olsun, bugün bunların en az yüzde 50’si tahsil edilecek.”
“Nasıl yani?”
“Yanisini ben bilmem. Kaç kişi çalışıyor?”
“125...”
“Tamam, gerekirse kapı kapı gidilecek, hem bayram; herkes evdedir... Ha, şu sattığınız şey var ya onun son modelinden, en büyük olanından bana hemen bir tane hazırla, hemen üstüme yap.”
“Peki Ayşe Hanım.”
Oh onu da kaptım. Paraları beklerken kasayı kurcalayayım dedim, adam aptal mı ne; şifre hâlâ benim doğum günüm.
Aaaaa bak neler varmış içinde... Nakit para. At Ayşecim cebe, el parası değil neticede.
Ay o da ne; iki belge. Al onları da koy sepete. Ve akşam saatleri tümünü tahsil edemesek de masamın üzerinde Boğaz manzaralı müstakil bir ev alacak kadar para vardı. Merdem Bey, “Alayım muhasebeye götüreyim paraları, iyi ettiniz valla, aklınıza sağlık” dedi.
Ben de “Çok yoruldu beynim, sen bana önce bol buzlu bir viski getir” dedim. O viskiyi getirmeye gitti. Ben de paraları çantama koyup bana hazırlanan son model o şeye binip gecenin karanlığına karıştım.
Koltuğun titremesinden mi, yaptığım haltın heyecanından mı hâlâ titriyordum. Sonra bir silkeleniverdim ki bir yerim açık kalmış uyurken, titremem ondanmış. Bütün bunlar rüyaymış.
Olsun be, rüya da olsa oturdum ya ben o hayalimdeki koltuğa, çocuklar gibi şendim bu bayram, hepsi hayalden ibaret olsa da.

Haberin Devamı

A be ne olur yapmayın

Haberin Devamı

Bana değil be insanım, kimseye yapmayın. İki güzel laf işitince, üçüncüsü gelmeyince savaş ilan etmeyin.
İki telefona cevap verip üçüncüsüne cevap veremeyince, adamı yerin dibine geçirmeyin.
Beş kere pof pofladıysak, bir kere ama olamadı dediysek, sen kendine bak deyip huysuzluk etmeyin. Sizinkilerin dert, bizimkilerin derecik olduğunu sanmaktan vazgeçin. Kendimizi kullandırıyorsak bunu salaklığımıza değil, iyi niyetimize verin.
Yapmayın, kendinize yapılmasını istemediğinizi kimselere yapmayın. Biz de biliriz bir şeyleri kaldırdığımız gibi indirmeyi, mesela o egoları.
Ay tutulması kapıda, tutulmayıversin bir yerleriniz, e mi?
Kocaman önemli not: İçimiz kıpır kıpır, bahar geldi diye değil, şimdilik çok detay veremesek de Yetiş Ayşe inşallah yakında televizyonda. Siz yine yazacaksınız derdinizi aynen devam edecek eskisi gibi. Her pazartesi gazete okurlarımızla beraber desteğe ama derseniz ki “sen yanımıza gel Ayşe”, koşup geleceğim yanınıza.
Hadi yazmaya başlayın bana, start verdik çalışmalara, çağırın beni, geleyim.

Yazarın Tüm Yazıları