Skyfall notları

Nihayet Skyfall’u izledim, söyleyeceklerim var sevgili sinefil Habitus okuru. Lafı uzatmadan başlıyorum:

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eb3f30f018fbb8f8b4c9e1

- Sean Connery, Roger Moore, Pierce Brosnan gibi naif, sinsi, kadınları kendine aşık eden, şeytan tüylü İngiliz ajanı karakterinden sonra her defasında Daniel Craig’i yadırgıyor insan, bu defa da aynı his baki.

Daniel Craig fırından çıkmış taptaze ekmek gibi yüzü, öne doğru büzdüğü dudakları ve vücut geliştirme yarışmasına hazırlanır “fit”liğiyle hâlâ “janti ajan” karakterine oturmuyor. Daha ziyade Arnold Schwarzennegger, Sylvester Stallone veya Dolph Lundgren’li aksiyon filmi karakteri gibi duruyor. Craig kardeşim yakışıklı olmasına yakışıklı ancak James Bond deyince insanın aklına “slim-fit” bir karakter geliyor.

Önümüzdeki yıllarda Robert Pattinson, Rupert Friend gibi İngiliz aktörleri Bond olarak görmek isteriz. Bakınız, gördüğünüz çizim, James Bond serilerinin yaratıcısı Ian Fleming’e ait. Hayalinde Ajan Bond’u böyle canlandırmış...

- Annesi Fransız, babası Çinli aktris Berenice Marlohe, oyunculuk kariyeri konusunda merkez üs olarak Fransa’yı seçmesinin dezavantajını yaşamış. “Yeterince Fransız görünmediği” için bugüne kadar hep küçük roller alabilmiş Fransız yapımlarında. Ve nihayet 33 yaşında bir Bond kızı olarak şeytanın bacağını kırmış.

Marlohe’un insana tokat gibi çarpan bir güzelliği var. Hollywood’da olsa, bu melez güzelliğiyle daha çok şans yakalamış olabilirdi şüphesiz. Onu 33 yaşına kadar harcayan Fransızlar’ı buradan kınıyorum.

- Adele’in “Skyfall”u, iki kilometre öteden “Bu bir Bond müziğidir” dedirten, insanın tüylerini diken diken eden bir şarkı. Bond şarkılarını dinlerken insana yarın-öbür gün öleceğini bile bile yatakta uzanıp robdöşambr ile James Bond’u bekleme, yavaş bir biçimde kafayı sağa çevirip manalı manalı bakma isteği uyandıran, öte yandan inceden yüreğinizi dağlayan özelliği, şarkıların minör tonda olmasıyla alakalı.

Bu kalıbı yıkan bir şarkı var, o da 1977’deki “The Spy Who Loved Me” için hazırlanan ve Carly Simon’un seslendirdiği “Nobody Does It Better”. O şarkı, dönemin müziğinin özelliklerini yansıtmakla birlikte dinlediğinizde “ancak bir aile filminde kullanılabilirmiş” duygusu yaratıyor, çünkü majör tonda. Youtube’dan dinleyiniz, demek istediğimi siz de hissedeceksiniz.

- Yönetmen Sam Mendes “Bu kadar emek verdik, filmi çok kırpmayalım” demiş olmalı. Zira ikinci yarı “çok uzamış” hissi yaratıyor. İlk yarıda gözlerinizi ayırmadan izliyorsunuz fakat ikinci yarı, bilhassa sonlara doğru “herhalde bu film bitmeyecek” dedirtti.

- Fethiye’de çekilmiş “Barda akrepli shot” sahnelerinde topluluk “hadi, hadi, hadi” diye Bond Efendi’yi gazlıyor. Genelde bu tip durumlarda “iç, iç, iç” diye bağırılır oysa ki. Madem Türkiye’de çekeceksiniz, “lokal doku” kullanacaksınız, biraz daha inandırıcı bir sahne yaratsanıza a dostlar. Yine de çaba takdire değer.

Haberin Devamı

Bir aksiyon klişesi: Manava otomobil girmesi

Haberin Devamı

- Sonraki filmlerden birinde artık “Boğaz’da tekneyle kovalamaca” sahneleri bekliyoruz. Boğaz’ı tepeden çeksinler mesela, fena mı olur? Fakat Skyfall’da yine Kapalıçarşı, yine Kapalıçarşı. Ayrıca İstanbul’da geçen bir aksiyon filminde de otomobil manava girmesin, sebze ve meyveler etrafa saçılmasın, gidip yönetmenin yanaklarından öpeceğim. 40 yıllık “batıdan doğuya bakıyoruz, bunu görüyoruz” anlayışı bu filmde de baki. Sebze ve meyveler tüm Ortadoğu şehirlerinde aynı biçimde dağılıyor zira, sıkıldık.

Ayrıca İstanbul’un bir ayağı batıda, bir ayağı doğuda, bu güzel karışımın izleyicide yaratacağı duygu her zaman atlanıyor.

- Nostaljik bir not: Bond serisinin yaratıcısı Ian Fleming’in bir tane çocuk romanı var, adı Uçan Otomobil (Chitty Chitty Bang Bang, 1968’de müzikal filmi de yapılmıştı)... 80’lerde büyüyenler hatırlayacaktır, Milliyet Yayınları Çocuk Kitapları Dizisi’nde vardı bu kitabın çevirisi.

Yazarın Tüm Yazıları