Sezen Aksu Sokağı’nda olanlar

Hele bir düşünelim bakalım: Şu güzelim ülkemiz Türkiye’yi “kıyısal” ve “karasal” diye “evet–hayır” ile neredeyse ikiye böldüğü ortaya çıkan, yabancıya özenince “referandum” oluveren “halk oylaması” öncesi, “evet” diyeceklerden yana saf tuttu diye pop müziği söz yazarı, besteci ve ses sanatçısı Sezen Aksu’nun bir vakitler ailesiyle yaşadığı evin bulunduğu sokakta asılı duran tabela indirilmeli miydi, indirildiyse yerine konmalı mıydı?

Haberin Devamı

Bütün ilçeleriyle, mahalleleriyle “hayır” diye haykıran İzmir’in bir küçük sokağında, adı 15 yıl önce bir tabelaya konmuş olan Sezen Aksu’ya İzmirli tepkisi daha “evet” dediğinin ertesi günü başlamıştı. Evet’ler Hayır’ları bastırınca olan oldu; gerçekte adı “145” olan sokakta oturanlar, “Sezen Aksu” adını sokaklarının duvarında görmek istemediklerini bildirir bir kalkışmayla imza toplamaya başlayınca da evet-hayır çekişmesi o küçük sokağa düştü kaldı. Bu arada, bir görünmez el araya girmiş, o cicili bicili yazılmış tabelayı indiri vermişti.
Aradan birkaç gün geçmişti ki, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan da tepkilerini gösterdi ve bu kez resmi ölçülere uygun düzenlenmiş, ama resmi dayanağı olmayan “Sezen Aksu Sokağı” yazılı tabela eski yerine kondu.
BİR ‘LEYLA GENCER’ OLMASA DA...
Başlayalım düşünmeye: Bir insanın, düşüncesini açıkladı diye, dolaylı yoldan da olsa, cezalandırılması doğru mu? Hayır.
O insan hele sesiyle ünlenmiş bir sanatçıysa, Leyla Gencer gibi uluslararası bir üne kavuşmamış olsa da, “evet” deyişiyle etkileyici bir değer taşır mı? Taşımasa da, “hayırcılar” kendilerini İzmir’in orta yerinde vurulmuş saydı.
Şimdi gerçeğin gerçek yanına yanaşıp düşünelim: Sezen Aksu İzmirli mi, yoksa Sezen Aksu diye bilinip ünlendikten bu yana, sürekli yaşayacağı yeri de seçmiş olduğuna da bakarak, İstanbullu mu?
Bir de şöyle soralım:
“Sezen Aksu, İzmir’in yetiştirdiği bir sanatçı mı?”
İnternet’te biraz dolaşırsanız şöyle bir yaşam öyküsüyle karşılaşırsınız: Fatma Sezen Yıldırım, Selanik’ten mübadelede gelen bir aileden olan bir anneyle, Rize kökenli bir babanın Denizli’nin Saraköy’ünde 1954’de doğan kızlarıdır. Üç yaşındayken aile İzmir’e taşındı. 1970 yılında bir derginin açtığı ses yarışmasında Nilüfer birinci, Sezen altıncı oldu. Müzikle ilgisini Rüştü Şardağ’ın “Türk Müziği Korosu”nda sürdürdü. 1973’te Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ne başlayan Sezen, 1974’te evlendi ve eğitimini yarım bıraktı. Evliliği kısa sürdü, 1974’ün sonunda plak yapımı için İstanbul’a gitti. İlk 45’liğini “Sezen Seley” adıyla yayımladı. Sanatçının “Aksu” soyadı, boşandığı ilk eşinden gelir.
SOKAKLAR NUMARALI OLSA DA...
Bir de şu soruyu soruyu sorup düşünelim: Sezen Aksu İzmir için ne yaptı? Bir okul mu açtı? Bir vakıf mı kurdu? Bir bağışta mı bulundu?
Ve bir soru daha: Yan tutmanın yansıması ülke çapında olunca “demokrasi” gereği, mahalle çapında olursa “mahalle baskısı” oluyor da sokak çapında olursa ne olacak? Onu da yakında göreceğiz.
İzmir’in sokakları numaralıdır, yoktur adı sokakların. Yine de diyelim, düşünce özgürlüğüne saygı adına sokaklardan birinde Sezen Aksu adı kalsın. Sanatçısını yetiştiremeyen, yetiştirse de elinde tutamayan bir “İzmir Hatırası” diye bakıverin o tabelaya:
“145. Sokak - Sezen Aksu”.

 

Yazarın Tüm Yazıları