Şahane bir korku filmi

Gen yabancı bir yönetmenin filmi olsa eleştirirken ağızlarından bal damlar. "Yapıyorlar adamlar be kardeşim" derlerdi.

Kafada Türk yönetmen şablonuyla izleyince "daha önce yapıldı, komedi olmuş, o da tecavüz mü" gibi saçma sapan eleştiriler yapılıyor. Kim ki Gen’e burun kıvırıyorsa ya kıskanıyordur, ya film işinden anlamıyordur ya da "entel-dantel" yorum yaparken saçmalıyordur.

Yapmasınlar, gencecik çiçeği burnunda yönetmeni Togan Gökbakar’a kıymasınlar. Gen, hiç ama hiç abartmadan söylüyorum, bugüne kadar Türkiye’de çekilmiş en iyi polisiye-korku filmi.. (Beyza’nın Kadınları da çok iyiydi ama onda gerilim ögeleri daha ağır basıyor. Tabii ki ona da bugüne kadar çekilmiş en iyi polisiye-gerilim filmimiz diyebiliriz.)

Senaryo iyi kotarılmış. Filmin son on dakikasına kadar seri katilin kim olduğunu anlamıyor, bir de sürekli birlikte izlediğiniz kimseleri "Acaba şu mu?" diye taciz ediyorsunuz. Hatta bazen "Bak vallaha bu herif, aynı katil gibi konuşuyor" diye sallamadan da duramıyorsunuz. Tek kafama yatmayan yer sürpriz final sahnesi sonundaki tecavüz sahnesi... Rasyonelinin daha iyi kurulması gerektiğini düşünüyorum..

21 yaşındaki Togan’a gelirsek.. İlk kutlanacak özelliği oyuncuları iyi yönetmesi. Gen’de neredeyse tüm oyuncular kusursuz oynuyor. Doğa Rutkay, Yurdaer Okur, Mahmut Gökgöz, Haldun Boysan, Sefa Zengin, Cemil Büyükdöğerli, Zeliha Güney, Mutlu Güney hepsi ama hepsi müthiş inandırıcı oynuyorlar.

Togan’ın ikinci kutlanacak özelliği mekanları, ışık ve ses efektleri ile bir korku filmine yakışacak şekilde bezemesi.

Üçüncü özelliği de kanlı ve mide bulandırıcı sahneleri göstermedeki cesareti.. Togan, bazı sahnelerde elini biraz daha korkak alıştırmasa kullandığı kan miktarında Testere filmlerine rakip olabilir..

Togan’ın hataları yok mu? Küçük kurgu hataları, bazı gereksiz sahneler ve gereksiz hileler. Bazı hilelere o kadar şerbetliyiz ki hani olmasa da olurmuş diyorsunuz. Tüm bu küçük hatalar asla filmin tadını kaçırmıyor, "tüm zamanların en iyi Türk polisiye-korku" filmi olmasını engellemiyor.

Türk sineması çok iyi bir yönetmen kazandı. Togan’ın yeni filmlerini dört gözle bekliyorum.

Banu Alkan’ın formatı

Cine 5’teki Başka Yerde Yok sayesinde merak ettiğim tüm medya karakterlerini tanıdım. Bunlardan biri de geçen hafta tanıma şerefine eriştiğim Banu Alkan’dı. Seray Sever’in çekimi olduğu için yanımda konuk sunucu olarak İpek Tuzcuoğlu yer alıyordu. Banu Alkan yaklaşık 40 dakika yayında kaldı. İpek ve ben sorularımızla Banu Hanım’ın "aptal mı zeki mi" olduğunu anlamaya çalıştık. 40 dakika sonunda karar verdim ki, Banu Alkan ne görüyorsak o! Eğer aptal ve sarışın bir kadınsa gördüğünüz o... Eğer gördüğünüz zeki bir kadınsa yine o... İkisinin ortasıysa yine o... Ne bir eksik ne bir fazla... Banu Alkan’ın formatının özü böyle... Kendini Sophia Loren’in starlığıyla karşılaştırıyor. Ünlüler Çifliği’ndeki haliyle ortalığı kasıp kavurduğunu düşününüyor. Varın gerisini siz düşünün! Banu Alkan ne görüyorsanız o. Arkada başka Banu Alkan yok. Hepsi bu... Kayda değer bir şey yok yani..

Tırtıl

Bir centilmen kadının doğum gününü anımsar yaşını unutur, bir maganda ise tam tersini yapar (Anonim)

Yazarın Tüm Yazıları