Pekiyi, ’Sebzeci Mehmet’in suçu ne

ARNAVUTKÖY’den Bebek’e inişte, Kilyos’ta kendi bahçesinde ürettiği sebzeyi satan ve herkesin tanıdığı ’Sebzeci Mehmet’ adlı bir dostumuz vardır.

Dün kendisine uğradığımızda "Aşkolsun Yalçın Bey" diye sitem ederek söze başladı:

"Belediye seçimlerinden önce bahçemde sera malzemelerini koymak için baraka gibi bir şey yapsam, yıkarlar mı diye sana sormuştum. Sen de ’Aman yapma, bu iktidar bu konularda çok hassas, yoksa yıkarlar’ dedin. Hatta Tayyip Bey’in, ’Kaçağı yıkmak için illa benim mi telefon etmem gerekiyor’ biçimindeki sözlerini hatırlattın bana. Bunun üzerine ben de gerçekten Sarıyer Belediyesi böyle bir şeyi yıkar diye korkup yapamadım. Halbuki o arada birtakım ’muameleciler’ bu tip işleri üç-beşe hallediyorlardı. Sana gazetecisin diye güvendim; ancak zararlı çıktım. Sarıyer’de birçok kişi de, bu arada kaçak yapıları üst üste kondurmaya devam ettiler. Sen bir şey bilmiyormuşsun, bak şimdi af çıkarttılar."

BAŞBAKAN’A GÜVENMİŞTİM MEHMET!

Söylediklerinde tümüyle haklı.

"Ben de Başbakan’a güvenmiştim Mehmet..." diyebildim.

Demek ki, AKP’lilerin dediklerine de inanmamak gerekiyormuş.

’Sebzeci Mehmet’ten özür dilemek zorunda kaldım.

AKP’liler, bırakın yapsınlar, bırakın geçsinler anlayışı ile özür dilemeyeceğine göre bırakın Mehmet ile biz ’saf’ olarak kalalım!

Bu örtülü affın İstanbul’da kimlere yarayacağı açık... 32 ilçe belediyesinden 4’ü dışındakiler AKP’li başkanların elinde. 3.10.2002 genel seçiminden, yerel seçimlerin yapıldığı 23.3.2004’e kadar, hatta TCK’nın Resmi Gazete’de yayınlandığı 26.9.2004’e kadar olanlar oldu zaten.

İstanbul kaçak yapı yükünü tuttu, rantçılara pazar açıldı; bir dakika bile boş geçirmeden çalışıyorlar hálá.

AB’ye de takıyye

ŞİMDİ ’Sebzeci Mehmet’in bilmediklerinden bahsedelim... Hükümet, AB uyum yasaları çerçevesinde yeni TCK’yı çıkardı ve yerel yöneticiler için ’çevreye karşı suçlar’ kapsamında ağır cezalar getirdi.

AB’ye dönüp ’bak ne güzel yasa çıkardım, kaçak yapılaşmayı önlüyorum ve sizin ülkenizdeki yaptırımlardan daha ağırlarını getirdim’ denildi.

Gelişmeler aynen ’tavşana kaç, tazıya tut’ atasözünde anlatılanlardaki gibi gerçekleşti. Çünkü daha önce olanlar olmuştu.

Artık belediye başkanlarını ’hapis’ten kurtarmanın yolunu bulmak gerekiyordu.

O da TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda gerçekleştirildi. 2006 yılı Bütçe Kanun Tasarısı kabul edilirken, AKP’lilerin verdiği bir önergeyle (bu önergeyi kimlerin verdiğini zabıtlardan dedektif titizliği ile arayıp bulmak lazım) 10 Ekim 2004 tarihinden önce yapılan ve halen yapı kullanım izni almamış binalara su, elektrik ve doğalgaz hizmeti verilmesi öngörüldü.

Yani kaçak yapıcılara ’örtülü af’ çıkartılıyordu. Maliye Bakanı bile, yahu böyle yapmayın, yarın bu yasa Anayasa Mahkemesi’nden döner, dedi ama kendisini dinleyen, kaale alan olmadı...

TCK’da kente karşı suç işleyenlere ağır cezaları getirenler AKP’liler, bunu affeden yine AKP’liler...

PİŞMANLIK YASASI

Yani AB tavşan, kaçak yapıcılar da tazı oldu; biri kaçtı, biri tuttu!

TMMOB Mimarlar Odası Başkanı Oktay Ekinci bunu bir ’Pişmanlık Yasası’ olarak yorumlayarak şöyle diyor:

"AKP’yi bu cezalar nedeniyle alkışlamıştık. Cumhuriyet tarihinde kaçak yapılaşmaya karşı en ciddi yaptırım getirmişlerdi. AB’ye ’artık kaçak inşaat yapanın canına okuyacağız’ demek istediler. Ancak daha sonra TCK’daki 181. ve 182. maddelerdeki ağır cezalardan ötürü pişmanlık duydular. Şimdi tuttular, ne alakası varsa Bütçe Kanunu’na ek bir madde getirerek, Türk Ceza Kanunu’na gol attılar."

Böylece, özel bir düzenleme getiren bu kanunla, TCK’daki ilgili maddeler boşa çıkmış olacak; başkan ve öteki sorumlular paçayı sıyıracak.

Vicdanlar böyle bir affı reddediyor; bu kanun mutlaka Cumhurbaşkanı ve CHP tarafından Anayasa Mahkemesi’ne götürülecektir. Eğer bu af geri dönerse AKP seçmene "Ben af getirdim, elektrik, suyunuzu verdim ama engel oldular, bunlar millet düşmanı" diyecekler. Ve bu ülkede kaçak yapılaşmanın önüne geçilemeyecek.

Sevgili ’Sebzeci Mehmet’, benim tahminim bu; iddiaya giren varsa bu kez gireriz.

Vanlılara

VANLI, eski savcı ve senatör Mehmet Feyyat, Rektör Prof. Yücel Aşkın’a tepki gösteren ’Türkçü geçinen Vanlılar’a mesaj gönderiyor:

"17. yy’da yaşayan hemşerimiz ve düşünür Vankulu’nu (Vani Mehmet Efendi) tanır mısınız? Onun fenle ilgili ilk Türkçe lügati İbrahim Müteferrika’nın bastığı ilk kitaptır. Aydın bir adamdı, gözleri ışıktan kamaşmazdı. İstanbul’daki Vaniköy onun adına kurulmuştur. "Ey Vanlılar Vanlılar, şerefliler, şanlılar. Ölüleri diriler, dirileri ölüler" diyerek geçmiş Vanlıları övmüş, yaşayanları yermiştir. Bu sözlerinde dersler vardır. Aynı bugünkü Prof. Aşkın olayı gibi. Ben de günümüze nazire olarak diyorum ki; "Ey Vanlılar Vanlılar, Türkçüleri Nurcular, Kürtçüleri de solcular... Bana göre aydınlığa koşmayan Türk; gerçekten korkanlar da Atatürkçü değildir."

Duygulandıran armağan

BODRUM
Konacık Belediye Başkanı Mehmet Tosun, esnafın yeni yılını kutlamak, iyi dileklerini sunmak için dükkána girdi. Elinde poşet yılbaşı hediyesi getirmiş. Duygulandım, şaşırdım. Bunca yıldır bu kadar çok belediye başkanı gördük, böylesi başımıza hiç gelmedi. Poşeti açtım. Her sayfasında Atatürk’ün sözleri olan bir takvim... Beni hiçbir yılbaşı bu kadar sevindirecek olay olmadı.

Meryem ÇİRKİN
Yazarın Tüm Yazıları