Oya Berberoğlu: Teknede ihraç kutlaması

Oya BERBEROĞLU
Haberin Devamı

EN uzun gündüzdü. Parti böyle anlamlı bir güne denk getirilmişti. Yani 21 Haziran günüydü. Boğaz'da, akşam üstü günlük güneşlik havada teknede buluşuldu...

İktisat Bankası, 150 milyon Euro tutarındaki menkul kıymet ihracını kutluyordu. İktisat Bankası'nın sahibi Erol Aksoy, Yönetim Kurulu Başkanı Cüneyt Sel, Genel Müdür Tanju Oğuz, yönetim kurulundan üyeler ile bazı gazeteciler vardık. Yabancı konuklar da bulunuyordu. Uluslararası piyasalarda satılan 5 yıl vadeli 150 milyon Euro'luk ihracat alacaklarına dayalı menkul kıymet ihracında Alman Dresdner Kleinwort Benson ile İtalyan Banca IMI liderlik yapmış. Yunan Alpha Credit Bank da co-manager statüsünde görev almış. İşte bu kuruluşların temsilcileri de vardı Boğaz gezintisinde. Bir ara rüzgár çıktı ama sonra hava tekrar limonata misali oldu. Mehtap, müzik, sohbet hoştu... Güzel bir İstanbul gecesiydi. Tekneden sonra yabancılar İstanbul yaz gecelerinin gözde mekanlarından Havana'da konuk edildiler.

Cüneyt Sel, rekabetçi ve zorlu uluslararası piyasada, İktisat'ın ‘‘sekuritizasyon başarısının tesadüf olmadığını’’ anlatıyordu. Bunda İktisat'ın Türk dış ticaretindeki payının (Yüzde 7-8) önemli rolü olduğunu, ilk 5 banka arasında bulunduklarını söylüyordu. Cüneyt Bey, ‘‘Hazine, bireysel bankacılık ve tüm satış aktivitelerinde kárlılığımızı sürdüreceğiz. İnternet dağıtım kapasitesini artıracağız ve değişen süreçte bankacılık sektörü için önemi artan maliyet kontrolü ve verimlilik konusundaki çalışmalarımız da sürüyor’’ diyordu özetle.

İktisat Bankası'nın sahibi Erol Aksoy'la da biraz sohbet ettik. Genel ekonomideki gidişat konusunda o da iyimser. Hükümet'in koyduğu makro hedeflerin tutacağına inanıyor. Enflasyon konusunda aynı görüşte değiliz ama Aksoy bu sene yüzde 35'i geçmez görüşünde. Siyasetçi işdünyası ilişkilerine girmek istiyoruz, ama pek konuşma yanlısı değil. ‘‘Siyaseti, siyasetçiyi sevmiyorum. Ankara bağlantılı iş yapan işadamlarından da nefret ediyorum, siyasetten de’’ diyor. Erol Aksoy sıkı bir Galatasaraylı'dır. Futbol konuşmadan olmaz. Kendisi Cimbom'lu ama yöneticileri örneğin Cüneyt Bey olsun Tanju Bey olsun bizim Fenerli. Türkiye-Portekiz maçına gidip gitmeyeceğini soruyorum. Cimbom'un UEFA kupası maçlarında hangisine gittiyse kazandıklarını uğur getirmesi için milli Takım'ımızın maçlarına gelmesi yönünde davet aldığını ama işlerinin yoğunluğu dolayısıyla gidemediğini anlatıyor. Portekiz maçına da gidemeyecekmiş. Belçika maçını şans eseri kazanmıştık. Portekiz'i yeneriz inşallah. Zor ama. Top yuvarlak diyelim, umudumuzu kaybetmeyelim...

Hükümet pusu kurmuş gibi

TARHAN Erdem, ‘‘Hükümet pusu kurmuş gibi davranıyor. Mahsul alındıktan sonra acımasızca zararına fiyat ilan ediyor. Bu küçük çiftçi şimdi ne yapsın?’’ diye haykırıyor, soruyor.

Buğday taban fiyatı açıklandı, tartışmalar sürüyor. Hükümet enflasyonla mücadele programını yürütüyor. Tamam hepimiz sıkıntı çekeceğiz bu enflasyon belasından kurtulmak için, ama sıkıntı adil dağıtılmadığından feryad ediliyor. Popülist politikalara karşıyız. Ne çektiysek bundan çektik. Taban fiyat işini de geçim kaynağı yapan, oya tahvil eden siyasetçiler, bu mantalite geri kalmamıza yol açtı.

Tarhan Erdem, CHP Genel Sekreteri. Fakat Erdem'in haklı olarak savunduğu noktaları da paylaşıyoruz. Tarhan Erdem neler diyor:

- Geçen yıldan bu yana girdilerin (Mazot, gübre V.B.) fiyatları yüzde 60'ın üzerinde arttı. Oysa buğday fiyat artışı yüzde 30'da kaldı. Koşulları uygun çiftçinin bile bir ton buğdayın maliyeti 210 dolar oldu. Maliyet ve satış fiyatı arasındaki fark, yani küçük çiftçinin zararı ton başına 35 dolardır. Bir başka deyişle 100 liralık buğday satan küçük çiftçi, 128 lira harcadığı buğdayını satmış olacaktır. Devlet enflasyonu indirmek için çiftçiden vergi almaktadır.

- Hükümet programını tanıtmamıştır. Çiftçisini uyandırmamış, ürün çeşitlemesiyse onu öğretmemiş, zarar edeceğini baştan söylememiş, halkına dürüst davranmamıştır. Alınan kararların anlamını, başına gelecekleri bir tanıtım projesi olarak ele alıp küçük çiftçiye anlatmalıydı. Hükümet pusu kurmuş gibi davranmaktadır Yarın işçi neyle karşılaşacak, memura hangi tuzaklar hazırlandı, sosyal güvenliğe hangi pusu kuruldu bilmiyoruz. Yönetim yönettiği insanlara açık davranmalıdır. Bugünkü hükümet bitkisel üründeki sorunu çiftçiye, sosyal güvenlikteki sorunu işçiye-memura, eğitimdeki sorunu dar gelirliye, sağlıktaki yükü hastalara taşıtmaktadır. Ekonominin zorluklarını sadece bu kesimlere yüklemeyelim. Hepimiz bütün yurttaşlar sıkıntı çekecek. Sıkıntıları bugüne kadar fedakarlığa katılmayanlarla paylaşalım. Bankalardan başka yerlere para nakledenlerden, lüks harcamalardan, yüksel gelirlerden ekonomiye kaynak aktaralım. Bütçe masraflarını kısalım.

Tarhan Erdem, buğdayda kilo başına 4-5, ton başına 40-50 dolar prim verilmesi gerektiğini savunuyor. Bunun bütçeye yükü 200-250 milyon dolar civarında. Önümüzdeki yıl primli olarak verilecek fiyatların da dolar bazında açıklanmasını öneriyor.

Sevgili okurlar, milli gelirde tarımın payı yüzde 13-14'lere düşmüş durumda. Nüfusun yüzde 45'i ise tarım kesiminde. Bu gerçeği gözardı edemeyiz. Planlı, dolayısıyla verimli tarıma yönelik politikalara ihtiyaç var. Tarım reformunu dört gözle bekliyoruz. Potansiyeli olan Türkiye tarımı, hayvancılığı, tarım sanayiini desteklemekten, geliştirmekten kaçarak bir yere varamaz diye düşünüyoruz.

Demirel'in gözüyle bakmak

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Güniz Sokak'taki evine hergün onlarca kişi gidiyor. Demirel onları dinliyor. Son günlerde bazı platformlarda konuşmaya da başladı. Dün TÜSİAD Yüksek İstişare Konsey Toplantısı'ndaydı. 29 Haziran'da ise Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)'nun düzenlediği Türk-Avrasya İş Konseyleri'nin yıllık genel kurul toplantısının çalışma yeğeğinde konuşacak.

Cumhurbaşkanlığı'ndan indikten sonra Demirel'in siyasi arenada ne yapacağı hep tartışıldı. Hálá da ‘‘ne işaret edecek, ne diyecek’’ gibi beklentiler var bazı kesimlerde. Cumhurbaşkanlığından ayrıldığı günlerde en yakınlarına dayanak izlenimlerimizi bu sütunda aktarmıştık. Demirel'in bir siyasi parti kurmayacağını yazmıştık. Sonbahara doğru merkez sağın birleşmesi, bu bağlamda yeni oluşum için mesajlar vermeye başlayacağını da.

Demirel Ailesi'nin damadı, ANAP eski Milletvekili İlhan Kesici, sağın birleştirilmesi, yeni oluşum için çalışanlardan. Demirel için yazılanlar, söylenenler üzerine bakın ne diyor:

‘‘Demirel'in gözüyle bakmıyorlar, kendi gözleriyle bakıyorlar. Esasında Demirel'in gözüyle baksalar, ‘Demirel ne yapacak parti mi kuracak’ sorularının anlamı kalmaz. Adamın önüne siyasi makam koyabilmesi lazım. Demirel'in siyasi makam olarak önüne koyacağı bir makam mı var? Yok. 7 Sene Cumhurbaşkanlığı 13 sene Başbakanlık yapmış. Yeni bir makam olmadığına göre...’’

Türkiye'de sağ partilerin bölünmüşlüğünü ‘‘garabet’’ olarak görüyor Kesici. Yeni bir partinin anlamı olmayacağını vurguluyor. Çözüm neymiş, hep savundukları gibi birleşme.

Bu yeter mi sanki! Güçlü iktidar tamam da bildik politikalar uygulanacaksa yine vay halimize...

Yazarın Tüm Yazıları