Önce strateji...

"GÖRÜŞLERİNİZE katılmasam bile, onları savunma hakkınızı her zaman savunurum" diyen tanınmış yazar ve filozof Voltaire’in ülkesi Fransa’nın bunu yapacağı akla gelir miydi?

Ulusal Meclis bu ayın 18’inde "katılmadığımız görüşleri savunma hakkınızı da yasaklıyoruz" diyen bir öneriyi görüşecek.

Öneri bilindiği gibi "Ermeni soykırımı iddiaları gerçeği yansıtmıyor" demeyi 5 yıl hapisle cezalandırmayı amaçlıyor. Çünkü Fransa’daki yaygın kanıya göre, "Türkler Ermenilere karşı soykırım uygulamış"mış.

Gerçekten inanılır gibi değil. Ama George Bush’un "hukuk" tanımazlığı Avrupa ülkelerini de etkiledikçe, akla hayale gelmeyen önerilerle ve uygulamalarla karşılaşıyoruz.

Konuyu saptırmadan belirtelim:

ABD Başkanı Bush iki gün önce özetle, "Yargı kararı olmadan herkesin her türlü haberleşmesini, konuşmasını, yazışmasını devletin izlemesinde hukuka aykırılık yoktur" diyordu.

Hem de "insanların özel yaşamına saygı"yı nerdeyse kutsal bir değer sayan kendi ülkesinde...

Şimdi Fransa, bir başka gerekçeyle aynı hukuksuzluğu yaşama sokmayı tartışıyor.

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, bu konuda daha önce yaptığı -bu sütunda övgüyle sözünü ettiğimiz- çıkışlara İzmir’de bir yenisini ekledi ve "Böyle bir yasayı kabul etmenin Fransa’nın çıkarlarına aykırı olacağını" söyledi.

Bu sözler ve sivil toplum örgütlerinin söz konusu yasanın kabulünü önlemek için sarf ettiği gayretler, istenen sonucu verir mi vermez mi göreceğiz. Biz elbet, "Dileriz yasa önerisi reddedilir" diyoruz.

Ama asıl mesele başka:

Sayalım ki bu yasayı önledik...

Gazetelerin yazdığına göre Belçika’da da buna benzer bir önerinin parlamentoya sunulması söz konusuymuş.

Sayınız onu da önledik...

Sanıyor musunuz ki bu metotla biz, "Ermeni soykırımı iddiaları tarihi gerçeklere aykırıdır. O vahim olayları tahrik eden aslında, kendi devletine karşı silaha sarılan Ermenilerdir. Sivilleri öldürmeye onlar başlamış, bunu da karşılıklı öldürmeler izlemiştir" diye özetleyebileceğimiz tezi dünyaya kabul ettirebiliriz?

Bizim şimdi yaptığımız, benzinlikte çıkan yangını eldeki birkaç kova suyla söndürmeye çalışmaktan başka bir şey değil. Yani bu gidiş sonuçsuz.

Nitekim ABD Kongresi’nden bugüne kadar "Türkiye’nin stratejik konumu" nedeniyle geçmeyen "soykırımı tanıma" önerileri yarın öbür gün strateji denklemleri değişirse, o gün kongreden geçer. Onu da sayısız ülke izler.

Öyleyse bir yandan "onu durdurduk, bunu engelledik" kavgalarını sürdürürken asıl, "Ermeni soykırımı iddialarının iftira olduğuna" dünyayı nasıl inandırabileceğimizi konuşsak, bunun stratejisini belirlesek, planlarını yapsak, o amacın gerektirdiği kaynakları ayırsak daha doğru olmaz mı?
Yazarın Tüm Yazıları