O kara kediyi alan aile

DÜN gazeteyi yapmak için masaya oturduğumuzda Doğaner Gönen müjdeyi verdi.

Kara kediye bir aile bulunmuş.

O fotoğraf herhalde sizi de etkilemiştir.

Bembeyaz Van kedileri arasında simsiyah bir yavru.

* * *

Oysa o da bir Van kedisi.

Ama rengi siyah olduğu için, ötekiler ona tuhaf bakıyorlar.

Hayret mi?

Yoksa, ırkçı bir dışlamanın ifadesi mi?

Her halükárda bir ‘bizden değil’ tavrı vardı.

Eşimle o kediyi almayı düşündük.

Ama şu sıralar evde İran çinçilası bir kedi ile bir terrier köpeği birlikte yaşatmaya uğraşıyoruz.

İkinci bir kedi, bu yoğun psikoterapiyi altüst edebilirdi.

* * *

Endişeliydim.

Çünkü sonunda bir kara kediydi.

Bazı insanların gözünde uğursuzluk işareti.

O nedenle yavrunun kolay aile bulamayacağından endişeliydim.

Meğer 1.5 ay önce bir aile sessizce onu almış.

Bu yazıyı işte o iyi insanlara açık bir mektup olarak yazıyorum.

Onlara gerçek bir kara kedi hikáyesi anlatmak istiyorum.

1980’li yılların ortalarıydı.

Ankara’da öğretim üyesiydim.

Maaşım geçimime yetmiyordu. Ek gelir sağlamak için, sabahları saat 06.00’da kalkıp, Mehmet Ali Kışlalı’nın ‘Yankı’ Dergisi’nde yazılar yazmaya gidiyordum.

Ayrıca çeviriler yapıyordum.

Evimiz zemin kattaydı ve bir bahçeye bakıyordu.

* * *

Bir gün yavru bir siyah kedi gelip bahçeye açılan balkon penceremize oturdu.

Kızım Gülümsün onu beslemeye başladı.

Tansu o zamanlar kedilerden pek hazzetmezdi. Onun için yavruyu eve alamadık.

Onun tam Ankara’ya döndüğü gün hava birden soğudu.

Gülümsün kediyi eve almak istedi. Ama Tansu buna şiddetle karşı çıkıyordu.

Sonunda ben arabulucu oldum.

‘Bu akşamlık eve alalım, yarın ben ona dışarıda bir kulübe yaparım’ dedim.

Pencereyi açtık.

O simsiyah yavru içeri atladı, doğruca bana doğru gelip kucağıma oturdu.

Oturuş o oturuş.

On beş yıl boyunca hayatımızdan çıkmadı.

* * *

Kara kedinin evimize gelişinden bir hafta sonra hayatımı köklü şekilde etkileyecek olaylar başladı.

Önce Türkiye’nin en büyük reklam ajanslarından Cenajans’tan danışmanlık teklifi aldım.

Hemen arkasından Hürriyet’ten danışmanlık teklifi geldi.

Bu tekliflerle birlikte para sıkıntılarım sona erdi.

O günden beri ailece, o kara kedinin bize uğur getirdiğine inanıyoruz.

Bununla da bitmedi.

O kara kedinin yavruları oldu.

İlk yavruyu Ankaralı bir memur aldı.

Yavru eve girdikten bir hafta sonra Milli Piyango’dan büyük ikramiyeyi kazandı.

Kara kedimiz hep böyle uğur dağıtmaya devam etti.

Adını Nimet Abla olarak değiştirmeyi bile düşündük.

Önce İstanbul’a taşındık.

Hayatının büyük bir bölümünü Ayaspaşa’daki evimizde geçirdi.

Yazları Akbük’teki evimize giderken onu da götürüyorduk.

On beş yaşına kadar mutlu bir şekilde yaşadı.

Bize sadece uğur değil, aynı zamanda büyük mutluluklar, sevinçler, sevgiler verdi.

Sonra bir yaz günü Akbük’te sessizce hayata veda etti.

Kediler öleceklerini anlayınca saklanırlar.

Kara kedimiz ise Tansu’nun kucağında öldü.

Tansu son anına kadar onunla hep konuştu.

O bize hep güzel şeyler verdi.

Bizim verebildiğimiz ise bu konuşmalardı.

* * *

O simsiyah Van kedisini alan aileye işte bu hikáyemizi anlatmak istedim.

Kara kedi uğursuzluk değil, uğur getirir...
Yazarın Tüm Yazıları