Mükemmel olacağım

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Beni görenlerin ilk fark ettikleri şey gözlerimdir.

Şaşı olduklarından zaman zaman insanı son derece panikleten görünüm alırlar.

Şaşı baktığımda tuhaf bir şekilde ürkütücü olduğumu bildiğimden, bu özelliğimi bir avantaja da çevirdiğim olmuştur.

Örneğin New York'ta sokakta yürürken yanıma yaklaşmasını istemediğim tiplere gözümü daha da şaşı yaparak baktığımda, onların yüzde 95 durumda sokağın karşı kaldırımına geçmeyi tercih ettiklerini biliyorum.

Geri kalan yüzde beş durumda ise ben canımı kurtarmak için gerekli işlemleri yaptım.

İstanbul'da bakışlarımın etkisi daha farklı oluyor.

Sokakta yürürken karşıdan gelmekte olan bir insan aniden panik içinde sağına soluna bakmaya başlıyor.

Ben onun direkt yüzüne baktığım halde, o etrafta tuhaf bir yaratığa bakıyormuşum hissine kapılıyor.

Sonuçta bu benim açımdan son derece eğlendirici bir olay haline geldi.

Şaşılığımın bir avantajı da beğendiğim kadınları onlara katiyen bakmadan dikizleyebilmemdir ama tabii bu tamamen farklı bir yazı konusu.

***

Beni görenlerin ikinci fark edecekleri özellik ise göbeğimdir.

Her insanda sevimli bir yan bulmakta ısrarlı olan tipler benim gibi insanları ‘Toraman’ sözcüğü ile tanımlıyorlar.

Bilim dünyası ise benim gibilerine ‘piknik tip’ diyor.

Bilim dünyasının lafı daha da acıklı çünkü bir kez piknik tip olan bir insanın bu tipinden kurtulabilmesi için bayağı radikal bir estetik ameliyat süreci gerekiyor.

***

Bu tipin doğuştan olup olmadığını bilmiyorum.

Bildiğim kesin olan şey ise benim bu tipin klasik örneklerinden bir tanesinin oluşmasına yüzde yüz katkıda bulunduğumdur.

Örneğin ben hayatımda hiçbir zaman ne küçük ne de orta boy pizza yedim. Hep büyük pizza ısmarladım.

MacDonald's'da hayatımda tek bir kez bile küçük bir hamburger yediğimi hatırlamıyorum. Orada sürekli Big Mac, büyük patates kızartması ve büyük kola içerim.

Kolayı her defasında, büyük pizza yerken bile diyet koladan seçmem ise tanımlanması ve açıklanması imkânsız acıklı bir insanlık durumudur.

Burger King'de de hep Whopper yedim.

Sonra hayatımda hiç ama hiç tek bir duble içkiyle yetindiğimi hatırlamam.

Ünlü kovboy Wild Bill Hickhock, ikinci kadeh içme teklifini rededen arkadaşını ‘bana hakaret etti’ diyerek öldürdüğünden bu yana tek duble içkiyle yetinenlerin insanlık alemine bir tür gizli hakaret etme girişiminde olduklarını düşünürüm.

Makarna pişirdiğimde tek bir tabakla katiyen yetinmem. Makarnanın üstüne o kadar peynir rendelerim ki sadece o peynir bile normal bir insan için rutin bir kolesterol kâbusu haline dönüşebilir.

Dönercide de hep iki porsiyon döner söylerim. Üstüne yağ dökülmesi biraz gecikince de kavga çıkarabilirim.

***

Tabii bütün bunların sonucunda ben de piknik tip olmasaydım eğer, işte o zaman hayatta büyük bir adaletsizlik olduğuna kesin gözle bakmanız gerekecekti.

Tam 42 yıldır spor yapmadım.

Babam bana büyük insanların fazla hareket etmemeleri gerektiğini öğretmişti.

O 71 yıldır tek bir gün bile egzersiz yapmadı. Bazı günler yaptığı tek fiziksel hareket piposunu yakmak için çakmağı çakması ve bunu 23 santim kadar havaya kaldırması oldu.

Ben eminim ki şimdi kontrole gitsek o benden daha sağlam olduğu raporunu alır ve tabii ki beni de sinir eder.

***

Ancak bu işin böyle gitmeyeceğine geçen hafta sonu karar verdim.

Palandöken'e kaçtık iki günlüğüne.

Rana, otelde kaldığımız ilk gece pencereler açık uyumamızda ısrar etti.

Ben de bunun pek uygun olmayabileceğini söyledim.

‘‘Neden’’ diye sordu.

Dışarda tipi vardı ve küçük bir detay ama hava eksi 35 dereceydi.

Buna rağmen pencereleri açtırdı.

Size yemin ediyorum, gece kısa aralıklarla üstüme kar yağdı.

Rüzgâr öylesine fazlaydı ki bazen kar odaya giriyor ve üstüme düşüyordu.

O yatağın pencereden uzak tarafında yattığından bu kendisi için tabii ki bir sorun teşkil etmemişti.

***

Ertesi gün bana kayak öğrenmemiz gerektiğini söyledi.

Tabii ki ilk önce reddettim.

Sonra eğer ders almayı kabul edersem ikinci gece pencereyi kapatmaya razı olabileceğini söyledi.

Donarak ölmektense hareket ederek ölürüm diyerek teklifini kabul ettim.

Ve o cumartesi günü hayatımda ilk kez fiziksel hareket yaptım.

Şimdi İstanbul'dayım ve kendimi kaybetmiş durumdayım.

Bir şeye kafayı taktım mı sonuna kadar giderim. Artık her gün en azından iki saat egzersiz yapıyorum. Anlayacağınız bundan sonra daha da çekilmez olacağım çünkü kendime güvenim artmaya başladı.













Yazarın Tüm Yazıları