Beştepe’deki Kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, özetle şunları söyledi:
“Türkiye’nin ufkunu açan, yolunu aydınlatan, millete ve memlekete hayrı dokunacak her öneriye kapımızı ardına kadar açık tutuyoruz. Ama zorbalığa, kabadayılığa, komisyon basıp Gazi Meclis’in çatısı altında terör estirilmesine de hiçbir surette eyvallah etmeyiz. Geçtiğimiz günlerde Meclis’imizden yansıyan sahneler, hepimizin yüzünü kızartmış, muhalefetin hizmet gibi bir derdinin olmadığı görülmüştür. Genel Kurul safahatında benzer kötü sahnelerin yaşanmaması en büyük temennimizdir. Herkesin sorumluluk duygusuyla hareket ederek, Gazi Meclis’imizin milletimizin gözündeki konumuna gölge düşürmeyeceğine inanıyorum.
KAMUDA DENETİM
Kamu hizmetlerinin etkin ve verimli şekilde yürütülmesi; eğitim, sağlık, gıda, ticaret gibi alanlar başta olmak üzere tüm hizmetlerin vatandaşların hak ve menfaatlerini koruyacak şekilde icra edilmesi önceliğimiz olmaya devam ediyor. Vatandaşlarımıza hizmet veren her kurumun denetim ve teftişi konusunda bugüne kadar gösterdiğimiz hassasiyet kamuoyumuzun malumudur. Ancak son günlerde kamuoyuna yansıyan birtakım hadiselerde denetim ve yaptırım zafiyeti olduğuna dair bir intiba oluştu. Bu algının önüne geçmekte kararlıyız. Kim olursa olsun hiç kimse hukuktan, nizamdan, kanunun kendisine yüklediği mesuliyetleri yerine getirmekten azade değildir. Devlet kadroları içinde farklı vasıflarda çalışan herkesin görevi, halkımıza en iyi şekilde hizmettir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 85 milyonun tamamının hizmetindedir, bütün vatandaşlarının emrindedir. Millete hizmetten kaçmanın, halkın verdiği imkanları suistimal etmenin hiçbir mazereti olamaz. Hele hele bulunduğu konumu menfaat sağlama vasıtası olarak görenlere asla müsamahayla yaklaşamayız. Bir süredir milletimizden çokça şikâyet aldığımız yetkisiz çakar ve tepe lambası kullanımıyla ilgili cezaları artırıyoruz. Ruhsatsız ateşli silahlar konusunda da kapsamlı bir düzenlemeyi hayata geçirdik. Her iki hususta da bundan sonra kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız.
DDK’YLA DAHA SIKI TAKİP
Kamu kurum ve kuruluşlarının inceleme ve denetleme faaliyetlerinin daha etkin ve düzenli bir şekilde yürütülmesi amacıyla bir adım daha atıyoruz. Devlet Denetleme Kurulumuzla ilgili bir genelgeyi inşallah bugün yürürlüğe koyuyoruz. Cumhurbaşkanlığına bağlı Devlet Denetleme Kurulumuz teftiş, rehberlik ve denetim faaliyetlerini bundan sonra çok daha sıkı takip edecek. Hatası, kusuru, ihmali, yanlışı olan kim varsa, bunun gereğinin yapılmasını temin edecek.”
NETANYAHU İÇİN ÇEMBER DARALIYOR
DÜNYANIN yakından takip ettiği Türkiye’nin en büyük müşterek tatbikatı EFES-2024, iki safha halinde 9 Mayıs’tan bu yana İzmir Seferihisar’da icra ediliyor. Tatbikatın 30 Mayıs’ta gerçekleşecek Seçkin Gözlemci Günü’ne ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da katılması bekleniyor. TSK’nın envanterine kattığı milli savaş gemileri, Türk jetleri, helikopterleri, milli taarruz helikopteri Atak, SİHA’lar ve İHA sistemleri, EFES-2024 Tatbikatı’nda görev alıyor. TCG Anadolu ve geçen günlerde suya inen Türkiye’nin ilk milli fırkateyn projesi TCG İstanbul, Türkiye’nin ilk küçük boyutlu milli denizaltı projesi STM500, Havadan Bağımsız Tahrik Sistemi ile donatılan Yeni Tip Denizaltı Projesi’nin ilk gemisi TCG Piri Reis de tatbikatta yer alıyor.
Tatbikatın seçkin gözlemci gününde ise TCG Anadolu’dan sahile yapılan çıkarma faaliyetine Zırhlı Amfibi Hücum Aracı’yla (ZAHA) katılan Amfibi Deniz Piyade unsurları tarafından icra edilen meskûn mahal muharebesine ait görüntüler askerlerin üzerindeki ASELSAN’a ait kamera ve telsiz sistemleri aracılığı ile anlık olarak seyir yerindeki ekranlara yansıtılacak.
Türkiye’nin ilk jet motorlu eğitim uçağı HÜRJET Jet de ilk kez bir tatbikatta boy gösterdi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 6 Mayıs 1972’de Ankara Ulucanlar Cezaevi’nde idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın mezarları başında düzenlenen anma törenine katıldı. Karşıyaka Mezarlığı’ndaki mezarlara kırmızı karanfiller bırakan Özel, Erdoğan’ın, “Türk siyasetinde yumuşama sürecini başlatalım istiyorum” sözlerini şöyle yanıtladı:
EN ÇOK BEN İSTİYORUM
“Taksim AYM kararına karşı yasaksa, ODTÜ Stadyumu yasaksa, kimse ‘Bunun sonu anayasaya varır mı?’ diye düşünmesin. Arkadaşlarımız Gezi’den içeride yatıyorsa kimse normalleşmeden bahsetmesin. En çok ben istiyorum normalleşelim, en çok ben istiyorum yumuşayalım. Benim görevim anayasal kayıpları teker teker geri almak. Bugün anayasa çağrısı yapan ve yeni anayasa isteyen herkese diyoruz ki; mevcut anayasaya harfiyen uymadan, Türkiye’de anayasaya aykırı yapılan işleri yapmaya devam ederek anayasa da olmaz, yumuşama tartışmaları sonuç da vermez.”
İADEİZİYARET TARİHİ
Özel, Erdoğan’ın iadeiziyaretine ilişkin de “Bize henüz böyle bir başvuru yapılmadı. Böyle bir talepte bulunulacağını biliyoruz. Tarih netleşince açıklanır” diye konuştu.
Özel mezarlıktan ayrılırken gazetecilerin, Cumhurbaşkanı ile görüşmesinin ardından atılan “görüşmenin arkasında Erdoğan’ın CHP içinde bir karışıklık planı olduğu” iddiaları için de şu yanıtı verdi: “Hiç kimse korkmasın. CHP’yi topuyla, tüfeğiyle, tankıyla darbeciler karıştıramadı. 47 yıl seçim kazanamamanın verdiği özgüvensizliği atamamış arkadaşlarımızın değerlendirmeleri. Kendimize güvenimiz tam. Kayıt dışı siyasete karşıyız. Her şeyi gözlerinizin önünde yapıyoruz, açıklıyoruz, çalışıyoruz.”
CEZAEVİNDEKİ GENERALLER
Özel, Erdoğan ile görüşmesinde gündeme gelen cezaevindeki hasta generallerin durumuna ilişkin de şöyle konuştu: “Biz detaylı bir dosya hazırlamıştık. O dosyayı, Sayın Cumhurbaşkanı ile konuştuk. Bu konuda önümüzdeki günlerde olumlu gelişmeler olacağını ümit ediyorum. Dikkatle takip edeceğiz. Belki Sayın Erdoğan bu konuda bir açıklama yaparsa ondan sonra o günle ilgili diğer detaylar aleniyet kazanabilir. Ama benim aksini yapmam müzakere tekniğine uygun bir davranış olmaz. Herkesin içi rahat olsun. Gezi davasında da 28 Şubat davasında da yaşanan hukuksuzluklar ve toplumdaki tüm beklentiler, yani önceden bir gündem hazırladığımızı söylemiştim. O gündem içindeki herhangi bir madde konuşulmadan o toplantıdan ayrılınmadı.”
Kahramanmaraş merkezli çifte depremde en fazla yıkımın olduğu kentlerden Hatay önceki akşam iki depremle daha sarsıldı. 3 dakika arayla meydana gelen 6.4 ve 5.8 büyüklüğündeki depremler, panik ve korkuyla kentten kaçışı da hızlandırdı. Başta Antakya, İskenderun ve Defne olmak üzere kentin büyük kısmı, hayalet şehre döndü.
Rıza Özel, Ece Çelik Hatay'dan bildiriyor
EŞYALARINI KURTARMAK İSTERKEN
6 Şubat tarihinde gerçekleşen depremin ardından evleri büyük hasar görmüş ama tam yıkılmamış pek çok depremzede, bazı eşyalarını alabilmek için harekete geçmişti. AFAD, ağır hasarlı binalara girmenin tehlikeli olduğu açıklamasını yapsa da bölgede her gün onlarca depremzedenin vinç ve kamyonlarla eşya taşıdığı görülüyordu. Önceki gün 20.04 ve 20.07 saatlerinde gerçekleşen iki deprem, depremzedeleri tam da eşyalarını almaya çalışırken yakaladı. Hasarlı evlerin yıkılmasıyla 6 kişi hayatını kaybetti, 294 kişi yaralandı. Depremlerin ardından çok sayıda vatandaş bölgeyi terk etti.
BİR ŞEHİR ENKAZA DÖNDÜ
Elektriklerin kesik olduğu Hatay gece boyu artçı depremlerle de sarsıldı. Günün doğmasıyla zaten yıkılmış olan Hatay sokaklarının artık tamamen enkaza döndüğü görüldü. Enkaz yığınlarıyla dolu kentte binalara yaklaşılmasına izin verilmiyor. Yetkililer, sürekli uyarı yapıyor. Tarihi kentin sokaklarında güvenlik güçleri ve gazeteciler dışında kimse yok. Devriye görevini ise özel harekât birimleri yapıyor.
Hatay’daki Atatürk Parkı’nda Beşiktaş taraftar grubu Çarşı büyük bir çadır kent kurdu. Çarşı’ya Antalyaspor, Sakaryaspor ve Trabzonspor taraftarından da desteğe gelen çok sayıda kişi oldu. Çarşı grubu ilk günlerde arama kurtarmalara da yardım ederken bir yandan da bu çadır kenti kurup yardım organize etti.
Ece ÇELİK ve Rıza ÖZEL Hatay'dan bildiriyor...
Şehirde özellikle kıyafet yardımlarının düzensiz bir şekilde dağıtılması problem yaratıyor, etrafta yığın halinde çok sayıda ikinci el kullanılmış kıyafet görülüyor. Çarşı gönüllüleri çocuk iç çamaşırlarını yaşlarına göre ayırmış, tüm kıyafetleri bir düzen içerisinde depremzedelerin isteğine göre veriyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi de alana dev bir ekran kurmuş, bu ekranın karşısında çocuklar çizgi film izliyor. Yaklaşık 2 bin kişinin konakladığı bölgede tüm çadırların üzerinde Çarşı grubunun sprey boyayla yazdığı mesajlar dikkat çekiyor. Çadırlara ve etraftaki duvarlara “Çarşı Hatay’ın yanında”, “Çarşı Hatay deplasmanında” gibi mesajlar yazan taraftarlar dönüşümlü bir şekilde bu çadır kentte gönüllü olarak çalışıyor.
‘DAYANIŞMA BÜYÜK’
Antalyaspor taraftarı olarak Çarşı’nın çalışmalarına katılan Ferhat Yüceer, “Burada büyük bir dayanışma var. Sahada rekabet depremde kardeşlik var. Biz dağcılar olarak ilk günlerde kurtarma çalışmalarına katıldık bir yandan da yardımları organize etmek için uğraştık” diyor. Şırnak’tan yardım etmek için gruba katılan Serkan Uygur, “Ben inşaat işçisiyim, Çarşı’yla birlikte güzel çalışmalar yaptık. Özellikle ilk gün kendi imkânlarımızla enkazdan çok fazla insan çıkarttık. Şimdi de burada yardımları organize ediyoruz” diye konuştu.
Depremde 11 yakınını kaybeden AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, deprem gününden bu yana Hatay’ın Kırıkhan ilçesindeki tabur komutanlığı binasındaki araçta kalıyor. Yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaşması için tüm gününü çalışarak geçiren Yayman, “Allah bana kardeş acısı gösterdi. Hiçbir yere sığamıyorum, acım çok büyük bu yüzden kendimi çalışmaya verdim. Halkımızın acısıyla kendi acımı biraz olsun unutmaya çalışıyorum” diyor.
AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman ile deprem yardım çalışmalarının koordinasyon merkezi olan Kırıkhan’daki tabur komutanlığında bir araya geliyoruz. Yayman’ın acısı yüzünden okunuyor, başsağlığı dilediğimizde “Allah bana kardeş acısı yaşattı, çok büyük bir üzüntü yaşıyorum, sabır sabır sabır diyorum” diyor.
BENİM HİKÂYEM TÜRKİYE’NİN HİKÂYESİ
Yayman’a depremin iki haftasını nasıl geçirdiğini soruyorum. Yayman yanıtlıyor:
“Biz 9 kardeşiz, 2’si gitti, en yakınlarımdan 11 insanımı kaybettim. Allah kimseye yaşatmasın. Bizim binadan bir ağabeyim ve bir ablam vefat etti, bir ablam ve ağabeyim de sağ kurtarıldı. Kader böyleymiş demek beni bu noktada rahatlatıyor. Benim hikâyem aslında Türkiye’nin deprem hikâyesi. Deprem meselesi Türkiye için bir milli güvenlik meselesi olmalıdır. Burada şiddeti büyük, ölçeği büyük bin yılda bir olacak bir deprem oldu. Elbette pek çok dersler çıkartıldı. Kırıkhan’da dağa yapılan evler sağlamken ovada olan neredeyse tüm evler yıkıldı. Artık İstanbul depremine konsantre olmalıyız. Hatay depremi bize ders olacak ve İstanbul depremine hazır duruma geleceğiz, gelmek zorundayız.
KARDEŞ ACISI ÇOK ZOR
Hassa, Kırıkhan, Antakya, Samandağ ilçelerindeki depremzedelerin ihtiyaçlarını öğrenmek için tüm gün geziyorum. Bu aslında terapi yöntemim oldu. Tek başıma kaldığım zaman çok kötü oluyorum. Ama birilerinin yardımına koştuğum zaman yaşadığım acıyı unutuyorum. Herkese yardım ettim ablama edemedim. Kardeş acısı çok zor.
Hatay’daki Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) sahra hastanesinde kurtarılan hayvanların ilk tedavileri yapılıyor, hayvanlar çipleri okutularak sahiplerine ulaştırılmaya çalışılıyor. Dostluk Parkı’na kurulan hastanede gönüllü veterinerler, teknikerler sadece kedi ve köpekler için değil tavşandan balığa kadar yüzlerce hayvan için seferber olmuş durumda. Gönüllüler bir yandan da hasar almış evlere giderek mahsur kalmış hayvanları kurtarıyor.
Ece ÇELİK ve Rıza ÖZEL Hatay'dan bildiriyor...
ÜÇ ARABA BİR VİNÇ
HAYTAP gönüllüsü Ömer Semih Çelik, çalışmalarını Hürriyet’e anlattı:
“Biz federasyon olarak Manavgat yangınlarından büyük bir deneyim kazandık ve bu tip afet konularına çok hazır bir durumdayız. Bu depremde de çok hızlı koordine olarak önce bölgeye yakın gönüllüler sonra tüm Türkiye’den gönüllüler buraya geldi. Çadırımızı Bursa’daki emekli hayvanlar çiftliğinden getirttik. Ortalama 20 gönüllü çalışıyoruz. Depremden bu yana her gün enkazda ya da evlerinde mahsur kalmış hayvanları kurtardık. Üç arabamız ve bir vincimiz gelen ihbarlara göre hayvanları kurtarıyor. Almanya ve ABD’den de iki hayvan arama kurtarma ekibi geldi. Onlarla da koordineli çalıştık. Yıkılmayan hasarlı evlerden kurtarma operasyonları yapıyoruz. Jandarmalar, polisler kendi köpekleri için ya da depremde buldukları hayvanlar için bizden ilaç yardımı istiyorlar. Meksika arama kurtarma ekibinin enkazda yaralanan köpeği burada tedavi görüyor. Çok güzel bir dayanışma ortamı oluştu.”
Antakya ilçesine bağlı Demirköprü köyü depremde eşine az rastlanır bir olay yaşadı. Köyün ortasından geçen fay hattı, evleri ikiye böldü. Asi Nehri’nin kenarına kurulmuş köyde fay hattı çiftçilikle geçimini sağlayan Şahan Ailesi’nin evini tam ortadan ikiye ayırdı, fayın oluşturduğu yarık suyla doldu. Kenan Şahan, eşi Ayşen Genco Şahan ve oğulları Ahmet Şahan ile birlikte yarığın içine düştü. Kenan Şahan “Cehennemi, kıyameti yaşadık” dedikleri deprem gecesini şöyle anlattı:
Ece ÇELİK ve Rıza ÖZEL Hatay'dan bildiriyor...
YARIĞA DÜŞTÜK
“Hem ineklerimiz hem köpeklerimiz tüm gece uludu. Deprem olacağına hiç ihtimal vermedik. Büyük bir sarsıntıyla ne olduğumuzu şaşırdık. Deprem bizi bir oraya bir buraya fırlattı. Bir anda evin ortasında bir yarık açıldı, hepimiz onun içerisine düştük. Bizim yatak odamız ve oğlumun odası bitişikti. Şu anda arasında 15 metre mesafe var. Açılan yarığa Asi Nehri doldu. Ben askerliğimi komando olarak yaptım, çukurdan çıkmayı başardım. Oğlum ve eşim boğazına kadar suya gömüldü. Su balçık, aşağı doğru çekiyor. Onları çekiyorum, başaramıyorum. Yeniden atladım. Birbirimize sarıldık, ‘Öleceksek birlikte ölelim’ dedik. Ardından su deposunun patlamasıyla kendimize geldik, ben yeniden çıktım. Oğlum alttan ittirdi, ben yukarı çıkıp tekrar çektim, eşimi kurtardık sonra da oğlumu. O sırada köpeğimiz Çilek de suyun içinde debeleniyor, onu çıkarttım. Zifiri karanlık, neresi çukur neresi düzlük göremiyoruz. Çilek bizi bir an olsun bırakmadı. Havlaya havlaya önümüzden giderek yolu gösterdi ve bizi cehennemden kurtardı. Biz koşarken önümüzde yol durmadan yarılmaya devam ediyordu.”