Mortgage krizi Godiva pazarlığında Ülker’in işini kolaylaştırdı

BAYRAMIN birinci günü akşam saat 22.00 suları... Yayın Koordinatörümüz Fikret Ercan aradı: "Ülker Grubu’nun CEO’su Murat Ülker, dünyaca ünlü Godiva Çikolata’yı 850 milyon dolara almak için anlaşmayı imzalamak üzereymiş. Hazırlık yapalım, imza atıldığı bilgisi gelince hemen gazeteye gireriz."

Ben bayram ziyareti için Tekirdağ’ın Hayrabolu ilçesindeydim. Hemen Demet Cengiz Bilgin’i aradım, bilgiyi aktardım, haberi yazmaya başladı.

Telefon trafiğimiz gece 01.00’e kadar sürdü. Telefon trafiği sırasında Zuhal Şeker’in bizi Murat Ülker ve grubun danışma kurulu üyeleriyle biraraya getirdiği akşamı hatırladım.

O akşam Murat Ülker’e yöneltilen sorulardan biri taklit ürünlerle ilgiliydi: "Avrupa ülkelerinde hakkınızda zaman zaman taklit davaları açılıyor. Siz kendiniz ürün geliştiremiyor musunuz? Hep böyle taklit suçlamalarıyla mı yolunuza devam edeceksiniz?"

Murat Ülker
sakince yanıtladı: "Çikolatayı, bisküviyi biz keşfetmedik. Ama her iki alanda da ciddi üretim yapıyoruz. Ürünü ne kadar farklılaştırmaya çalışsanız da ambalajlar konusunda hareket alanı sınırlı. Artık şirketler ambalajların üzerindeki en ince ayrıntıya, akla gelmeyecek renklere kadar patentleri kapatıyor. Taklit davaları bu yüzden gündeme geliyor."

Murat Ülker,
o akşam Ülker Grubu’nun dünyaya dönük stratejisini de çizdi: "Biz mevcut halimizle ’global güç’ değil, ’bölgesel güç’ olma iddiasındayız. Nitekim ihracatımız da, dış yatırımlarımız da hep bu yönde ilerliyor. ’Bölgesel güç’ olduktan sonra ’global güç’ olmaya da soyunuruz."

Medyaya çıkmayı pek sevmeyen Murat Ülker’le sözünü ettiğim toplu buluşmadan önce bir kez de Çamlıca’daki merkez ofislerinde buluşmuş, sohbet etmiştim. Ülker Grubu’nun kamuoyunda bıraktığı, ’muhafazakar’ izlenimin aksine Murat Ülker dünyayı yakından izliyor, sektörüne sürekli global pencereden bakıyordu.

İşte bu ’global bakış’, ABD’li Campbell Soup’un Belçika’da büyüyüp gelişen, 40 yıldır da kendi grubunda bulunan dünyanın bir numaralı çikolata markası Godiva’yı satış vitrinine koymasıyla bir başka noktaya uzandı.

Bundan 3-3.5 ay kadar önce Murat Ülker, grup yönetiminden Atilla Kurama’nın da içinde bulunduğu bir "Godiva ekibi" oluşturdu. Ekip kolları sıvadı, Godiva’nın satış dosyalarını en ince ayrıntısına kadar inceledi. Ayrıca, Ülker Grubu’nun geleceğe dönük vizyonuyla ilgili de bir sunum hazırlandı.

Yapılan hazırlıklar, Ülker Grubu’nun Godiva gibi bir dünya devine talip olabileceğini ortaya koydu. Aslında ilk aşamada Godiva için biçilen değer 1-1.5 milyar dolar dolayında görünüyordu. Bu rakamlar Ülker ekibini ürkütmedi. Çünkü, asıl fiyat pazarlık masasında oluşacaktı.

Nitekim pazarlık bekledikleri gibi gelişti. ABD’de Murat Ülker’le birlikte pazarlık masasına oturan bir Ülker yöneticisi, ortaya çıkan 850 milyon dolarlık fiyatı şöyle değerlendirdi: "Çikolata-bisküvi gruplarının yanı sıra Godiva’yla uluslararası fonlar da ilgileniyordu. Fonların ilgilenmesi, bu tür işlemlerde genellikle fiyatı yükselten etken oluyor. ABD’de patlayan, dünyayı da etkileyen mortgage krizi, fonların Godiva’ya ilgisini geri çekti."

Sonuçta bayramın birinci günü Türkiye’de saatler gece yarısını gösterirken Murat Ülker, Godiva’yı Ülker Grubu bünyesine katacak, Türkiye’ye "bayram hediyesi" sayılacak imzayı attı...

Yasal süreç tamamlanıp, izinler alındıktan sonra Ülker 850 milyon doları ödeyecek, Godiva artık Türklere ait bir dünya markası olacak...

Önce Ülker’i iyice tanıdılar sonra ’güzel kız’ı verdiler

ÜLKER Grubu’nun CEO’su Murat Ülker, Atilla Kurama’nın da aralarında bulunduğu "Godiva pazarlık ekibi"yle masaya oturup, önce aradaki yatırım bankalarını ikna etti.

Murat Ülker ve ekibi, Godiva’nın satışına aracılık eden ekibe, bisküviyle yola çıkıp bugün 7.5 milyar dolar cirolu gıda devi haline gelen Ülker Grubu’nu anlattı. Çünkü, aradaki danışman yatırım bankaları Ülker’i hiç tanımıyordu. Üstelik Godiva’nın talipler arasında da son ana kadar neredeyse adı hiç geçmemişti.

Yatırım bankaları ikna olduktan sonra Murat Ülker, 40 yıldır Godiva’yı bünyesinde bulunduran ABD’li Campbell Soup’un tepe yönetimiyle buluştu. Onlardan da, "850 milyon dolar tamam ama ’güzel kız’ımız Godiva’yı alınca nasıl geliştireceksiniz? Godiva’nın yok olup gitmesine gönlümüz razı olmaz" sorusu yöneltildi.

Murat Ülker, Godiva gibi bir global markayı daha da geliştirmek, Ülker Grubu’nun sinerjisiyle daha ileri noktalara yürümek konusundaki kararlılığını ve vizyonu ortaya koydu.

Kısacası, Murat Ülker’in vizyonu, Godiva yolculuğunda büyük rol oynadı...

Cüppeli işçilerin yarattığı izlenimi basketbolla yendiler

1980’li yılların ikinci yarısının başları... O dönemde evim Merter’in arka taraflarında eski Londra Asfaltı’na yakın bir noktadaydı.

Cağaloğlu’na gider gelirken hep eski Londra Asfaltı’nı kullanıyor, Ülker’in o yol üzerindeki bisküvi fabrikasının önünden geçiyordum.

Gündüz, özellikle vardiya değişim saatlerinde Ülker’in önünde gördüğüm görüntü, hep dikkatimi çekiyordu. Fabrikanın önüne yanaşan servis araçlarından inen erkek işçilerin yarısından fazlası cüppeli ve sakallıydı.

Grubun kurucusu Sabri Ülker’in "muhafazakar" kişiliği, "cüppeli işçiler"le birleşince, Ülker Grubu’nun üzerine "yeşil sermaye" tanımını yapıştırdı. Refahyol Hükümeti döneminde yaşanan 28 Şubat sürecinde adının bazı listelere girmesi de bu izlenimi pekiştirdi.

Bunun üzerine Ülker Grubu, sözcülüğe getirdiği Metin Yurdagül’ün her soruya açık, şeffaf yanıt veren tavrı ve şimdi Fenerbahçe çatısı altında bulunan basket takımı Ülkerspor’u devreye sokup, üzerindeki "yeşil sermaye" örtüsünü atmayı başardı...

Uzun süre grubun basın danışmanlığını yürüten Ümit Görker, ekonomi muhabirinden müdürüne, yazıişleri müdürlerinde genel yayın müdürlerine kadar medyanın her kademesinde görev yapanları arar, "Ülker’in Atina’da, Tel Aviv’de maçı var. Yöneticilerimizle tanışma fırsatı bulursunuz. Amacımız sadece tanışmayı sağlamak" derdi.

Tanışma amaçlı davetlerden kiminde Ali Ülker, kiminde babası Orhan Özokur (ailenin damadı), hemen hepsinde de Metin Yurdagül ekiple birlikte olur, sohbetlere katılırdı.

Hem İstanbul’daki buluşmalarımızda, hem yurtdışı seyahatlerimizde "cüppeli işçileri" sıkça sordum, şu yanıtı aldım: "O dönemde yaşanan grev, şirketi köşeye sıkıştırmıştı. Çarkları sözünü ettiğiniz işçilerle döndürebildik."

Basketbolun açtığı kapı, Ülker’in üzerindeki "yeşil sermaye" örtüsünü zaten kaldırmıştı, şimdi Godiva’yı alarak dünya liginde zirveye göz dikti...
Yazarın Tüm Yazıları